Birbirine Değmeyen Gözler

26.7K 439 21
                                    

Yataktan kalktım ve saate baktım. Daha 7:05 sadece 4 saat uyuyabilmişim. Elimin sızlaması devam ediyordu. Açıp durumuna bakmaya korkuyordum. Yataktan kalktım ve ayaklarımı sürte sürte odamdaki banyoya gittim. Güzelce yüzümü yıkadım. Kırılan aynadaki sağlam tarafla aksimi inceledim ve kızarmış gözlerle hafif morarmış kolumu gördüm. Sanırım Scott beni eve çekiştirirken olmuştu.  

 Tekrar odaya döndüm. Gerçekten çok acıkmıştım bu sebeple aşağıya inip kahvaltı etmeye karar verdim.Kapıyı açıp odadan çıktığımda üstümde hala dünkü tayt şort ve sporcu atleti vardı. Tam hareket edecektim ki  önümdeki odanın kapısı açıldı ve içeriden Scott  çıktı. Yüzü ifadesiz bir şekilde önce beni süzdü elimdeki havluyu görmemesi için arkama saklamaya çalıştım ama geç kaldım. Çoktan görmüştü. Ne yapacağımı bilmediğim için hızlıca odaya geri geri dönüp yatağıma oturdum derken bir anda odamın kapısı açılınca sıçradım. Scott yanıma gelince ona doğru bakmayamaya çalıştım. Ben bunu yaparken Scott'ta karşımda dizlerinin üstüne çökmüş elime ve  moraran koluma baktı sonra elimi avuçlarının arasına alarak "eline ne oldu?" diye sordu. Cevap vermedim konuşmak istemiyordum. Bunu anlamış olacak ki çenemden tutarak ona bakmamı sağladı ve "Rosie cevap veriri misin?" dedi. Ben de elimi elinden çekerek "birşey olmadı sorun yok. Yalnız kalmak istiyorum izninle. Zamanı geldiğinde beni çağırırsın "dedim sadece ve kalkıp tekrar banyoya girerek kapıyı kilitledim.

Scott:

Rosie'yle kapıdaki karşılaştığımızda onu süzmeme karşılık vermedi sadece o da beni izledi. Elini farkettim havluya sarılıydı. Birşeyler olmuştu belli çünkü saklamaya çalışıyordu ama nafile çünkü geç kalmıştı. O da bunu farkedince tekrar odasına geri girdi. Ben de durur muyum hemen arkasından odaya girdim, karşısında diz çöktüm ve eline ne olduğunu sordum ama yanıt yok bana cevap vermediği yetmiyormuş gibi yüzüme de bakmıyordu. Dünden sonra trip atması gereken kişi varsa o da bendim bu neyin tavrı anlamış değildim. Çenesinden yavaşça tutup bana bakmasını sağladım ve cevap vermesini söyledim. Gelen yanıt da bakışları kadar soğuktu. Sonra öylece ordan kalkıp banyoya girdi ve ardından bakmakla yetinebildim. Tabi bunu yaparken dikkatimi birşey çekti yerdeki kırık cam parçaları. Allah aşkına bu kızın camlarla sorunu ne?

Banyo kapısının kilit sesini duyduğumda pansuman yapabilmek için batticonla bandajı ve birkaç tane kremi almak için odasından çıktığımda kalbimdeki kırgınlık hissi acıya dönüşmüştü. Onu bu tavrı sergilemeye iten şey neydi? Rosie ne olursa olsun sessiz kalmazdı lafını sokarda iğnelerdi birşeyleri kabul ederdi ama köşesine bu denli çekilmezdi. Dün geceki son konuşmadan sonra onda da birşeyler değişmişti belliydi bu.

Odaya ilaçlarla geri girdiğimde Rosie hala içerdeydi çıkmamıştı. İlaçları yatağın üstüne bırakıp kapıya yönelip tıklattım. Ses yoktu. 

-Rosie açar mısın lütfen kapıyı? bak eline pansuman yapılması lazım ilaçları da getirdim.

- Tamam ben hallederim teşekkür ederim sen bırak oraya bir yere.

-Rosie inat etme tek başına halledemezsin bak içeride de cam kırıkları var zaten batıcak bi tarafına. Kırdırtma bana şimdi kapıyı.

Rosie:

Banyoda klozetin kapağın kapatıp üstünde bağdaş kurarak kös kös oturuyordum. Onunla konuşmak istemiyordum. Benim söylediğimde yanlış birşey yokken o benim canımı acıtmak için saçma sapan bir cümle kullanmıştı. Haklıydım ben sevgilimle istediğim kararları vermekte ve istediğim hayatı yaşayabilmekte özgürdüm. Bu söylediğimde bir yanlış yoktu. Ama o beni resmen aldatan kadın sıfatına koydu Neyinim ben senin sevgilin mi karın mı? kalkmış şimdi de benimle ilgilenmeye çalışıyor. Bu ne cüret!!  

-Rosie inat etme tek başına halledemezsin bak içeride de cam kırıkları var zaten batıcak bi tarafına. Kırdırtma bana şimdi kapıyı.

Evet evet kalbimi kırdın kapıyı da kırarsın sen bencil. Daha fazla üsteleyip bi de onun o atarlı halini çekemeyeceğim şimdi baş edilmiyor bununla. Ne yapıyorsa yapsın rahat bıraksın beni nikaha kadar.

Kapıyı açtığımda göz göze gelmeden tekrar yatağa oturdum ve elimdeki havluyu açtım. Karşıma geçerek tekrar yere çöktü ve incelemeye başladı. " Kesik büyük ama en azından derin değil merak etme birkaç güne geçer izi bile kalmaz" dedi. Umursamıyordum çünkü mal değilim derin olsa kan kaybı yaşardım herhalde kesiğin ciddi olmadığının farkındaydım. Elime batticonu sürüp üflemeye ardından da bandajlamaya başladı. Daha sonra da hafif moraran kolum için de mentollü bir krem sürdü. Krem kolumda emileli birkaç dakika olmasına rağmen hala orayı kremliyormuş gibi okşuyordu. Gerek yoktu sıfat yapıştırdığın bir kadına bu kadar şefkat gereksiz fazlaydı. Bu yüzden kolumu çekip "yeterli teşekkür ederim"dedim ve tekrar banyoya girdim. Geri çıktığımda Scott yoktu ben de dolaba yöneldim dünden beri aynı kıyafetlerleydim artık değiştirmem lazımdı. Üstüme uzun krem rengi bir triko altıma da uzun ve saten fil dişi bir etek giydim. Simple giyinmem lazımdı çünkü elimi kıyafet giyerken zorlarsam canım çok acıyacaktı. Hazırlandıktan sonra aşağı indim.Tom Bey ve Scott kahvaltıya oturmuşlardı. Tom Bey kahvaltısını yapıyordu Scott ise çay fincanına doğru dalmış öylece bakıyordu. İndiğimi " Günaydın. Acaba mutfak nerede?" diye sorduğumda fark etmişti. Bnun ardından Scott anlamaz bakışlarla bana bakmaya başladı.

-Neden mutfakta ne yapacaksın ki?

-Birşeyler atıştırıcam. Bir sorun mu var?

-Evet çünkü masa zaten hazır mutfağa gitmene gerek yok.

Bu arada lafa Tom Bey daldı. "Çocuklar ben artık çıkıyorum evimde birkaç işim var nikaha yetişeceğim ama merak etmeyin" diyerek bizi yalnız bıraktı. Scott da onunla vedalaştıktan sonra tekrar bana döndü.

-Rosie Lütfen şu siktiğimin masasına artık oturur musun?

Harika hem suçlu hem güçlü. Terbiyesiz benimle nasıl konuşuyor. Cidden uğraşamam ben bunu üslubuyla.

-Neyse tamam zaten aç değildim sana afiyet olsun

 diyip merdivenlere tekrar yöneldim. Var ya söylediğim külliyen yalan. Açlıktan ölüyorum ama yapıcak birşey yok artık suyla idare edicem bu gün diye düşünürken Scott sert bir sesle konuşmaya başladı.

-O basamağa bir adım atarsan seni kendi ellerimle zorla buraya oturturum. Buraya gel ve otur!

-Sen git o emrilerini kokuşmuş kuklalarına ver.

Dedim ve basamağa ayağımı vurarak bastım. Sonrası sandalyenin parkeyi sütme sesi ve kolumda moraran tarafın tam üzerine beni sürükleyen bir el. Scott beni zorla oturtmuştu. Ama sadece kolumun acısını düşünüyorum gerçekten canımı acıtmıştı.

-Hadi artık birşeyler yemelisin. Dünden beri bayağı hararetli geçti biraz daha yememezlik yaparsan güçsüz kalıcaksın.

Az önceki ruh halinden nasıl bu ruh haline geçebildi anlamıyorum. Ruh hastası Şizofren. Şimdi de bana kedi gibi davranıyor. Utanmasa miyavlayacak. Ama ben yemeyecektim içi içini kemirsin şu yaptıkları. Varsa da biraz vicdanı ağırlığının altında kalsın istiyordum. Ona doğru baktım ve;

- Saat kaçta hazırlanmam gerekiyor?

- Şu anda programdan bir saat ilerdesin yani hazırlanmaya başlaman için 1 saatin daha var.

- Anladım. En iyisi hazırlanmaya şimdiden başlayayım. Malum gecikebilirim.

diyip masadan kalktım. Yine yalandı odama çıkıp ayaklarımı uzatıp yatıcaktım daha fazla üsteleyip tepeme binmesini istemiyordum. Kolumla masayı iterek sandalyemi geri ittirdim tabi bu da kolumun daha çok acımasına neden oldu. Scott kalkıp bana yardım edicekti ama elimle onu durdurup tekrar merdivenlerin yolunu tuttum. Daha sonrada odama çıkıp yatağıma kuruldum.

My Love (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin