Aşk Mektubu

959 46 18
                                    

Deniz ofiste, masasında oturmuş yazı yazmaktadır. Yüzünde huzurlu bir gülümseme vardır.

Mucizelere inanır mısınız? Ondan sonra inanmaya başladım ben. Şuan yanı başımda. Evet, yan masada. Gözlerini bilgisayara dikmiş çalışıyor. Alnı hafif kırışmış. Onun bu kıvrımlarını izleyip ne kadar mükemmel olduğunu düşünüyordum sonra gözlerim masamdaki boş kağıda çarptı. Başladım yazmaya. Bilmiyorum, içimdekileri dökmem gerekti. Duygular sel oldu akıyor. İçimde tutamıyorum artık. Ona da söyleyemiyorum. Sevgili olsak bile ne diyeceğim ki? Karşısına geçip "Çok güzel nefes alıyorsun!" falan mı? Sahi söylüyorum, çok güzel nefes alıyor. Göğsüne yatıp bu melodiyi dinleyebilirim yüz yıllarca. Başka hiçbir şey yapmadan... Ellerimi saçlarında gezdirebilirim hiç bıkmadan. Aşk bu işte. Nefes alışını bile seviyorum be adam! Çok seviyorum! Aşkımın büyüklüğüne inanamazsınız. Ama işte... Niye böyleyim ben? Neden onun kadar cesur olamıyorum? Neden duygularımı dışa vuramıyorum? Yorgunum. Onu üzmekten korkuyorum. O zaten yeterince kırgın insanlara, bir de ben parçalamak istemiyorum. O yüzden kaçıyorum ya, hep kaçıyorum. Ama sonra ne oluyor biliyor musunuz? Her defasında pişman oluyorum. Yarıda kalan anları hayallerimde tamamlıyorum.

Çaycı: Deli kız! Ne yazıyorsun öyle sen gizli gizli?

Deniz: Ne mi yazıyorum? Bir şey yazmıyorum. İşle alakalı Gazi! Ne olacak başka?

Tuna: Hakikaten ne yazıyor o kağıtta?

Deniz: Dergiyle alakalı birtakım şeyler. Notlar falan yani, dedim ya iş.

Tuna: Michael sen ne zamandan beri çalışırken böyle çok sırıtıyorsun?

Deniz: Sırıtıyor muyum? Yoo, sırıtmıyorum Tuna.

Tuna: Ver bakayım şunu sen!

Deniz: Tuna çekiştirmesene, yırtılacak! Özelim benim. Özele saygı. Lütfen. Aaa!

Tuna: Senin özelin ben değil miyim ya? Ne özeli var aramızda?

Deniz: Tuna...

Tuna: Deniiz!

Deniz-İçinden-Hüzünlü bir sesle: Çaresizlik... sis bulutları gibi çöktü üstüme. Yakalandım! Keşke her şeyi yazmasaydım! Yazmaz olaydım! Ama çok geç Deniz! Kaderine razı ol! Eğ boynunu! Ve kağıdı uzat!

Tuna: Denizciğim verecek misin artık? Yoksa ben mi alayım he?

Deniz-İçinden: Çok mu abarttım ya? Okursa okusun! Söyleyemiyordum işte iyi oldu böyle. Oh! Oku da kurtulayım be ela göz!

Tuna ellerini Deniz'in gözlerinin hizasına getirip sallar.

Tuna: Burada mısın?

Deniz: Tamam al.

Deniz kağıdı Tuna'ya uzatır.

Tuna: Tamam mı? Daha az önce vermemek için oradan oraya zıplıyordun.

Deniz: Fikrimi değiştirdim işte Tuna. Bakma bana öyle gözlerini kısıp kısıp. Al ama bak şimdi okuma.

Tuna: Niye? Merak ediyorum.

Deniz: Fazla merak aşık usandırır, biliyorsun değil mi?

Tuna: Atasözlerine de baya hakimiz. Neyse, dediğin gibi olsun. Seni mi kıracağım be Michael. Akşam okurum ama he.

Deniz: Aman! Oku.

Tuna Deniz'in burnuyla oynar.

Tuna: Yiğit sana niye Denizciğim diyor?

Seviyor Sevmiyor (She Was Pretty)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin