Bölüm-18

29 2 8
                                    

Kenan'a göre 'hele benim olmasının güzelliğinden' büyülenmişken kendime dürüst olmaya çalışıyordum, haliyle fazlasıyla da zorlanıyordum. Bazen, bu ani çıkışların inandırıcılığını sorguluyor, sonra kendi yersiz itiraflarımı hatırlayıp samimiyetin neden belirli zamanlarda ortaya çıkması gerektiğine inandığımdan emin olamıyordum. Ellerimden birini üvey evlat muamelesi yapar gibi kendi cebime sokuşturmuşken, öbürünü Kenan'ın parmaklarıyla beraber yine Kenan'ın cebine emanet etmiştim. Mutluluk, o kadar da zor elde edilmiyormuş meğer. Basit şeylerde gizleniyormuş ve bizim yalnızca derinlere bakmamız gerekiyormuş, hepsi bu.

Yurduma yönelmişken, tam olmasa da düşüncelerimi toparlayabilecek kadar kendime gelmiştim. Bir anda olmuştu ne olduysa, dün gece olanlar hücum edip darmadağın ederken hislerimi, ben nasıl olmuştu da konuyu böyle bir aptallıkla unutup gitmiştim ki?Bütün gün Kenan'a bunu anlatmak istememiş miydim? Sonra da oturmuş, bu kadar mühim bir meseleyi anlatacağım yerde adama ergen tribi atabileyim diye kendimi kaybetmeyi göze almıştım. İyi halt yemiştim!

'Kenan!' dedim olduğum yerde ani frenle durarak.
'Ne oldu?!' O da korkmuştu ani tepkime.
'Of, nasıl bir aptalım acaba?! Dün gece uyumadan bloğuma girdim-' cümlem Kenan'ın yanındaki duvarda gördüğüm yazıyla yarıda kesildi. Önce kafamın hala güzel olduğunu düşündüm, çünkü artık mantıksızlık boyutuna ulaşıyordu bu. Ama iyice odaklanınca o kusursuz el yazısıyla yazılan yazının bana ait eski bir yazı olduğundan emin oldum.

Bugüne kadar hiç olmamışım gibi aşığım sana. Bil diye değil, söylediğimde üzerine yakışacak mı diye söyledim. Sevgilim, aşk, hiçbir bedene uymayacak senden sonra.

'Ne olmuş bloğuna?'
'Kenan,' dedim sesimin çıktığından emin olmasamda. Gözlerimi yeniden gözleriyle buluşturduğumda yüzüne endişeli bir ifade yerleşti.
'Asya çatlatma beni!'
'İyi haber mi kötü haber mi?'
'Ne diyorsun ya?'
'Önce diyorum, hangisini duymak istersin? İyi haberi mi kötü haberi mi?'
'Asya! Söyler misin artık ne olup bittiğini?!'
'Kötüyle başlıyorum o zaman. Şuradaki,' duvardaki ufak yazıların arasında kocaman harflerle dikkati üzerine çeken yazıyı göstermiştim, 'yine benim.'

Kenan dikkatle duvarı inceleyip yazının üzerinde parmaklarını gezdirdi. Sonra başını sallayarak bana döndü. 'Yeni yazılmış olsa bile hava yüzünden hızlı kurumuş olmalı.' Omuz silktim, ne zaman yazıldığı önemli değildi. Duvardaki bir yazıyı kimin yazdığını bu şekilde bulmak zaten yeterince imkansızdı.
'İyi haber de şu, Cansu'yu rahatsız eden kişiyi bulabiliriz. Ama Kenan, kafamı kurcalayan bir şey var.'
'Nasıl? Nasıl bulabiliriz?'
'Dün gece şöyle bir mesaj geldi bir anonimden.' telefonumu çıkartıp uygulamayı açmamla Kenan'ın telefonu hızla elimden alması bir oldu. Okuduktan sonra kaşları çatılmıştı, inatla bir satırlık yazıyı defalarca okuduktan sonra bana döndü.
'Ne demek bu?'
'Benim yüzümden oldu demek.'
'Adının hakkını vermiyorsun da ne demek?'
'Şöyle ki, benim blogdaki adım Ohitori-sama. Japonca bir diziden esinlenmiştim, yalnız kişi demek hatta bazen romantizmden yoksun kişi falan da diyorlar. Bana uygun gibi gelmişti. Ya ben kaç sene oldu hatırlamıyorum bile bu adı sahipleneli!'
'Ohi- ne?'
'Ohitori.' dedim. 'Sonundaki sama eki saygı eki, Güvenle Cansu'dan duymadın mı hiç Ohi dediklerini?'
'Açıkçası bir kere duyup umursamamıştım. Her neyse, iyi de Cansu ne alaka? Sen neden yalnız olasın? Ulan bu kim?!'
'Ben de bilmiyorum. Ama,' Kenan, bu kadar aksiyon yeter, yine ne var, der gibi bakıyordu.

'Ama ne? Asya şu cümleleri tek seferde kur Allah rızası için.'
'Ama emin değilim. Sadece, ya sence de fazla garip değil mi? Bu mesajı atan her kimse, acaba duvara yazıları yazan kişi de o olamaz mı? Yani, bloğumu bilen biri olmalı.'
'Ve ikisi de sana kafayı takmış. Neden olmasın? Gayet mantıklı.'
'Ve gayet korkutucu.' dedim.
Elleri ellerimi hapsedip beni kendisine çekene kadar bakışlarımı duvardan çekmemiştim. Şimdi yüzyüzeydik.
'Sana korkmaman gerektiğini söylemiştim. Artık yalnız değilsin. Beraber atlatacağız her neyse bu.'
'Sana da sıkıntı vermek istemiyorum aslında ama sen demiştin ya saklama diye-'
'Aynen öyle demiştim. Gizemden hoşlanmıyorum ve bana karşı açık ol istiyorum. Aynı bugün yaptığın gibi.'
'Sonra bıkma ama.'
'Asya. İnsan sevgilisinin problemini çözmeye yardımcı olamayacaksa ne işe yarar onun sevgililiği? Sadece öpüp koklamayla ya da gülüp oynamayla olmayacağını biliyorum bu işlerin.'

BİR BAŞKA CENNETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin