Bölüm-16

43 1 1
                                    

Yola atladığımda Kenan'ın kolumdan hızla tutup beni çekmesi sayesinde otobüsün altına girmekten son anda kurtulmuştum.
'Ne halt yiyorsun sen?! Ne oldu?!'
'Cansu!' diyebildim sadece gözlerimden akan yaşları kontrol edemeyerek.
'Ne oldu Cansu'ya?!'
'Bilmiyorum!' Gitmem lazımdı. Cansu beni çağırmıştı. Gitmem lazımdı!
'Bırak!' diye kurtuldum Kenan'ın ellerinden. Kornalara, küfürlere, arkamdan gelen bağırışlara aldırmadan okula odaklanmış koşuyordum. Neredeydin Cansu, ne olmuştu?!

En son ROY diyebilmişti. Bir yandan onu aramaya çalışırken sürekli aynı şeyi tekrarlayan kadına küfür ediyor, bir yandan da okulun içinde karşıma çıkan tek tük insana bile çarpıyor, gözümün görmeyişine daha da sövüyordum. Kenan bana yetişmiş Ezel'i arıyordu.
'Cansu'nun yanında değil misin sen?!'

Onu arkamda bırakarak ROY'a yöneldim. Salih abinin sesini duymazdan gelerek koşmaya devam ettim. Yoktu. Neredesin Cansu? Etrafıma bakınıyor, artık kararan havanın etkisiyle gizlenmeyi başaran her şeye lanet okuyordum.

'Ezel geliyor. Bilmiyormuş. Hocası uzun tutunca git diye mesaj atmış, o da eve gitmiş.'
'Ya lanet olsun! Biri mi takıldı peşine ne oldu, anlamıyorum Kenan, neden yardım dilensin, neden korksun ki başka?'
'Asya biraz sakin ol. Bulacağız merak etme. Düşün, korkuyla nereye gitmek istemiş olabilir? Okulun içinden çıkmış olamaz. Hem okulda da buradan olamayan biri ne arasın bu saatte?'

'Bilmiyorum! Nereye gitmiş olabilir bilmiyorum!'
'Dur tamam, ağlama bi.' Kenan yanımdan uzaklaştığında etraftaki az sayıda çalılığın arasını bile kontrol etmeye başlamıştım. Bağırıyor, beni duyması için yalvarıyordum. Ne olmuş olabilirdi? Cansu ağlıyordu emindim, korkuyordu. Cansu yalnız kalmaktan ölesiye korkardı. Şuan yalnız olmalıydı.
'Büfenin oralara sordum, Cansu'yu görmüş adamın biri. Konuştuk az önce dedi, yalnızmış. On beş dakika oldu ya da olmadı göreli dedi.'
'Salih abi.' dedim. Koşarak yokuşu inip Salih abinin dükkanına girdim.
'Salih abi, Cansu yok. Emin misin, yalnız mıydı? Etrafında kimse yok muydu?'
'Ne demek yok?' Oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi. 'Valla ayak üstü konuştuk, etrafta da işte vardı birileri ama onunla değillerdi kızım. Aramadın mı, yurda gitmesin?'
'Yurda dönmüş olsa beni arardı abi. Şarjı bitti muhtemelen konuşamadık. Sadece yukarıdaki bankta olduğunu söyledi o kadar. Ya çıldırmak üzereyim! Abi yalvarırım bak, yazıyorum buraya numaramı görür duyarsan beni ara.'
'Nereye gidecek ki kızım okulun içinde. Korkma sen, gelir biraz sonra.' Tartışamayacaktım. Numaramı yazdığım kağıdı yırtıp Salih abinin eline tutuşturdum.

'Güven'i ara.' dedi Kenan, evet aramalıydım.

Bilmiyordu. Lanet olsun ki bilmiyordu! Biz ROY'un etrafında dört dönerken Güven koşarak geldi.
'Ne demek Cansu yok?!'
'Bilmiyorum! Güven bilmiyorum ama ağlıyordu! Korkuyorum dedi bana! Kafayı sıyıracağım ya!'
Güven bana sarıldı.
'Tamam canım, tamam. Sakin ol. Zeki kız değil mi Cansu? Yakınlarda olmalı. Heaven, Break, Salih abi? Ne bileyim baktınız mı hiç?'
'Aradım.' dedi Kenan. 'Suzan orda olmadığını söyledi. Break'e de geçerken baktım.'
'Salih abide de yok. Konuşmuşlar ama, yarım saat falan oldu.'

Güven telefondan bir şeyler kurcalayıp bir kaç kişiyi aradı. Bu sırada Kenan gelmiş, artık dizlerimin üzerinde duramayan bana sarılmıştı. O bile güç veremiyordu bana. Bok vardı da yalnız bırakmıştım Cansu'yu. Bok vardı da o kadın bu saate kadar tutmuştu onu.

'Halil'i aradım.' dedi Güven. Halil oda arkadaşıydı. 'Bizim yurt tarafında görmüş az önce.'
'Ne işi var ya orada?!' delirmemek elde değildi.

Erkek yurdu yokuşun en tepesindeydi. Işıklandırmalar! Cansu karanlıktan korkardı. Muhtemelen Güven'in yanına gidiyordu. Bizim yurdun yolu fazla ıssızdı. Biz koşar adım yurt tarafına yönelmişken Ezel bize yetişmişti. Kıpkırmızı olmuş suratıyla yüzünde gülümseme olmadan onu gördüğüm ilk seferdi bu. Endişesi her yerine yayılmış olmalıydı ki, elinde tuttuğu telefonu zangır zangır titriyordu.
'Kalıbıma sıçayım ben! Erkekliğime sıçayım!'

BİR BAŞKA CENNETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin