1.0

23.6K 839 111
                                    

Arkadaşlar Gece'nin fotoğrafını koymayı unutmuşum o yüzden tekrar güncelledim.

Gözlerimi yavaşça aralarken burada kaldığım odada olduğumu fark ettim. Başım feci derecede ağrıyordu ve çekilmez olmaya başlamıştı. Elimi başıma atıp hafiften ovarken yatakta doğrulmuştum ve 'off'lamıştım fazlasıyla halsiz hissediyordum. Ayağa kalkıp üzerimdeki saçma elbiseyi çıkardım ve banyoya adımladım üzerimde hala bikinilerim vardı ve bu pis hissetmeme neden olmuştu. Üzerimdekileri ne çıkarıp duş almak için suyu ayarladım. Duşumu aldıktan sonra biraz da olsa baş ağrım çekilebilir hale gelmişti.

Saçlarımı orada bulunan tek şampuan olan erkek şampuanı ile yıkamak zorunda kalmıştım. Aslında şaşırtıcı değildi çünkü iki kişiler ve ikisi de erkek. Üzerime havlumu sarınıp odaya ilerledim ve iç çamaşırlarımı giyinip giyinecek bir şeyler bakınmaya başladım. Kenara atılmış çantamın içinden görünen Rüzgar'ın tişörtüyle gülümsedim. Ona büyük bir teşekkür borçluydum. Omuz silkerek tişörtü elime alıp üzerime geçirdim. Diz kapaklarıma kadar gelen taytımı da giyinip saçlarımı havluya kuruladım.

Yavaş adımlarla kapıya ilerledim ve merdivenlere yöneldim. Aşağıda pek ses yoktu ve televizyon sesi falan da gelmiyordu. Tekrar sahile gittiklerini düşünmek beni üzse de sonradan vazgeçtim. Sonuçta beni buraya getirdiklerine sevinmeliydim değil mi?

Belki başımın ağrısı geçer umuduyla kendime kahve yapmaya karar verdim ve mutfağa ilerledim. Bana arkası dönük tezgahta bir şeyler yapan Rüzgar'ı görünce sevindim ve gülümsedim. Elinde kupalarla dönerken beni görünce şaşırsa da sonradan toparlanmıştı.

"Gece? Sen niye kalktın. Dinlenseydin biraz daha." Kafamı iki yana salladım.

"Ben iyiyim. Sadece biraz halsizim o kadar. Bir de başım ağrıyor." elindeki kupayı havaya kaldırdı

"İster misin?" deyince kafamı sallayıp gülümsedim.

"Tamam sen bunu al ben kendime bir tane daha yaparım." Kaşlarımı çatıp kafamı salladım fazla hızlı ve aniden yapmış olacağım ki başıma keskin bir ağrı saplanmıştı ve bu yüzümü buruşturmama neden olmuştu.

"Bak böyle olursun işte. Otur ve iç şunu." Omuzlarımdan tutup beni sandalyeye oturtmuştu ve itiraz etmeme fırsat vermeden arkasını dönüp kendine kahve yapmaya başlamıştı.

Rüzgar'dan (Yeey!)

Suyun içine girip dakikalarca çıkmayınca panik tüm bedenimi sarmıştı ve endişelenmiştim. Suda deli gibi onu ararken gözlerimin acıdığını hissediyordum ama tuzlu sudan mı yoksa ağlama isteğimden mi bilmiyordum. Evet, bunu inkar edecek değildim. Ben duygusal bir adamdım ve yeri geldiğinde ağlardım da. Sonunda onu bulduğumda şaşkınca bakan gözlerle duraksasam da onu çekip sudan çıkarmıştım ve kucaklamıştım. Onu şezlonga yatırırken etrafa şaşkınca bakması onun da ne olduğunu anlamadığının kanıtıydı. Gözleri kayar gibi olunca onu anında kucaklayıp eve getirmiştim.

Ve şuan tam karşımda benim tişörtümle, benim evimde, ve benim şampuanımın kokusuyla sarmalanmış şekilde bana kaçamak bakışlar atıyordu ve kahvesini minik minik yudumluyordu.

İtiraf ediyorum ondan hoşlanıyorum. Onun bana karşı ne hissettiğini bilmemek beni delirtiyordu ama benimle aynı şeyleri hayal etmiş olması beni sevindirmişti. Şimdi ise ondaki benimle ilgili her şey, benim tişörtüm, benim kokum, benim evim, sanki o benimmiş ve bana aitmiş gibi hissettirmişti. Yine de korkuyordum ama artık bunu yenmenin vakti gelmişti hatta geçiyordu bile. Gece ve ben, bunu birlikte başaracaktık. Buna inanıyordum.

Hala bana ufak ufak bakışlar atarken sonunda kendimi tutamayıp kıkırdarken zorlukla

"Ne? Suratımda bir şey mi var?" demiştim ve elimle yalancıktan suratımı yoklamıştım. Gözlerini devirmişti fakat gülümsemişti de. Gece gözlerini devirdiğinde bir tuhaf oluyordu çünkü gözleri tamamıyla kayboluyordu ve biraz korkunç görünüyordu. Ama yine de gülümsedim. Bir an kaşlarını çatıp ağzını araladı.

DADIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin