"Ne kıkırdıyorsun!"

"Sadece şaka yapmıştım Atlas ya. Şimdi girdik eve. Hemen de sinirleniyorsun." Dayanamamış ve tekrar kıkırdamıştım. Ardından onun derin bir nefesi alıp geri bıraktığını işitmiştim. Az önce Atlas Aladağ iç mi geçirmişti?

"Bana kafayı yedirteceksin." Bunu alay geçer gibi değil de daha çok bir durum analizi ciddiyetiyle söylemişti. Daha fazla sinirlendirmeden konuyu değiştirmeliydim.

"E saatleri sayıyorum diyordun. Bir planın mı var Kaptan?"

"Kaptan?"demiş ve gülmüştü. Adama denizi hatırlatan en ufak bir kelime söylemek bile onu yumuşatmaya yetiyordu. Evet bu taktiği her defasında kullanacaktım. Bu da Atlas Aladağ'ın zaafıydı. Ya da ben şuan sadece saçmalıyordum.

"Akşam bir yemek yeriz diye düşünmüştüm. Hem yarın okulunda son senenin ilk günü. Keyifli bir akşam sonrası motivasyonuyla okula başlamak sence de iyi olmaz mı?" Bu despot adam az önce keyifli bir şekilde bana fikrimi mi sormuş ya da bana mı öyle gelmişti? Ah Atlas keşke hep böyle olsan. Senin bu keyifli hallerine ben resmen bayılıyorum.

"Bence gayet iyi olur Kaptan. Kaç gibi hazır olayım?"

"Sekiz gibi ol denizkızı."

"Tamamdır."

"Akşam görüşürüz." Tam telefonu kapatacağım sırada buyurgan sesini işitmiştim.

"Ha bu arada düzgün bir şeyler giy."

"Düzgün mü? Daha önce eğri mi giyiniyordum?" Sinirli çemkirmeme sadece iç çekmiş ve sonrasında konuşmaya başlamıştı.

"Eğri değil de kısa giyiniyorsun ve bu benim hiç hoşuma gitmiyor. Dediğim şekilde dediğim saatte hazır ol denizkızı." Demiş ve konuşmama izin vermeden telefonu kapatmıştı. Bu adam cidden despot bir manyaktı. Cidden.

*****

Saat sekizde üzerimde turkuaz rengi uzun yazlık bir elbise, ayağımda dolgu topuklu ayakkabılar ve yüzümde de hafif tuttuğum bir makyajla akşam için hazırdım. Telefonum çalmış ve tabiki arayanın Atlas olduğunu görmüştüm.

"Efendim?"

"Aşağıdayım." demiş ve hemen ardından telefonu cevabımı beklemeden kapatmıştı. Adam despotluktan öküzlerin efendisi zirvesine ulaşmak için resmen koşuyordu. Hayır yani Usein Bolt bile bu kadar hızlı değildi. İçimden yaptığım soğuk ve hatta iğrenç esprime yüzümü buruşturup aşağıya inmeye başladım. Bu kötü espiriler bana birini hatırlatıyordu. Doğru tahminlerinizi duyar gibiyim. Evet Poyraz. Poyraz Demirci.

Aşağıya indiğimde son model siyah bir Audi A5'i apartman kapısının önünde görmemle tam da Atlas Aladağ'a yakışır bir araba olduğunu düşünmeden edememiştim.

Kapıyı açıp bindiğim an karşımda gördüğüm beni benden alan ela gözler ve bu gözlere ev sahipliği yapan olgun ciddi yüz ve bu yüzü çevreleyen şuan geriye doğru atılmış kuzguni siyah saçlar resmen içimi titretmiş, Atlas'ı hayranlıkla süzmeme sebep olmuştu. Bu adam karizmanın köken anlamıydı. Bu adam karizmanın karakökü, yakışıklılığın dibiydi.

Benim hayranlıkla dolu bakışlarımı farkettiğine emin olduğum bu adamın gözlerinde ilgili pırıltılar hakimdi. Hemen hızlıca yanağına ıslak bir öpücük kondurdum ve kemerimi bağlamak için geri çekildim. Ardından boğuk sesini kulaklarımda, tenimde, ruhumda, en derinlerde hissetmiştim.

"Denizkızımı özlemişim." Kurduğu cümlenin hemen ardından mavilerime perçinlediği elalarını bir an olsun yerinden çekmeden elimin üstüne dudaklarını yanaştırmış ve sıcak öpücüğünü elime kondurmuştu. Tenimde hissettiğim sert ve kararlı dudakları benim neredeyse alev alev yanmama sebep olacaktı.

Denizkızı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now