Çakıl Parçası

425 49 1
                                    

      Grei revirden çıkıp büyük bir heyecan ve sevinçle açtı telefonu; arayan bir kaç gündür sesini bile duymadığı sevgilisiydi ve onu çok özlemişti.

- Alo. 
--Grei.
-Nasılsın sevgilim, gözümün nuru nasılsın?

--Grei konuşmamız lazım.

-Ooo, bu iyi bir ses tonu değil. 

--Grei gelebilir misin?

-Neredesin? Duuma merkez garındayım şu an. 
--Tamam bekle biraz. 
-Ne zaman burada olursun? 

--Beş dakika sonra haber vereceğim sana. 

   Grei kapıyı açıp Kaptan Malikah'ı dışarı çağırdı. Kaptan'a durumu kısaca izah etti ve " izninizle." diyerek omuzuna dokundu. Dokunuşuyla kaptan uzun bir uykunun ardından mutlu ve sağlıklı bir şekilde uyanmış gibi enerji dolu ve mutlu hissetti; savaşın ve yaşadığı gerginliğin izi bile kalmamıştı ardından ekledi Grei ;" Lütfen Kaptan benim için çok önemli." Kaptan önce yüzünü  buruşturdu, yapmak istemiyordu çünkü hala dövmeleri kapatılmamıştı. Gidecekleri yerde Aurasını bırakmıştı elbette çok merkezi bir yerdi ancak  aynı zamanda da kalabalıktı. " Bir cübbe,kapüşon gibi bir şey giyer ve dövmelerini gizlersen olur; ancak oradayken de tüm zamanlarda auranı bastırmalısın. Sevgilin tarafından dikkatin dağılır ve auran ortaya çıkarsa hemen peşine düşerler. " Grei şartlarını kabul ettikten sonra Kaptan ilk olarak onu Kızıl Orman'a götürüp ona bir cübbe yaptı; ardından göz açıp kapayıncaya kadar Duuma merkez istasyona ulaşmışlardı. 

     Grei ulaştığı yeni güce alışma evresinde olsa da; sevgilisinin enerjisini temiz bir şekilde sezebiliyordu. Kaptan Malikah biraz geride kaldı ve Grei'i geriden takip etmeye başladı, tam da oradan geliyordu enerji, köşedeki büyük sütunun ardından geliyordu. Grei  sütunu döndüğünde gördüklerine inanamadı; Betsy'nin ellerini başka bir adam tutuyordu. Betsy onu henüz fark etmemişti, olanları anlamak ve adamı kontrol etmek için duraksadı bir an. Kalp gözünü açtı, adamdan sıradışı bir aura gelmiyordu, efsuncu da değildi; ancak aralarında enerji akışı hissediyordu. Sinirleri son noktasına ulaşmış aura kontrolünü kaybetmişti. Muazzam miktarda aura salınımı yapmak üzereydi ki kaptan yanında bitiverdi ellerini omuzuna koyup;"sakin ol, istersen gidelim." dedi. Grei omuzunu silkip ilerledi ve birden yanlarına oturdu. 

Grei: Grei, konuşmamız lazım. Buyur konuşalım.

Betsy: Grei sen ne çabuk? Burası Hikari den 2 saatlik yol. 
Grei: Ben efsuncuyum unuttun mu?


     Bu sırada diğer adam kibarca " Özür dilerim" diyerek kalkmaya yeltendi olanları uzaktan izlemeye ve gerek olmadıkça karışmamaya niyetliydi ancak adam tam kalkıyordu ki Grei üzerindeki havayı adamın vücuduna bastırarak " Otur!" dedi ve aslında sorması gereksiz olan soruyu cevabından korksa da korka korka sordu betsy'e...

Grei: Aldattın değil mi beni? Halbuki sana söylemiştim gerekirse senin için kalacağımı, gitmeyeceğimi. Ne kadar da çabuk davranmışsın.

Betsy: Hıhı.

Grei: Betsy insanı çığırından çıkarma konuş.
Betsy: Grei her şey gördüğün gibi, sen yoktun ve o vardı. İş yerinde tanıştık, yakınlaştık işte. Artık seninle olmak istemiyorum.

Grei: Şu dakikadan sonra olamazsın zaten. Bana her gün " Seni Seviyorum" derken onunla yatmışsın, sakın inkar etme anlayabiliyorum; enerjileriniz bir birine karışmış. Her neyse. Geberin!

      Grei Kaptan'ın yanına doğru ilerledi. Kaptan Malikah'ı gören Betsy ona süzen bakışlarla baktı bir süre; uzun boylu, esmer ve güzel bir kadındı; siyah saçları bembeyaz incecik boynuna çok yakışıyor, kulağındaki büyük halka küpeler boynunu daha da ortaya çıkarıyordu, giydiği üniformanın önünü biraz açmış ve boynuna üç tabuyu temsil eden bir kolye takmıştı ki bu sayede dikkatleri göğüslerine topluyordu. İnce kaşları ince burnu ve kocaman ancak elmacık kemikleriyle bütünlük taşıyan gözleriyle her türlü Betsy'den daha güzeldi; fakat Grei'in ilgisine sahip olmadığı ortadaydı. Kaptan Grei'in omuzuna dokunmak yerine samimi bir şekilde koluna girdi; Grei bu küçük yardımı fark etti ve koluna girmiş elini tuttu bir süre ardından diğer eliyle Betsy ve yanındaki -her ne haltsa- kişiye orta parmağını gösterdi; aynı anda ortadan kayboldular ve yerlerini bir çakıl parçası aldı. 

     Hikari'ye döndüklerinde Grei'in kolundan istemeye istemeye çıkan Malikah " İstersen bir yerlere gidip bir şeyler içelim." dedi. Grei gözlerini kısarak zoraki bir gülümsemeyle " Teşekkür ederim acımı ailemle yaşamak istiyorum. Buna siz de dahilsiniz tabi ki, buyurun " dedi ve kapıyı açtı. Revirde yine aynı tanıdık hava, aynı mutluluk vardı...

ŞamanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin