〰9. Bölüm〰

6.7K 437 24
                                    

  Binadan çıktığımda bir ısınıp bir soğuan havanın güneşe inat estirdiği soğuk rüzgarlarını iliklerime kadar hissettim. Çok soğuktu gerçekten de.

Yoldan geçen rastgele bir taksiyi durdurup adres verdim. Elimdeki mendille burnumu silerken öndeki aynaya baktım. Gördüğüm suret beni çok şaşırtmıştı. Buğra? Taksici mi olmuştu?

"Buğra?"

"Evet Sırma. Benim. Nehir'in evine mi sürüyorum?"

"Evet."

Ona şaşkın gözlerle bakarken konuşma isteği duydum.

"Ben seni görmeyi beklemiyordum. Şaşırdım. Ayrıca sen Finlandiya'ya gitmeyecek miydin?"

"Gideceğim. En kısa zamanda. Şimdilik Yunanistan'a bir haftalık vize almayı düşünüyorum. Ondan sonrası kolay iş."

Kaçak gidecekti. Çünkü maddi imkanları kısıtlı olduğundan dolayı oturum vermiyorlardı. İşte bu yüzden onu terk etmiştim. Ah be Buğra. Okumayacağım diye inat etmeseydin, iki yıllık üniversite bitirseydin belki şu an ikimiz de orta halli bir ev geçindirebilirdik seninle.

"Hakkında hayırlısı olsun o zaman."

"Senin şu nikâhta bırakan kocana ne oldu?"

Herkes gibi Buğra da gördüğü yaramdan tuzunu esirgemiyordu. Zaten Yavuz'un adını bile duymak istemiyordum şu an.

"Bitti. Kendini Karun zanneden adamla ne işim olabilir ki?"

Buğra alay edercesine gülmüştü. Çünkü biliyordu benim pes etmediğimi. Beni Yavuz'dan daha iyi tanıdığına yemin edebilirim.

Sonunda gelmiştik. Çantamdan cüzdanımı çıkarmıştım ki Buğra'nın tok sesiyle durdum.

"Gerek yok. Sonuçta sen benim... Eskiden beri çok iyi tanıdığımsın. "

"Peki. O zaman benim de sana yemek borcum olsun ödeşelim."

Derin bir nefes alıp elimi Buğra'nın omzuna koyup konuştum.

"Buğra... Geçmişte çok da iyi ayrılmadığımızı biliyorum. Fakat artık yollarımız ayrıldı. Bir daha olmayacağı ortada. O yüzden seninle düşman kalmak istemiyorum. Kendine dikkat et olur mu?"

O da dönerek benimle konuştu.

"Haklısın. Bazen sana ne kadar öfkelensem de bunun bir işe yaramadığını gördüm. Senin gözün her zaman yükseklerdeydi aslında. Geç farkına vardım. Umarım tekrar Yavuz'la mutlu olursunuz. Fakat gururunu sakın göz ardı etme olur mu?"

İkimiz de birbirimize sıcacık gülümsedikten sonra arabadan inip evin yolunu tuttum.

***

Üç saattir saçma sapan bir aşk filmi açıp başından beri kadar ağlıyordum. Al işte! Evli, mutlu, çocuklu bir son daha!

Oysa ben çocuk bile istememiştim. Evlensem, bir aileye sahip olsam, uygun koşullarda yaşasam yeterdi.

Fakat sırf bu isteklerim yüzünden Yavuz beni zengin koca avcısı olarak görmüştü. Oysa Yavuz orta halli birisiydi. Ben sadece onun omzuna bir ömür başımı koymak istemiştim.

Bunlar aklıma gelince daha fazla ağlamaya başladım. Kanepeye uzanarak ellerimi başımın altında birleştirdim.

Normalde çok neşeli ve hiçbir şeyi kafasına takmayan bir insandım. Fakat bugün yaşananlardan gerçekten çok kırılmıştım.

Tam uykuya dalacakken çalan kapıyla ayağa kalkıp yaşlı yüzümü sildim. Eminim şu an yanaklarım kıpkırmızıydı. Sesli bir iç çektikten sonra gidip kapıyı açtım. Gelen Nehir'di.

"Hoş geldin."

Topuklu ayakkabılarını çıkarırken kaşlarını çatarak yüzüme baktı.

"Bu halin ne? Kötü bir şey mi oldu?"

Omuzumu silkip geçmesi için elimi salladım. Sırma geçtikten sonra kapıyı kapatmaya yeltendiğimde karşımda elinde poşetlerle bana bakan Yavuz'u gördüm.

"Konuşabilir miyiz Sırma?"

İşte yine gözlerim doluyordu. Başımı iki yana 'Hayır.' anlamında salladıktan sonra kapıyı suratına kapattım.



İnstagram: hantal.kedi

GÜZELLİK BEŞ PARA (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin