Tuzak

403 31 9
                                    

Hastanede lokal anesteziyle dikiş işini hallettirebilmek ve bunu pasaport, kimlik hiçbir şey olmayan insanlar olarak yaptırmaya çalışmak için bayağı bir para dökmüştük. Aynı zamanda da motel verdiği hizmetlerin (hiç hizmet vermedi) bayağı üstünde bir para almıştı. Dandik bir araba kiralasak bile sonrasında yemek alacak paramız olmayacaktı. Aynı zamanda bir haftada Norveç'in bir ucundan anca İsveç'in öteki ucuna gelebilmiştik. Planımız Danimarka, oradan da Almanya'ya geçerek en son Avrupa'nın güneyine, vatanımıza yakınlaşma isteğiydi. "Beni evimde öldürün" diyesim geliyordu önlerine dikilip, kaçmaktan sıkılmış ve yorulmuştum. Evden ayrılalı iki ay olmuştu aşağı yukarı ve bir iblis daha görürsem sanırım bu sefer ben onları dişleyecektim. Babamı, Tina'yı, kimin tarafında olduğundan emin olamadığımız Aurora ve Floyd'u hatta annemi bile özlemiştim. O yüzden aptalca bir hamle yapıp ankesörlü telefondan evin numarasını tuşlamak için bizimkilerin yanından uzaklaştım. Telefon iki kere çaldı ve babamın yorgun sesi cevapladı "Alo?" dilim boğazımı kilitlemiş gibi hissediyordum, sesler çıkmıyor, kurtulmuyordu bedenimden "Onun nerede olduğunu bilmiyorum, rahat bırakın bizi!" diye kükrediğinde sadece "Baba..." diyebildim. Ağlıyordum, hıçkıra hıçkıra ve ilk kez o koca adamın, güçlü ve kuvvetli babamın hıçkırdığını duydum.

"Neredesin? Söyle hemen geleyim!" 

"Bilmesen daha iyi. Yoksa hiç rahat bırakmazlar. İyiyiz. Hayattayız. Andreas'ın ailesi nasıl?" 

"Deli olduğumuzu düşünseler de olayı biraz elementlerle yaptığımız numaralarla kanıtladık. Yıkılmış durumdalar, kendilerinde böyle yetenekler var olmalı, yakında fark edeceklerdir. Onu özlüyorlar" 

"Xavier'in ailesi?"

"Sana kızgın değiller eğer onu soruyorsan. En azından bilinçliler. Bizim gibi korkudan altlarına etseler de en azından deli gibi değiller. Hayatta olduğunuzu biliyorduk ama teyit ettiğin için saol. Geri gel, hakkınızda kararları iyi niyetten düşürecek bir topluluk oluştu" 

Bizi savunan insanlar mı vardı? Yine de kekeleyerek 

"Gelemem. Onlar da beni bırakmıyor. Olivia kişisel yaklaşıyor" dediğimde arkamdan Xavier bana gelmem için küçük bir taş atınca arkamı döndüm ve kalakaldım. Olivia ve müritleri bizi arıyorlardı. Kör noktada olsak da yeterince açıktaydık. "Seni seviyorum, hepinizi. İyi olduğumuzu anlat onlara" dedim ve küçükken yaptığımız oyunu tekrarladım sessizce "Eve gelirseeem" dedim çocukken uydurduğum tekerlemeden alıntı yaparken, babam sessizce tamamladı "Baban evde olacak" sonra ekledi "Söz" 

Babamın çalışma saatlerinden dolayı beni annemle bırakmasından yakındığın tekerlemeden sonra telefonu yerine yerleştirdim, yanlarına gidip duvar dibine sindim. Andreas hala zayıftı, lokal anestezinin etkisi geçtiğinden göğsümün hemen altındaki yaram sızlıyordu. Lanet olsun kendimi öldürmeyi bile beceremiyordum. Gidecek yerimiz yoktu ve kapana kısılmışlığın verdiği ani fikirle bize doğru yürüyen Olivia'nın elindeki silaha baktım. "Oyuna tabancayla gelebiliyor muyduk? TÜH!" dedim Xavier'e eğilip "O kurşunları yapmak zor, silahı nereden buldu bilmiyorum ama iblis tenine göre dizayn edilmiş olmalı." diye fısıldayarak cevap verdiğinde "Sussanıza! Bizi gerizekalı bir iblis gibi avlayacaklar" diye ağzımızın payını verince sustuk. Olivia geliyordu ama etrafındaki kişiler azalmışlardı. Bu babamın müttefiklerimizle ilgili tezini doğruluyor gibiydi. "Burada olduğunuzu biliyorum" dedi müzikli, güzel sesiyle. Yüzü de güzeldi, benden daha güzeldi. Xavier'in benimle olması ikimize de şaka gibi geliyor olmalıydı. Onun saçları benimkinden daha koyu renkti ve ipek gibi dökülüyorlardı, örgü olmasına rağmen hemde! Benimkiler ise bu aralar kirden kalıp gibi duruyorlardı genelde, neyse ki motelde yaralarımıza rağmen temizlenmiştik, beni iyice sıçan gibi görseydi eğer geleneksel dişilik hiyerarşisinde beni iyice yerin dibine sokacaktı. Onun gözleri siyah benimki maviydi ama o gözlerindeki derinlikle boy ölçüşemezdim. Kız otorite sahibiydi ve lanet olsun başka koşullar altında olsak onu seveceğimi biliyordum.

Kaçış [Bir Delinin Günlüğü-1]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin