'' Bakıyorum da çok samimisin. ''

Kıskanmıştı. Hoşuma gittiğini biliyordu ki kahkaha atmama engel olamadım.

'' Sen Min Yoongisin. Nasıl olur da kıskanırsın? '' sonra tekrar gülmeye başladım.

'' Sinirimi bozmaya devam edersen fena olacak. '' dedi. Ses tonu git gide ciddileşiyordu. '' Kim o? ''

'' Sadece bir arkadaş. '' dediğimde gözlerine yerleşen bakışın anlamını biliyordum. Açıklamamdan tatmin olmamıştı.

'' Buraya geldiğimde beni bir an olsun yalnız bırakmadı. '' Cümleme devam edecekken kaşlar daha da çatıldı. '' Arkadaş olarak. '' dedim.

Kıskanınca daha da tatlı oluyordu.

'' Ona seni anlattım hep. Unutmaya çalışsam da birilerine senden bahsetme isteğimi engelleyemiyordum. O da tüm hikayeyi biliyor. '' dedim. '' Bana destek oldu. ''

Dudaklarına küçük bir gülümseme yerleşti. Ardından bana sardığı kollarını daha da sıklaştırdı, ben de ona sarıldım.

Bu gerçekten huzur veriyordu.

'' Gittiğini öğrendiğim anı hala unutamıyorum. Çocuklar benden saklamaya çalışsa da, anlamak uzun sürmedi ama bir daha gitmene izin vermem. '' diye konuştu.

Cevap vermek yerine ona sımsıkı sarılmaya devam ettim.  Yaklaşık yarım saat sonra tam uykuya dalacakken telefon sesini duydum. Yoongi den kurtulmaya çalıştım fakat kollarını ısrarla benden çekmiyordu.

'' Min Yoongi. '' diye seslendim. '' Telefonum çalıyor, bırakır mısın beni? ''

Ters bir bakış atıp kollarını çekti. '' Korkma, bir yere kaçmam! '' diye seslenip kahkahama engel olamadım. 

Telefona baktığımda yazan numaranın kim olduğunu biliyordum tabii ki. 

Park Jimin. 

Telefonu açtım ve duyduğum yüksek sesli bir bağırıştan ibaretti.

'' Sen Soo Jin! '' diye bağırdı. '' Buraya gelmesen iyi edersin. ''

'' Neden? '' 

'' Gelirsen benden büyük bir sopa yiyeceksin. '' diye konuştuğunda söylediğini hoparlörden duyan Yoongi konuştu bu defa.

'' Sözlerine dikkat et Park Jimin. ''

''  Aaa Hyung. Sen de mi oradaydın? '' diye konuştuğunda ses tonundaki sinirlilik hali yerini sevecen bir duruma bırakmıştı. 

'' Yoksa beni mi merak ettin? '' 

'' Merak mı? '' diye konuştu. '' Ne zamandır ortalıklarda yoksun, farkında mısın? '' 

'' Biliyorum Jimin, ama eskiyi telafi etmenin zor olduğunun farkındasın. '' 

Korkaklığım ve endişelerim bizi bu duruma sürüklese de sonunda mutluluğun olduğunu hissedebiliyordum. Umarım hislerim yanılmazdı.

'' Bora nasıl? ''

'' Sinirli. '' dedi. '' Benim gibi. ''

'' Merak etme Jimin. '' diye konuştu Yoongi arkadan. '' Yakında Soo Jin geri dönecek. '' 

'' Buna kim karar verdi? '' diye Yoongiye dönüp sorduğumda tahmin ettiğim cevabı verdi. 

'' Ben. '' 

Bu çocuğun beni etkileme dozunu biraz azaltması gerekiyordu. Kalbime hiç iyi gelmiyordu. Halbuki aramızdaki mesafeler aşılmıştı. 

Ben hala tek bir sözünde heyecandan ölecek duruma geliyordum.

'' Söz büyük yerden geldi Soo Jin. '' dedi Jimin. '' Yakında görüşeceğiz. '' 

'' Bora' ya söyle bugün onu skype dan görüntülü arayacağım.  Her şeyi konuşacağız. '' 

'' Tamam. '' dedi. Sonra vedalaşıp telefonu kapattık.

Sonrasında arkamdan bana sarılan bir çift kol hissettiğimde gülümsememe engel olamadım. 

'' Kahvaltı hazırlamamı ister misin? '' 

'' Imm. Hayır. '' diye konuştu, nefesini boynumda hissederken. '' Dışarıda yemeyi tercih ederim. '' 

Gözlerimi gözlerine çevirdim. 

'' Daha önce hiç birlikte böyle güzel bir gün geçirmedik değil mi? Bugünü onun için ayırmalıyız. '' 

'' Tamam. '' diyerek gülümsedim. '' Çıkıp hazırlanmalıyım o halde. '' 

Merdivenlere doğru yol alacakken izin vermeden kolumu çekti ve vücudunu vücuduma yasladı. Gözlerini tekrar gözlerime dikti. 

'' Bu arada o çocuktan uzak duracaksın. Seninle samimi olduğunu görmek duymak istemiyorum. Niyeti ne olduğu umurumda bile değil.  '' 

Bariz kıskanıyordu. 

O kadar hoşuma gidiyordu ki bu durumu devam bile ettirebilirdim. 

'' Min Yoongiye bu kadar kıskançlık yakışıyor mu? '' diye konuştum gülmeme engel olmaya çalışırken. 

'' Şaka yapmıyorum. '' 

'' Ben de. '' dedim ciddi olmaya çalışırken. '' Ciddi ciddi kıskanıyorsun. '' 

Bir iki saniye geçmeden dudaklarını dudaklarımda hissettim. 5 saniyelik bir baskıdan sonra dudaklarını uzaklaştırdı. 

'' Tekrar etmeyeceğim. '' dedi. Sonrasında tekrar öptü beni. Bu hissin sonsuza kadar benimle birlikte olmasını diledim. 

Çünkü onun yanındayken başka hiç bir şey umurumda değildi. İyi ya da kötü her şeye razıydım. 

Onu böyle hissederken geri kalan her şeye razıydım artık. Korku, ya da endişe yerini aşka  bırakmıştı.

Dudaklarını tekrar benden ayırdı ve aralarında milimler varken '' Hazırlan. '' diye fısıldadı.

'' Evin önünde seni bekliyor olacağım. '' dedi. Ayrılmadan önce bu defa ben onu öptüm ve utancımı gizlemek amacıyla arkamı dönüp merdivenlere doğru koştum. 

Arkamdan duyduğum mutluluk dolu bir kahkahaydı. 

Onu çok seviyordum. 

Çok.

BÖLÜM SONU

unstoppable | yoongiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin