~17~

3.6K 297 116
                                    


Romantikli öpmeli vıcık vıcık bir bölüm oldu sanırım. Ve uzun bir bölüm yazdığımı düşünüyorum. Ama böyle bir bölüm borçluydum bence size. Ha bir de ileride ekşın falan yapmayı düşünüyorum fakat ister misiniz bilemedim.

Bölümleri de söylediğim zamanlarda koyamıyorum, üzgünüm affedin :(

Umarım beğenirsiniiiz!

P.S: Vote - Yorumlar unutulmasın :) 


Evet, onunla baş başa geçireceğim bir gün. Güzel olurdu, değil mi?

İnanılmaz olurdu! 

Bunun hayalini bile kuramazken, bugün gerçekleşeceğini bilmek çok garip hissettiriyor. Tamam kabul ediyorum, birlikte bile olmuştuk ama randevulaşmak, çıkıp bütün günü birlikte geçirmek çok garip bir heyecan veriyordu bana.

Onun yanındayken hala doğru düzgün nefes alamıyordum ki. Heyecanlanıyordum bi defa. Kim sevdiceğinin yanında heyecanlanmazdı ki?

Üstelik söz konusu Min Yoongi ise, bu söylediğim şey kat kat fazla oluyordu.

Yakınlaşmak için bir adım atsa benim kalbimde horon tepiliyordu adeta. Alışık değildim, ve muhtemelen alışamayacaktım. 

O yanımda olduğu sürece bu dengesizlikle yaşayabilirdim. Fakat, o da bundan şikayetçi değildi açıkçası.

O bana yaklaşmaya çalıştığında düzensizleşen nefesimi, yuvalarından fırlayacak olan göz bebeklerimi, her şeyi fark ediyordu. 

Salak değildi, elbette. Göründüğünden daha sinsi olduğu kesindi. 

Ve bundan deli gibi zevk alıyordu.

Beni etkilediğini çok belli ettiğimden, o anlarda yüzüne her zamanki sırıtmalarından birini yerleştiriyordu. Hoşuna gittiği o kadar belliydi ki.

Merdivenlerden çıkarken aşağı kattan gelen '' çabuk ol '' sesini duydum. Odaya girip kapıyı kapattıktan sonra ne giyeceğim derdine düşmüştüm. 

2 dakikada bir insan nasıl tüm kıyafet dolabını darmadağın edebilir?

Tabii ki ben. O pisliği bekletmeye de gelmezdi. Her an gelip odaya dalabilirdi. 

Son zamanlarda elbise giymekten nefret ettiğim için en mantıklı seçimin gömlek-pantolon ikilisinin olacağına karar verdim. Üstüme siyah-kırmızı kareli bir gömlek, altına da siyah dar pantolon geçirdim. Gözlerime sadece eyeliner ve rimel sürmekle yetinmiştim.

 Saçlarıma da dalga atıp açık bıraktıktan sonra converse' lerimi ayağıma geçirip çantamı aldım ve hızla aşağı indim. Dış kapıya geldiğimde duvarın köşesinde beni beklediğini gördüm. Bir kaç saniye sonra aniden kafasını olduğum tarafa çevirdi ve beni gördü. 

Gözleri gözlerimi bulduğunda o gözlerde ışıltıyı gördüğüme yemin edebilirdim. Yüzüne her zamanki gülümsemelerinden birini yerleştirdi, ve yanıma gelmeye başladı. 

Nihayet aramızda milimler bıraktığında, gözleri gözlerimi buldu. Gülümsemesini bir an olsun kesmemişti. 

Kafasını bana doğru yaklaştırdığında, bir süre sonra nefesini kulağımda hissettim. 

'' Güzel olmuşsun. '' dedi. 

Nefesimi kontrol etmeye çalışarak '' Teşekkür ederim '' diye konuştum. Kontrol edemiyordum. 

'' Açıkçası kısa veya açık bir şeyler giyseydin muhtemelen seni eve geri gönderip kıyafetini değiştirmeni isteyecektim '' dedi gülerek. 

unstoppable | yoongiWhere stories live. Discover now