3

99 29 0
                                    




Birkaç saniye kalakaldım.Bütün restoran sessiz bir şekilde bizim masaya bakıyor ve büyük ihtimalle de kınıyordu.Ben olsam ben de kınardım.

Masadan kalkıp garsonların cam kırıklarını temizlemesini beklerken Yiğit Bey'in masasına baktım.Dik dik bakmaya devam ediyordu.Başparmağımı kaldırıp iyi olduğumu belirtmek istedim ama gözlerini çekip karşısındaki kızla konuşmaya devam etti.Merak ettiği yoktu zaten,neden yaptığımı ben de bilmiyordum zaten.

Cam kırıkları temizlendiğinde yerime geri oturup Sevgi'ye döndüm.

"Senin şıllık benim patronumla oturuyor,valla pes,resmen durmuş durmuş kendine mükemmel koca adayını bulmuş.Kim bu kız?

Sevgi kem gözlerini kıza dikti.

"Adı Alara,geçen ay hemşire olarak işe girdi.Hastanedeki Y kromozomlu herkese kur yapıyor resmen.Doktor-hemşire ilişkisi klişeliğinden kızı vuruyordum gitmiş patron bulmuş kendine.Pis bakayım da nazar değsin."

Yemeklerimizi yemeye devam ettik ama aklım arka masadaydı.Deneysel bir çalışma gibiydi,karakterin ne kadar kötü olursa olsun eğer bir takım elbisen,düzgün yüzün,vücudun ve paran olursa kızlar peşinde koşar.Aslında düşününce bir adamın peşinde koşmak için gayet mantıklı sebepler..

Yemek boyunca -yaklaşık 25 dakika- Sevgi'nin çaktırmadan gözetlediği kadarıyla arka masanın gıybetını yaptıktan sonra hesabı istedik.Daha türk kahvemizi içip fal bile bakamamıştık ama Sevgi'nin öğle arasının bitmesine çok az kalmıştı.Eh tabi artık eskisi kadar esnek saatlere sahip olmadığım için benimde.

Masaya minik bir kutunun içinde gelen hesabı elime almamla gözlerim yerinden fırladı.

"Sevgi ya,alt tarafı iki tavuk yedik 265 lira hesap ne?!"

Sevgi hışımla elimden hesabı kaptı.

"Bu bizim hesap değil baksana,şişe şarap açtırmışlar."

"Öğlen öğlen ne şarabı ya,görmemişler gibi.Sanki hepsini içiyorlar,bari bardak bardak alsınlar."

Bu sırada garson çoktan masamıza gelmişti bile.

"Kusura bakmayın,başka bir masanın hesabını getirmişim."

Tam önemli değil diyordum ki garsonun arkasından gelen Yiğit Bey benim yerime dedi ve boş duran kutuya bir 200'lük ve bir 100'lük banknot bıraktı.

"Üstü kalsın.Birazdan mesai başlıyor Selin,çabuk ol,dedikodunuzu yarıda keseceksiniz artık."

35 lira para üstü mü bıraktı az önce?

Sevgi tanışmak için elini uzattı ama ağzını açamadan o çoktan masadan uzaklaşmaya başlamıştı bile.Gitmeden belki de uzun zamandır farkında olduğu ufak bir detayı benimle paylaşmayı ihmal etmedi.

"Bu arada bacağın kanıyor."

Hemen eğilip pantolonuma baktım.Batan camdan dolayı kesilen minik yerden bileğime kadar beyaz pantolonumda ince bir kan izi kalmıştı.Hayatımın özeti gibiydi,bir şeyleri batırdığımı fark edene kadar çoktan her şey mahvolmuş oluyordu.

En azından insaniyet namına haber verseydin,sinsi Yiğit.Sinsi patron.Bir de gittim saç kurutma makinesi aldım kaç kat yukarıdan,yazık.

***

Aradan tamı tamına 3 gün geçti ve Yiğit Bey'le aramızda tanıştığımız ilk iki günde geçen tuhaf olaylardan hiçbiri gündeme gelmedi.

Ne "Sen kim olduğunu sanıyorsun be" temalı çıkışım,ne patlayan musluk,ne kurutma makinesi ne de kanlı pantolon.

BarutWhere stories live. Discover now