Bölüm-23

52 2 9
                                    

'Nereden buldun bunu?' Güven'in telefonunu uzatmış, sarışının yüzüne doğru sallıyordum.

'Yurda giderken yolda buldum, ekran resmini görünce de koşarak buraya geldim.' Koştuğu konusunda hemfikirdik, saçlarının arasından kaşının üzerine düşen ter damlası ise bunun doğruluğunu kanıtlar nitelikteydi. Elimdeki telefonun şifresini girip mesajlarda dolaşmaya başladım. Gönderilen son mesaj banaydı, yine en son benden mesaj gelmişti ve arama kaydındaki son kişi de bendim.
'Neler oluyor?'

Kenan gerginliğimi hissetmişti, bana yanaşmış omzumun üzerinden elimdeki telefona bakıyordu. Tuş kilidini etkinleştirmemle beraber Kenan ondan bir şey sakladığımı anlayarak hızla telefonu elimden kaptı. Bir süre onu zorladıktan sonra vazgeçtim çünkü zaten şifreyi bilmiyordu, neden bu kadar kasmıştım ki sanki. Kenan telefonu bana geri uzatıp 'aç şunu' dediğinde başımı iki yana salladım, ortam müsait değildi ve her şeyden önce Güvenle konuşmalıydım.
'Asya, aç dedim şunu.'
'Ya Kenan hayır, sonra anlatacağım dedim, ısrar etme.' Cümlemi bir hayli yavaş bitirmiştim çünkü aklımdaki deli sorulara bir yenisi daha eklenmişti. Bana mesaj atıldığına göre.. Telefon her kimdeyse şifreyi biliyor olmalıydı! O halde.. Yakınımızdan biri olabilir miydi? Gerginlik saçlarımın diplerinden ayak parmaklarıma kadar geziniyordu şimdi.

'Kendine geldi ama sadece kısa bir süre için görebilirsiniz.' Metin'in sesiyle bölünen düşüncelerimi daha sonra toparlamam gerekecekti. İnsanların öncelikleri bazen değişmek zorunda kalabiliyordu.

Sonunda rahat bir nefes alan insanlar yavaş yavaş kendi hayatlarına dönerken, köşede oturup somurtan Ezel, pişmanlıkla yanımdan ayrılmayan Kenan, büyük bir sırrı açığa kavuşturacağından henüz bihaber Demir ve kendisine lanet okuyan ben odanın belirli köşelerine dağılmış susuyorduk. Güven ara ara uyukluyor, uyandığında ise konuşacak gücü kendinde bulamıyordu. Allah korumuştu onu, bu bir kaza değildi ve gerçekten yüce bir güç tarafından korunmuş olmalıydı.

Bir süre sonra Demir'i ona ihtiyacımız olursa arayacağımıza ikna edip yurda yolladık ve Kenan Güven'in yanında kalırken Ezelle birlikte Cansu'yu karşılamak üzere yola çıktık. Arabada fırtına öncesi sessizlik hakimdi, ne o bir şey söylemeye yelteniyordu ne de ben herhangi bir ışık yakıyordum. Arabayı gara park edip Cansu'yu karşılayacağımız yerde bir banka iliştiğimizde iki yabancı gibiydik. Biliyordum, üzerine çok gitmiştim ve özür dilemeliydim ancak çok sinirlenmiştim! Sinirle her şeyi yakıp yıkacak bir yapım vardı lanet olsun ki! Ahhh, of Asya, en yakın arkadaşının sevdiği adam bu! Ayrıca en yakın arkadaşına deli gibi değer veren adam! Nasıl tutamazsın çeneni?!

İşte, her zamanki gibi yapıyordum, yine. Öfkeyle kalkıp pişmanlık dolu sözleri doğuruyordum. Bankın sindiğim köşesinden yavaşça dönerek Ezel'in benden tam zıt yöne dönmüş omzuna dokundum.
'Ezel ya.' Bana bakan mavi gözlerde mavilik kalmamıştı. Galiba Cansu bundan bahsetmişti bana, gözbebeği bütün rengi alıp götürmüş ve egemenliğini ilan etmişti sanki. Neredeyse kararmış bir çift gözle karşılaşmak içimi ürpertmedi desem yalandı hani.

'Kusura bakma olmaz mı? Konu Cansu ve Güven olduğunda fazla hassas olduğumu kabul ediyorum.'
'Sen de kusur bakma lütfen, ben sadece... Asya, Cansu benim özel olmasını istediğim kadın. Her ne kadar henüz bunu ona söyleyemesem de, eksik parçam olduğunu düşündüğüm kadın o. En ufak bir art niyetim yoktu, sadece ona karşı dürüst olmak istedim.'

Cansu bunları duysaydı muhtemelen sevincinden havalara uçardı. Ben bile onun adına sevinmiştim.
'Biliyorum. Neden kötü niyetin olsun ki zaten. Ama işte, bazen tamamen dürüst olmak karşındakinin canını yakabilir ki yalan söylemen gerekmiyor bu gibi durumlarda. Sadece o şeyleri söylememin zamanını iyi ayarlaman gerekiyor. Bak, bilmişlik gibi görmezsin umarım bunu ama, Cansu'yu çok iyi tanıyorum. Kırılgandır o, güçlü ve kendinden emin görüntüsünün altında korkularını gizler. Senden ricam, bunu kendine hatırlatman.' Biraz duraksadıktan sonra gelen trene bakıp sözlerimi hızla tamamladım. 'Cansu'yu görünce telaşa kapılma bugün tamam mı? Kendini suçlama, muhtemelen pek iyi görünmeyecek.'

BİR BAŞKA CENNETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin