5. bölüm

2.4K 168 12
                                    

Hepimiz tehlikedeyiz. Ay ışığından uzak olmanız dileğiyle -Talia BERGES" Yazıyordu.

...

En azından benim bu durumdan sorumlu olduğum yazmıyordu. Birkaç saat daha oyalandıktan sonra saatime baktım. 20. 40'dı. 20 dakika erken gitsem bir şey olmazdı.

Zaten oraya ulaşmam 5 dakikamı alıyordu. 15 dakikada orda araştırma yapardım. Diana umarım cesetleri getirmiştir.

Evimden çıktım. Aceleyle çıktığım için hem ceketimi hem de telefonumu unutmuştum. Neyse zaten üşümüyordum. Telefona da gerek yoktu. Kimse beni merak edip aramıyordu da zaten. Acı ama gerçek!

Vampir hızımla koşmaya başladım. 5 dakikadan kısa bir süre de kurt okuluna ulaşmıştım. Okula girdim. Boş, karanlık, korkunç koridor da ilerlerken vampir okulundaki izleniyormuş hissini hissettim tekrar.

Adımlarımı sıklaştırıp spor salonuna girdim. Diana dediğini yapmıştı. Yerde 10 tane ceset vardı. Tamdı yani.

Bir erkeğin yanına yaklaştım. Yanına diz çöktüm. Boğazından karnına doğru derin pençe izine dokunduğum da kurt boğanı fark ettim.

Demek ki önce pençesini geçirmişti iyileşmemeleri için de kurt boğan vermişti. Çocuğun saçların da bile kurt boğan tozu vardı.

Teni mora yakın bir renkti. İçim ürperdi ve pençe izinden elimi çektim. Garip bir şekilde hiçbir zaman kurtboğan ve mine çiçeği bana zarar vermemişti. Nedenini ben de bilmiyordum. Normal değildim artık bunu kabul etmeliydim.

Ayağa kalktığımda arkamda birinin varlığını hissettim. Kesinlikle takip edilmiştim ve o kişi de arkamdaydı.

Bir dakika! Hareket edemiyordum! Büyü yapmayı denediğimde de başarısız olmuştum.

"merhaba Elizabeth" dedi tanımadığım bir ses.

...

Vücudum şokla sarsıldı. Tek kelimeyle muhteşem bir sesi vardı. Bir erkek sesi... Bunu söylemek her ne kadar utanç verici olsa da fazlasıyla etkilenmiştim.

"demek benden etkilendin?" dediğinde daha da şaşırdım.

"sen... nasıl?" dediğimde güldü.

Arkamdaydı. Yüzünü göremiyordum. Hareket edemiyordum. Büyü yapamıyordum. Sanki sessizce ölümü bekliyor gibiydim.

"bazen zihninde ki duvarları kaldırıyorsun, bana da bundan yaralanmak kalıyor ve merak etme seni öldürmek gibi bir amacım yok" dedi.

Evet bazen dikkatim fazla dağılıyordu ve zihnim okunabilir hale geliyordu. Odaklanarak zihnime girmesini engelledim.

Böylece hareket yeteneğim de geri gelmeliydi ama hala hareket edemiyordum. Tekrar güldü.

"sana nasıl inanıyım? Senin beni öldürmeyeceğini nerden bilebilirim ki?" dedim umutsuzca.

"eğer amacım seni öldürmek olsaydı bunu dün yapardım yada önceki yada ondan önceki gün yada ondan önceki gün... çok fırsatım oldu ama yapmadım" dediğinde rahatlamalı mıydım?

"kimsin sen?! Beni niye takip ettin?"

"ben gizli bir hayranım, ben seni her zaman takip ediyorum" dediğinde kaşlarımı çattım.

"sapık falan mısın sen?!" dediğimde tekrar güldü.

"daha ne kadar hayır diyeceğim acaba?" dediğinde göz devirdim.

"kimsin sen!" dedim öfkeyle.

"söylediğim gibi GİZLİ bir hayranım, gizli Elizabeth gizli..." dedi.

SAHTE MELEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin