Sabah özenle kahvaltını yaptın. Kendini heyecanlı hissediyordun. Çünkü bugün tekrar bir kör randevuya gidecektin. Her zaman gitmeden önce kim olduğunu bilmediğin kişi bile olsa çok heyecanlanıyordun. Bayan Sunhee'yle konuştuğunda sana yine aynı yere gitmeni söylemişti. Her seferinde oraya gidiyordun ve bir türlü kısmetin olmuyordu. O yüzden oraya gitmek istemesen bile hazırlanmaya başladın. Normalde hep buluşacağın zaman resmi giyinirdin fakat bu sefer spor giyinmeyi tercih ettin.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Saçlarını da yukarıdan salaş bir şekilde toplamıştın. Üzerine parfümünün sıktıktan sonra ayakkabını giyip evden çıktın. Kulaklıklarını takıp Crush-Woo Ah açıp dudağını kıpırtarak eşlik ediyordun. Bayan Sunhee sana buluşacağın kişinin fotoğrafını vermişti. Adının da Do Kyungsoo olduğunu öğrenmiştin. Fotoğrafta model havası vardı fakat sende görmeden karar vermek istemiyordun. Zaten kalbi iyi olsun senin başka derdin yoktu.
Kafeye girip kulaklıklarını çıkartıp fotoğraftaki adamı gözlerine aradın. Cam kenarına oturmuş kahvesini yudumluyordu. Çekinerek adamın yanına geldin." M-merhaba Do Kyungsoo siz misiniz ?" Ellerini yandan tuttuğun çantanın kulpuna koydun.
"Evet. Lütfen oturun." Kyungsoo'nun seni inceleyerek bakmasından hoşlanmamıştın.
Sen oturduktan sonra garson yanına geldi. "Ne alırdınız ?"
"Çilek ve kakaolu dondurma üzerinde çikolata parçacıkları olsun." Siparişini verdikten sonra garson yanınızdan ayrıldı.
"Evlilik için yaşınızın küçük olduğunu düşünüyorum. Kaç yaşındasınız acaba ?" Gergin ortam yüzünden kendini gergin hissediyordun. Hiç rahat etmemiştin ki zaten.
"Şey aslında yirmi altı yaşındayım." Kahvesini içen Kyungsoo konuşmanla birlikte içtiği kahvesini püskürttü. Neyse ki ağzını kapattığı için bir şey olmamıştı. Batan ağzı ve ellerini temizledi. "Giyiniş tarzınız ve sipariş verdiğiniz şey beni şaşırttı o yüzden sizi yirmi bir yaşında felan sandım. " Tekrar kahvesinden yudum aldı."Bende yirmi yedi yaşındayım. Ve bir şirkette yönetici olarak çalışıyorum. Siz ne yapıyorsunuz acaba ?" Nedense o kahveyi kafasından aşağı dökmek istemiştin.
"Ben internette yazarlık yapıyorum. Yani blog yazarak geçimimi sağlıyorum. Bu arada hiç çocuğunuz var mı ?" Gelen dondurmandan ilk kaşığını aldın.
"Çocuk mu ? Ben evlenmedim bile siz ne saçmalıyorsunuz ?" Karşında ki adam dalga geçercesine yüzüne gülümseme yerleştirmişti. "Haberiniz yok mu ? Ben evlenip boşandım." Sinirle ağzına kocaman bir dondurma attın.
"Dalga mı geçiyorsunuz ? Hem evlenip boşanmışsınız,resmiyetiniz yok ve düşük seviyeli yazarlık mı yapıyorsunuz ? Söylemeyim dedim ama gerçekten kendimi tutamadım." Düşük seviyeli yazar ? İşte şimdi sinirlendin. Elini kaldırıp yüzüne bir tokat attın. "Orada duracaksın yüksek seviyeli yönetici bozuntusu. Başından beri iğneleyici bakışlarına maruz kaldım sesim çıkmadı ama afedersin sen kendini ne halt sanıyorsun ? Yüksek seviyeli yönetici olmuş olabilirsin ama yüksek seviyeli insan olamamışsın. Terbiyesiz !" Gitmeden önce Kyungsoo'nun yüzüne suyu fırlattın.
Resmen hafiflemiş hissediyordun.
Evine doğru yol alırken kendine pastaneden pasta alıp apartmana girdin. Asansöre binip altıncı kata bastın. Asansörden çıkacaktın fakat karşında
Baekhyun vardı ?
Diğerbölüm anca yarına gelir :) belki on bir gibi atarım ama BELKİ.
