Ⅱ-16/KARMAKARIŞIK DUYGULAR

Beginne am Anfang
                                    

"Büyük müsün benden?" Haşim tarafından bakıldığında nasıl gözüktüğümü bilmiyordum ama kendimce komik bir halde olduğuma emindim. Ağlamaktan kızarmış ve şişmiş gözlerim ve burnumla sorduğum soru karşımdaki insanı gülümsetmek için geçerli nedenlerdi. Zaten Haşim'in de kendini gülmemek için tuttuğu belliydi. "Bir buçuk yaş büyüğüm sadece." dedi. Cevabımı alıp, içimi bu konuda rahatlatırken Umut'u görmemle bir kaç dakikalığına görmezlikten geldiğim acım, kalbimde kendisini tekrar hissettirmeye başladı. Gömleği kanlıydı. Kendimi Fırat'tan kurtarmadan önceki Umut'a son bakışımı düşündüm. Karşımda o vardı. Nasıl Rüzgar vurulmuştu?

Gözlerimin önüne, Rüzgar'ın yavaş yavaş yere çöküşü gelirken, görüşüm bulanıklaştı yine. Esip, gürlerken bir an da çöküşü geliyordu gözlerimin önüne. Kalbim, bu sahneyle kanarken, dik durmak için verdiğim çaba son buldu. Haşim'in sıkı tutuşu da kaybolduğu için bir anda yere çökerken, son anda kolumu tutan Haşim sayesinde yere boylu boyunca uzanmaktan kurtulmuştum. Yine de kapanan gözlerim, biraz önce istediğim hiçliğin, bedenimi kapladığını gözler önüne seriyordu.

.....

Gözlerimi, büyük bir çaba sarfederek açtığımda, gözüme gelen beyaz ışığa sinir oldum. Bu kadar güçlü bir şekilde etrafı aydınlatmasına ne gerek vardı ki? Hastaların gözlerini rahatsız ediyordu.

Hasta mı?

Sağ elimin üstünde hissettiğim ufak baskıyla kafamı o tarafa çevirdiğimde, sarışın bir hemşirenin elimdeki serumu çıkardığını gördüm. Başı önüne eğik, işiyle ilgilendiği için gözlerimi açtığımı farketmemişti. Başımı kaldırarak serumu görmeye çalıştım. Hastane maceralarım çok olduğu için serumlara alışkındım ama bu gözüme her zamankinden daha küçük gelmişti.

En son bana olanları hatırlamaya çalıştım. Gözlerimin karardığını hatırlıyordum. Bayıldığım için beni bu odaya yatırmış olmalıydılar. Kalbimde hissettiğim acıyla aklıma gelen Rüzgar yüzünden yerimden hızlı bir şekilde doğrulmaya çalıştım. Hemşire de nihayet uyandığımı farketmişti. Tahmin ettiğim gibi kalkmamı engelledi. "Dinlenmeniz gerekiyor hanımefendi. Kalkamazsınız."

Tabiki de söz dinleyip geri yatacak değildim. Hem serumum da bitmişti. "Ben, kendimi iyi hissediyorum. Yeteri kadar dinlendim, burada daha fazla yatmamın anlamı yok."

Aklıma Haşim geldiğinde nerede olduğunu merak ettim. Şuan yanımda olsaydı, hemşire bana bu kadar engel olamazdı. Haşim, yardım ederdi. Hemşire tekrar "Sadece iki saat yattınız hanımefendi. Vücudunuz, stresten dolayı çok yorgun düşmüş." diyerek itiraz etti. Aynı şekilde itirazıma devam edecektim ama kapının tıklatılıp açılmasıyla dikkatimi oraya verdim. İçeri giren Haşim ile içim rahatlarken, yorgun gülümsemesine karşılık vermeye çalıştım ama kalbimin acısı yüzüme de siret etmiş olacak ki becerip gülümseyemedim. Gözlerim kendiliğinden dolarken, Haşim, kaşlarını çatarak yanıma geldi. Hemşire de küçük bir çocukmuşum gibi beni şikayet etmeye başladı. "Hanımefendinin dinlenmesi gerekiyor. Serum bitti ama yattığı süreç dinlenmesi için yeterli değil."

"Rüzgar'ın yanında olmak istiyorum. O, nerede? İyi, değil mi?" Haşim, yanıma yaklaşırken aklımdaki soruların da bir kısmını dile döktüm. Haşim, beni duymamış gibi yaparak hemşireyi cevaplandırdı. "Tamam hemşire hanım. Kardeşimin kalkmasına izin vermeyeceğim."

Haşim'in dudaklarından kardeşim kelimesi döküldüğünde ne hissedeceğini şaşıran kalbim, heyecanla atmaya başlamıştı. Bir günde bu kadar fazla duygu gerçekten kalbimi yormuş olmalıydı ama durmak da istemiyordum. "İyi olduğumu söyledim." dedim itiraz edercesine. Hemşire, Haşim'in söylediklerini duyduktan sonra kalkamayacağıma gerçekten inanmış gibi odadan çıktı. Kaşlarım çatık bir şekilde, yatağıma oturan Haşim'e bakıyordum. Doğrulttuğum sırtımı, tekrar yastığa yaslarken, ona engel olamamıştım. O fazla güçlüydü, benimse direncim yoktu.

MAVİ UMUTLAR(İslami Yaşantılar Serisi/2) *TAMAMLANDI*Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt