Bölüm 7 / Pervert

9 1 1
                                    

"Ah hayır burası tuvalet. Siktir. Şurdan dönersem, bura Eric'in. AH! Orospu çocuğu . Neye bastım ben? Heh, burası."
Kafam zonkluyor, sanki tüm uyuşturucuları aynı anda kullanmışım gibi, her şeyi hayal meyal görüyordum. "Hmmm." diye bir ses çıkardığımda gözlerimi hala tam açıp, nelerin döndüğünü anlayamamıştım. Hissetme duyum ortadan kaybolmuştu. Her şeyi anlamakta zorlanıyordum ve felçli gibi, elimi veya ayağımı oynatabiliyorsam farkında değilim.
"Şş. Evindesin." duyma duyum yerineydi ama, evde miydim? En son ne olmuştu? Annemlerle yemek yedik,  hokey maçı, okul ve ev hakkında sohbet, odaya gidiş, yatış. Hayır. Bi dakika, yatmadım. Yatış kısmı yok. Hazırlandım ve gece bir ya da ikide, deli gibi dışarı çıktım. Sonrasını her şeyden daha net hatırlıyordum.
Ellerime yumuşak çarşaf değince yatağa yatılırdığımı fark ettim. Taşınmış mıydım? Bu kadar aptal soru sonrasında, sonunda mantıklı bir soru sorabildim "Kimsin sen?" yüksek sesle söylememiştim ama evde herkes uyduğu için ölüm sessizliği vardı. Bu yüzden beni duymaması imkansızdı. Ayın ışığı benim yatağıma vuruyodu ve yatağımın ayak ucunda olduğu için yüzünü göremiyordum. Belki bilincim yerinde olsa anlayabilirdim kim olduğunu ama gözlerimi tamamen açıp mantıklı konuşacak gücü bulamıyordum. Gözlerimle açık kalma savaşına yenik düşerken yatağın yanından dolaşıp anlımı öptüğünü hissettim. Sonrasında bir kaç ses daha ve alternatif ölümün başlangıcı...

Bu sefer ne çörekçinin önündeydim ne de kütüphaneye yakın bir yer. Aslında, burada hiç bulunmadığımdan emindim. Geceydi ve etraf pis kokuyordu. İki binanın arasındaydım ve bura iki sevgilinin buluşma yerinden çok, gizlice kokain satılan yerlere benziyordu. Yüzümü buruştururken bunun bir rüya olduğunu Justin'i görür görmez anladım. "Vay canına, mekan değiştirmişsin? Hayatımın içine çörekçinin önünde sıçmaktan sıkıldın ? Birazda burada sıçayım, mekan değişikliği olur." vücudumu binanın duvarına yasladım ve ellerimi göğsümde birleştirdim o da bana hızlı adımlarla yaklaştı. "Sen aklını kaçırdın?" çok, çok yüksek sesle bağırdı

"Ne?! Ben miyim aklını kaçıran?" ona aynı sesle cevap verince yüzünün yumuşadığını gördüm, binanın önündeki ışık yüzünden yüzünün sağ tarafını görebiliyorum sadece. Sağ elini arkamdaki duvara koydu ve "Seni kaybedersem ne halde olacağımı düşünmüyor musun?" dedi, neredeyse fısıldayarak. Güldüm. "Sen beni çoktan kaybettin." dedim ve duvara yaslanmış olan elini ittim. "Belki de evet, Cancide. Kaybettim. Ama ne yaptıysam senin için yaptım."

Senin İçin // JBWhere stories live. Discover now