Bu adama aşık olmak bir kadının başına gelebilecek en tehlikeli durumdu ve ben de tehlikeli sularda yüzüyordum. Önce bir şeyler atıştırmış ve havadan sudan sohbetlerle dakikaları geçiştirmiştik. Sonrasında,
"Şampanya?"diye sormasıyla başımı onaylarcasına salladım, biraz rahatlamaya ihtiyacım vardı.
Şampanyalarımızı doldurdu ve önümüze meyveleri getirdi. Bütün sevdiğim meyveler bir aradaydı. Gözlerim mutlulukla parladı.

"Kivi yok, alerjin olduğunu öğrendikten sonra hayatımdan o şekilsiz meyveyi çıkarmaya karar verdim."

Bunu öyle rahat ve umursamaz bir tonda söylemişti ki gerçekten romantik olan bir cümleyi bile sıradanlaştırarak kendi ciddi yapısına uyarlamıştı.

Kıkırdadım ve yanağına öpücük bırakmak için uzandım. Dudaklarım yeni traş olmuş yanaklarına değdiğinde onun sadece yanağını bile öpmemin içimde inanılmaz etkileşimler yarattığının bilincine vardım. Bir yandan öperken bir yandan nefesimi içime çekmemle onun kendine has erkeksi ve güzel kokusunu duyumsamam bana iyi gelmişti. Güzelce yanağını öptükten sonra kendimi geri çektim. Benim bu hareketimle gerilmiş ve duruşu dikleşmişti. Ama hiçbir şey söylemedi.

İlerleyen dakikalarda şampanyanın da verdiği rahatlıkla yıldızları seyrederek kendimi arkamdaki yastıklara attım, tam da hayal ettiğim gibi yıldızların altında uzanıyordum. Kıkırtım aramızdaki sessizliği doldurdu.

"Keşke yıldız kaysa da bir dilek tutsam, keşke tuttuğum dilek de gerçek olsa."

Yüzümü inceleyen yüzünü hissettim ama ona bakmadım. Gözlerim ilk defa bu kadar berrak gördüğüm gökyüzündeydi. Hava biraz serinlemişti, bu her ne kadar içimi ürpertse de yanımdaki adamın varlığı beni ısıtıyordu.

"İstemen yeterli, iste ve olsun. Bana söyle ve gerçekleştireyim." Onun bu her şeye gücüm yeter tavırları beni güldürdü.

"Senin bile gücünün yetmeyeceği şeyler var Atlas Aladağ." İnanamaz bir şekilde dudaklarını kıvırdı.

"Neymiş onlar denizkızı?" Bu soru sana inanmıyorum ve cevabına şimdiden gülüyorum havasındaydı.

"Paranın ve gücün alamayacağı şeyler de vardır Atlas,manevi şeyler gibi." Kaşlarını çatmış ve cevap vermemişti. Ama tamamen materyalist bir adama bu söylediğim kesinlikle komik ve anlaşılmaz gelmişti.

Sonra yanıma uzandı ve beni göğsüne yatırdı. Bakışlarımı yıldızlardan ona çevirdim ve o bir çift ela gözle göz göze geldim. En çok korktuğum şey bu adamın gözlerinde kaybolmak ve bir daha geri dönememekti. Ciddi ve gülmeyen yüzü dikkatle bana bakıyordu. Sanki ne düşündüğümü sorguluyor, buna ciddi kafa patlatıyordu. Onun bu haline gülümsedim. Gülümsememle gözleri dudaklarıma kaydı ve hiç vakit kaybetmeden dudaklarını dudaklarıma yapıştırdı.

(Buradan sonrası yetişkin içeriktir. Rahatsız olacak olanlar belirttiğim yerden devam edebilirsiniz.)

Alt dudağımı kavrayan dudakları inlememe yol açtı. Ben de onun üst dudağını kavradım ve aynı inlemenin ondan gelmesiyle keyiflendim. Öpüşmemiz gittikçe derinleşirken hayatımdaki en ateşli öpüşmeye imza atıyorduk. Bir önceki imza attığımız öpüşme bile bunun gölgesinde kalmıştı. Sonunda ağzımı aralayan dilinin dilimle buluşması ve resmen dillerimizin birbirine sarılmasıyla ikimiz de coşkuyla inledik.

Elleri önce belimi kavradı ardından hızla göğüslerime tırmandı. Göğüslerimi sıkıp okşayan elleri sert ve istekliydi. Sonra bacaklarıma kayan eli bacağımın iç kısımlarından yukarı tırmanmaya başladı. Bu hisle heyecanım gittikçe artarken o bunu umursamadan tırmanmaya devam ediyordu. Önce iç çamaşırlarımı bulan parmakları iç çamaşırımı yana kaydırdı ve parmaklarını kadınlığımın girişine dayadı. Benim iniltime onun hırıltısı eklenmişti. Parmakları tepemden bir aşağı bir yukarı hareket ederken neredeyse kendimden geçmek üzereydim.

Denizkızı (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin