Kaçak- Bölüm 7

192 20 34
                                    

Öncelikle herkesin geçmiş Kurban Bayramı mübarek olsun!

Hm, demek bölüm çok geç gelmiş... Çok çok çok ve çok özür dilerim. Bayramdan önceki günler ilhamın 'i'si gelmedi... Bayramda iken bayağı yazdım. Ama gel gelelim ki, köyde ne yok? Doğru tahmin, internet. Tekrardan herkese özürlerimi iletiyor, hepinizi bölüme ışınlıyorum!

Not: Okula gitmeme dakikalar kaldı ve ben resmen saniyelerle yarışıyorum... Bölümü gözden geçiremedim. Hatalarım var ise, affola. Ayrıca bölüm de bayağı kısa... Okul zamanındayız ve elimden gelen sadece bu. Olabildiğince uzun tutmak istedim.

İyi okumalar!

●●●●●

Kuruyan dudaklarımı yalarken hiç bir duygu altında değildi bedenim. Kafamdaki silah 'Her an beynini patlatabilirim,' dercesine saçlarımın dibine giriyordu. Eğer şurada ölürsem, kesinlikle sırıtarak ölecektim.

Kendini aslan sanan ama arkasında birini hissettiği zaman kediye dönüşen polis kafeste. Neden üzgün öleyim ki? Her haltı yedim. Sadece ölmedim. Ölmek istiyorum.

Keyfim biraz daha yerine gelirken sarhoş olmuş gibi yayvan yayvan konuştum. "Ben sıkıldım. Hadi polis beynimi patlat. Son arzum beynimi patlatmandır. Vasiyatname bile yazdım saniyesinde, gözüm açık gitmiyorum."

Mırıldandı. "Manyak. Delinin tekisin. Dışarıdan ve içeriden katil olma kapatisesine sahip biri gibi durmuyorsun. Boya saçların, giyinişin kaşar kadınları hatırlatıyor..."

Kahkaha attım. Göktuğ Özgür'e karşı mırıldanırken kendi sesimle onun sesine örtbas ettim.

"Madem katil ve salak gibi görünmüyorum, sen nesin polis? Beni ne kadar süredir yakalayamadığını saydın mı? Benzinlikte beni gördüğün ve aradığın O katil olduğumu anladığın zaman bile yanıma gelemedin. Göt korkusu başa bela mı demeliyim? Ayrıca kaşarlık bu değil, kısa giyinmek, makyaj yapmak ya da tanımadıkları kişilerle yatıp kalkmak sadece arzudur bebeğim. Önemli olan iç kaşarlık. Bundan en çokta erkek var. Bir kadına şort giyiyor diye bakmanız, arkasından laf etmeniz veya 'orospu' demeniz sizinde buna ilgi duyduğunuzu gösterir. Bence sen salaksın. Safsın."

"Bana böyle şeyler söylemene izin verdiğimi hatırlamıyorum katil."

"Oysa ben istediğimi yapabileceğimi hatırlıyorum polis. Canım istiyor, bugün de böyle..."

Aradan geçen dakikalardan sonra hâlâ kimseden ses gelmediği için konuşmayı devam ettirdim. "Eee polis? Ne sıkıcısın... Beni kovalarsın tehdit savurursun falan diye düşünmüştüm. Üzdün."

Silahın namlusunu biraz daha aşağıya indirerek enseme yakınlaştırdıktan sonra konuştu. Aklı sıra ani bir hareketimde silahı enseme vurarak beni bayıltacaktı. Ben hızlıca hareket ettiğimde sen put gibi kalırsın, ne bu hava?

"Senin üzülmen beni kahretti. Allah benim belamı versin, seni nasıl üzerim ben?"

Gözlerimi devirerek cevap verdim. "Bence de bebeğim, bence de. Nasıl olsa göt korkusu başa bela. Beni üzmek kötü olmalı..." Kafamı onun görebileceği şekilde çevirdim. Arkasındaki Göktuğ sırıtırken Özgür ile bakışlarımızı birleştirip aniden gözlerimi büyüttüm. "Bom! Öldürüveririm ben. Kork benden poliscik."

Kahkaha attım. Bozulmuş suratını ekşitirken Göktuğ ise silahı Özgür'ün ensesine indirdi. Göze göz, dişe diş mantığıyla ilerliyorduk. Galip çıkacağımı her ne kadar adım gibi bilsemde, biraz daha oyun oynamak istiyordum.

Kafamı sağ omzuma yatırdım. Ben kafamı oynatmamla birlikte silahda otomatik olarak ensemi takip etmişti. Yüzümü ekşiterek konuştum. "Böyle durmaya devam mı edeceğiz. Sıkıldım ama ben. Ayaklarıma kara sular inecek şimdi."

KaçakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin