4

104 28 0
                                    

Taksi devasa otelin önünde durduğunu parayı uzatıp büyülenmiş bir şekilde elbisemi toparlayıp aşağı indim.Zengin koca bulmak böyle bir şeydi demek ki,Kardeşler Düğün Salonu'nda davullu zurnalı düğünden boğaz manzaralı ve havuzlu bir terasta elit bir düğün.

Bir Rihanna olmadığım için otelin önündeki arnavut kaldırımdan güç bela çıkıp döner kapıdan geçtim ve lobiye ilerledim.Düğüne her kesimden insan gelmişti,kaşına kadar far çekip gelenler,lüks caddelerdeki sosyetik kadınların açtığı butiklerden aldıkları elbiselerle süzülenler..Ortada "Oturmaya mı geldik ayol" tarzı teyzelerin olmaması bana şaşırtıcı gelmişti,ama sonradan anlamıştım ki Duru zekasını kullanıp akrabalara ve arkadaşlara ayrı iki düğün ayarlamıştı.

Ofisten kimseyi görmüyordum,ama beklemeye de pek niyetim yoktu.Asansöre tek başıma binip teras katına bastıktan sonra kalbimin yavaş yavaş daha hızlı atmaya başladığını fark ettim.

Partilere tek başıma gitmekten ve tanıdığım birini görene kadar ortada dikilmekten nefret ediyordum ama artık geri dönmek için çok geçti,kapı açıldı.Terasa açılan kapı tüllerle ve ışıklarla süslenmişti.Düğünün konsepti tamamen turkuaz ve beyazdı ve benim bile "Acaba bende mi evlensem ya" diye düşünmeme sebep olmuştu.Kapıdan geçer geçmez rüzgar saç spreyi işlemeyen saçlarımı savurup rujuma yapıştırdı.

Etkileyici girişimi kimse görmemişti neyseki,tanıdığım birilerinin etrafta olmaması işime yaramıştı.Beyaz gömlek ve siyah kalem etek giymiş bir kadın elindeki çizelgesiyle bana yaklaştı.

"Hoşgeldiniz efendim,isim alabilir miyim?"

"Selin Seçkin"

Kadın listeye bir göz attıktan sonra bana döndü.

"Bekarlar masasındasınız Selin Hanım,şurada."

İşaret ettiği masa tam hoparlörün altına denk geliyordu.

"Muhteşem bir organizasyon gerçekten,siz mi yaptınız?"

Kadın gülümseyerek "Evet,teşekkürler.Tabi ekip arkadaşlarımın da-"

Gerisini dinlemeden masaya doğru ilerledim ama sadece birbirlerine dönük sohbet eden iki kız vardı.Yanlarına oturduğumda bunun sıradan bir sohbet değil bir düğün gıybeti olduğunu fark ettim.

"Merhaba kızlar Selin ben,memnun oldum."

İki kız beni süzdükten sonra bütün yazı Bodrum'da yanarak geçirmiş gibi görünen siyah saçlı kız "Ben Cansu bu da Berru." dedi.

Sohbetin devamının geleceğini ummanın fazla iyimser olduğunu düşündüğüm için bardan içecek bir şeyler almaya kalktım.

Evrenin tuhaf bir kuralı var ,belki de sadece bana işliyordur bilmiyorum.Eğer birine bir kere rezil olursanız nedense her karşılaştığınızda sürekli devamı geliyor.

Kapıdan her zamanki şıklığıyla Yiğit Bey ve kolunda artık kod adını Sevgi'den aldığım duyumlara dayanarak şıllık koyduğum Alara'yla girdiğinde tam olarak 3 saniyelik bir dikkat dalgınlığı yaşayıp masalara süs diye koydukları ama tam anlamıyla ölüm tuzağı olan tüllere ince topuklarımın takılmasıyla yere yıkılma tehlikesi yaşadım.Ama bugün şansım yaver gitmişti ve kolunu kopartacak kadar sıkı tutarak dengede kalmayı başarabildiğim biri bir anda yanımda belirmişti.

"Ay çok özür dilerim!"

Koyu mavi ceketinin kolunu düzeltip gülerek bana baktı.

"Merak etme canım,seni kurtarmak için bilerek ceketimin ütüsünü feda ettim."

"Ha?Ha."

Acaba bir yerlerden tanıyor muyum diye düşünmeme sebep olacak bir yakınlıkla kolunu omzuma atıp benimle bara doğru ilerlemeye başladı.

BarutWhere stories live. Discover now