"Venedik'te Tek Tabanca"nın yazarı ile

75 6 1
                                    

Biraz kendinden bahseder misin bize?

Adım Demet. 23 yaşındayım, Erciyes Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden bu Haziran'da mezun oldum. Kayseriliyim. Çerkesim. Profilimde de belirttiğim gibi, kitap okumayı, yemek yapmayı, film izlemeyi, fotoğraf çekmeyi ve İstanbul'u çok seviyorum. Günün birinde İstanbul'a yerleşmek hayallerimden birisi.

Neden yazıyorsunuz?

Elimden geldiğince Türk ve Dünya klasikleri başta olmak üzere, edebi, siyasi ve tarihi kitaplar okumaya ağırlık veriyorum ve hem okuduğum yazarlardan edindiğim bilgi ve beceriler, anlatım teknikleri hem de kendini ifade edebilme konusunda insanı geliştirdiğini düşündüğüm için yazıyorum. beni rahatlatıyor, terapi gibi geliyor yazmak. bazı insanlara söylemek isteyip söyleyemediğim şeyleri, içimden yıllardır birikmiş duyguları, bastırdığım acıları ya da sevinçlerimi bu şekilde gün yüzüne çıkarabiliyorum. okuduklarımın sadakasını veriyorum da diyebilirim sanırım.

Sizi yazmaya hangi süreç teşvik etti?

bazı kitaplar okuyup beğendikçe, bundan güzelini ben de yazabilirim diyorum bazen. aklımda olağanüstü kurgular oluşuyor o anda, bir ışık gibi yanıp sönüyor. etrafımda beni kitap kurdu olarak tanımlar dostlarım, ailem. bana göre oldukça yetersiz olsam da. yıllar önce yine böyle bir muhabbet esnasında ''ilerde Venedik'e gideceğim, aşıklar şehrinde o gondola tek başıma bineceğim. sonra orada bir de kitap yazacağım, adı Venedik'te Tek Tabanca olacak'' demiştim tamamen şakaydı. yalnızlığıma, İtalya aşkıma bir ironi yapmak istemiştim. daha sonra iki kez yazma girişiminde bulundum. biri on sekiz yaşımda, biri yirmi. daha sonra yazdıklarımı okuduğumda gerçekten berbat olduklarını ve ana okul düzeyindeki bir çocuğun yazmış olduğu imajını çizdi yazdıklarım. sonra ''demek ki büyük konuşmuşum, yazar olmak, yazabilmek ve okunabilmek kolay değilmiş'' diyerek yazma serüvenime son verdim. kuzenim burada kitap yazıyor, üniversiteden çok yakın arkadaşım 3-4 yıldır burayı takip ediyor. ikisi de hep bahsederdi bana. hatta kuzenim bölümleri yayınlamadan önce bana gönderir, abla yazım hatası, imla, anlatım bozukluğu var mı ya da kötü bir yer varsa düzeltir misin der. ben de okur düzenler ona gönderirim, o da yayınlar. en çok takıldığım şeyin, -de, -da eklerinin ayrı/bitişik yazılışı olduğunu söyleyebilirim. Ramazan bayramında bize geldi ve ''Demet abla sen hep yazmak istiyordun bi denesene'' dedi.. wattpad e karşı gerçekten ön yargılıydım. klasikleri okuyan biri için burası yetersizdi takdir edersiniz ki. ancak aralarında gerçekten iyi kitaplar olduğunu, basıldığını hatta birinin filmini izleyip ağladığımı da fark edince, ön yargının bana zarardan başka bir şey getirmeyeceğine ikna oldum ve o gün yazmaya başladım , ilham işte, ilk bölümü yayınlayıverdim..

İlk destekçiniz kimdi?

ilk destekçim doğal olarak kuzenim ve her bölümümü okuyup eleştiren bana manevi ve teknik destek sağlayan sınıftan arkadaşım, en sevgili dostum.

Kitabınızı tanıtır mısınız?

kitabım, otobiyografik bir roman. zeynep adından bir kızın kendi hayatını anlatması üzerine kurulu. tüm hayatını, yaşadığı acı olayları ve elbette büyük ve zor bir aşkı anlatacak.. farklı teknik özellikler de olacak, etiketlerde belirttiğim gibi, islami temaya doğru kayacak ve paralel evreni konu edinen bölümler olacak. yani şuan öyle düşünüyorum :) daha fazla detay vermem büyüyü bozar :) takipte kalın diyorum.

Karakterlerinde senden parçalar var mı yoksa yalnızca hayal dünyandan mı yararlanıyorsun?

bu soru gerçekten benim için çok önemliydi, sormanız isabet oldu. kitabı yazmaya başlarken kendi hayatımı anlatacağım diye geçtim bilgisayar başına.. birinci bölümdeki doğum günü sahnesi son cümle dışında tamamen yaşanmıştır. zeynep benim.. tek fark rahmetli annemin ölüm haberini doğum günümde değil, daha sonra aldık. o güne ait bir fotoğrafım da var. halam ve babaannemin arasında oturmuşum,onlar bana sarılmış öperken, önümüzde kocaman bir masa, üzerinde yaş pasta, kolalar vs.. onu paylaşmak istedim fakat ilerleyen bölümlerde kendi hayatımın dışına çıktım. bu yüzden yazdığım her bölümün benim hayatımdan olduğu gibi bir kanıya düşmesin istedim insanlar. bu sahtekarlık olur.. halen hayatımdan kesitler var ama bölümler ilerledikçe benim hayatımdan, yaşanmamış bir kurguya doğru ağırlık kazanıyor.

Yazarken nelere ihtiyaç duyuyorsun?

Yazarken ilk ihtiyaç duyduğum şey herkes gibi ilham.. her zaman gelmiyor. geldiği an işlerim olabiliyor, müsait olamayabiliyorum. yakalayamıyorum onu. bazen her şey tamamken bekliyorum ama ilham gelmiyor değişik bir paradoks. ikinci şey gece olması. biraz tuhaf gelecek ama sadece gece odada yalnızken yazabiliyorum. gündüz ya da yanımda biri varsa yazamıyorum. dikkatim dağılıyor. üçüncü şey de hafif bir müzik. bu bazen sezen aksu oluyor, bazen toygar ışıklı, bazen bryan adams bazen senfoniler..

Yazarken tıkandığın, yazamadığın zamanlar oluyor mu?

Kesinlikle evet. ilham geliyor, döktüreceğim diyorum. bilgisayar başına geçiyorum iki paragraftan sonra ''eee bunu nereye bağlayacağım şimdi, nasıl devam ettireceğim'' diyorum. tıkandığım zaman yazmaya devam etmiyorum çünkü o zaman çok zorlama oluyor. okuması da çok sıkıcı olacağından ya konuyu değiştirmeye çalışıyorum ya da siliyorum. ben aslında hem bir yazar hem de bir okurum aynı zamanda. yazarken de yazdıktan sonra da kendimi bir okur olarak düşünür ve eleştiririm. okuyucunun beklentisiyle kendi içimde birikenleri örtüştürmem bu şekilde daha kolay oluyor.

Sence hikayen istediğin kitleye ulaştı mı?

haziran ayında bu siteye üye oldum. yazmaya başladım ve henüz altı bölüm yayınladım. henüz istediğim kitleye ulaşamadım ama gelen tepkiler mesajlar eleştiriler olumlu yönde. zaman geçtikçe kitabımın okur kitlesinin artacağını düşünüyorum. kurgumun sağlam, dilimin kimseyi sıkmayacak kadar hafif ve anlatımımın da sürükleyici olduğunu bildiğim için okurlarım gönül rahatlığıyla okuyacak ve yeni bölümler için sabırsızlanacaktır


Yazarlarla RöportajWhere stories live. Discover now