42) OBH-Suni Teneffüs?

323 22 8
                                    

Sözümü tuttum! İyi okumalar! (:

2 gün sonra...

Dilek dilememizin üzerinden iki gün geçmişti. Bu iki günde pek bir şey olmamıştı aslında. Kalk, yemek ye, etrafı topla ve otur. Günlük rutin gibiydi. Ama bugün değişik bir şey yapacaktık. Hep birlikte hamama gidecektik. Bizi hamama götürecek olan dün bizimle tanışmak için yanımıza gelen babaannenin en yakın arkadaşı olan Hacer ninenin on dokuz yaşındaki torunu Leyla idi.

Leyla'nın annesi ve babası o daha üç yaşındayken trafik kazası geçirerek vefat etmişler. Onu üç yaşından bu yaşına kadar Hacer nine büyütmüş. Kasabaya okula yollamış. Liseden mezun olunca üniversiteye gitmesini de çok istemiş Hacer nine Leyla'nın. Ama Leyla, Hacer nineyi yalnız bırakmamak için onun yanından hiçbir yere ayrılmamış. Zaten gönlünü de köyün muhtarının oğluna kaptırmış. İki gün sonra evleneceklerini söylerken ne kadar heyecanlıydı. Dünden bugüne onu ve yaşamını, hayat azmini o kadar çok düşünmüştüm ki bir türlü aklımdan çıkmamıştı. Çok iyi bir kızdı. Samimi ve gerçekten dost olunabilecek biriydi. İnsan sözünde ne ise özünde de odur derler ya işte o ,böyle bir kızdı.

Düğün için gerekli hazırlıkları yaptığını söyleyip bugün bizi hamama götürmeyi teklif etmişti. Biz de oturmaktan sıkıldığımız için hemen kabul etmiştik. Zaten ben daha önce hiç hamama gitmemiştim. Bu yüzden ayrı bir merak içerisindeydim. Gerçi Anıl ile Ece'de gitmemiş. Ama Rüzgar'ı bilmiyorum çünkü o bizim sorularımızı cevaplamayan bir oduk olma görevine layığıyla geri döndü. Bu arada onun odukluğu galiba sadece Anıl'a, Simay'a ve bana. Çünkü Kağan, Büşra ve Ece ile aralarında hiçbir sıkıntı olmadığı gibi onlara gayet insancıl bir şekilde yaklaşıp sorularına kısa da olsa cevap veriyor. Lakin muhatap olunacak kişi biz üçümüz olunca odunluk ve ukalalıkta, ego ve görmezden gelmede top onda bir numara!

Ve unutmadan. Rüzgar ile Leyla küçüklüğünden bu yana tanışıyorlarmış. Yani bir nevi çocukluk arkadaşı gibi bir şeyler. İnanamayabilirsiniz fakat Rüzgar, biz Leyla ile otururken yanımıza gelip sohbete bile katıldı. Yani daha çok Leyla ile konuştu dersem daha doğru olur galiba. Çok iyi anlaşıyorlar ve birbirlerini cidden iyi tanıyorlar. Şimdi anladınız mı Rüzgar'ı hamama gelmeye kimin ikna ettiğimizi?

" Yanına ne alıyorsun, Fıstık?" Bana bunu sorduğuna göre kesinlikle kararsızlık içinde sürünüyordu best arkadaşım.

" Siyah tayt, v yaka siyah tişört giydim ve yedekte bunlardan birer tane daha. Bir de telefonum. Bunlardan başka bir şeye ihtiyaç duyacağım düşünmüyorum."

Ece'de benden farklı giyinmemişti. Siyah tayt ve pembe bir tişört. Beni başıyla onayladıktan sonra o da telefonunu aldı ve odadan çıktık.

Evden çıkmadan önce Anıl'a seslenmeyi unuttuğum için eve tekrar geri dönerek duyabileceği şekilde bağırdım. "Anıl! Hadi Leyla gelir şimdi!"

Ses gelmeyince tekrar bağırdım. "Anıl!" Odadan eşya devrilmesine benzeyen tıkırtı sesleri duymamdan beş saniye sonra Anıl'ın sesini duydum. "Geldim!"

Anıl'ı da çağırdığıma göre başka bir şey kalmamıştı. İnce spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdikten sonra yedeklerimi koyduğum küçük siyah poşeti elime alarak Ecenin oturduğu sedirin yanına doğru yürümeye başladım. Şansımıza bugün hava ne çok güneşliydi ne de çok soğuk. Aslında genel köy havasıydı. Biraz serin, biraz sıcak...

Oturmaya hazırlandığım sırada Leyla'nın tatlı sesi kulağımı doldurdu.

" Hazır değil misiniz daha?"

Oturmaktan vazgeçerek gülümseyerek onun yanına doğru yürüdüm. Ece de oturduğu yerden kalkmıştı. "Hazır-" Cümlem hatta kelimem yanımdan jet hızıyla önüme geçen Anıl'ın "Hazırız kız Leyloş." Cümlesinin altında kalarak başlamadan bitmişti.

Olmayacak  Bir HayalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin