-2-

211 63 25
                                    

Multimedia-Evren-

             
                   Gözlerimi aralamaya çalıştım.Yorgun düşmüş bedenim bu işlevi zorlaştırırken şakaklarımı ovdum.Başımda ki ağrı önceki nazaran azdı fakat varlığını hissettirir derecesineydi.

                   Nerede olduğumu algılamaya çalıştığımda hala odamda olduğumu ama tek farkla yattığım yerin soğuk ve sert olan zemin değil yatağım olduğunu algıladım.

                   Git gide kötüleşen ve sıklaşan lanetim,korkumu arttırıyordu.Sadece koşmam bile beni bu hale getirmişti.Gördüğüm son şeyin zihnimde canlandırdığı anı, bulanık da olsa hafızamda yer alıyordu.Küçük kızın çıplak zeminde çıkardığı o sesler hala beynimde yankılanıyordu.

                  Yatakta doğrulmaya çalışırken bir hayli zorlanmıştım.Yorganı üstümden çekip yavaşça ayağa kalktım.Ayaklarım uyuşmuş gibiydi.Bedenimin halsizliği sabitliğini korurken bu evin bana iyi gelmediğini düşündüm.

                  Buradan dışarıya adım atmak istiyordum.Artık gördüğüm şeylerin sürekli yere bakan, ağızlarından tek kelime alamadığım yardımcılar ve korumalar olmasını değil,konuşup iletişim kurabileceğim insanlar olmasını istiyordum.Dersleri,eve her hafta, düzenli gelen hocalardan alıyordum.

                   Neden dışarı çıkamadığım konusunu hep merak etmiş olmama rağmen susmuş, amcama sormamıştım.Ona yeterince minnettardım.Beni bir şekilde korumak için yapıyor olmalıydı ki kimden veya kimlerden koruduğu hakkında bir fikrim yoktu.Sorgulamıyordum.Onun sayesinde hayatta bir yerim,yurdum vardı belkide.Beni bu yaşa kadar o beslemişti,bakmıştı.Genellikle evde bulunmasa da beni bu yaşıma kadar getirmişti.Onu sorgulamaya hakkım olmadığını düşünüyordum.

              Merdivenin son basamağından güçlükle inerken görüş açıma mutfağın penceresinden koridora sızan gün ışığı çarptı.'Mutfak'deyince guruldayan karnım acıkmış olduğumun sinyallerini veriyordu.Daha fazla dayanamamış olmalıyım ki içeriye doğru adımladım

              Gördüğüm manzara değişik gelmişti bana. Üşengeç olarak tanımladığım abim,ocağın başında yemek yapmaya çalışıyordu.Dışarıda hareketli olup olmadığını bilmesem de evde oldukça üşengeç ve konu iş olduğunda çekinikti.

             Karıştırdığı çorbadan gözlerini ayırdığında beni fark edip elindeki kepçeyi bıraktı.Oldukça endişeli gözüküyordu.Beni o taşımış olmalıydı ki yüzündeki ifade de bunu tasdikler nitelikteydi.Beni öyle hiç görmemişti,endişe etmekte haklıydı.

             "Fıstık iyi misin?"dedi anlıma elini koyarken.Elini itip

             "İyiyim tabi.Sadece yer çok güzel gelmişti ben de kestireyim dedim" derken muzipçe sırıttım.

"Kestireyim derken uyuyan güzele özendin herhalde bir prens istiyorsan çok beklersin ona göre"göz kırptım.

"Abim yeter.Elin beyazını ne yapayım ben."sandalyeyi çekip oturdum.

Sözümle beraber kahkaha atan abim ocağın başındaki işine geri döndü.

"Gözlerim yanlış mı görüyor yoksa abim Ata yemek mi yapıyor."salata malzemelerini kaba koyup yıkarken yandan bir bakış attı.

"Tabi fıstık.Ben çok yetenekli bir aşçıyım aynı zamanda.Kızları bu tür hareketler etkiliyor biliyorsun."kaşlarımı çattım.

"Çapkınlık erkek soyunda genetik işliyor anladım."derken geciktirmeden "Aynen"demişti.

              Tabağımı önüme koyduğunda kendisininkini yemeye saniyeler içinde başlamıştı bile.Şu okul mevzusunu abime açıklamalıydım. Amcama ikna konusunda temel yardım kaynağım olabilirdi.

              Bir süre abimi izledikten sonra okul konusunu açmam gerektiğini düşündüm.
 
              "Abicim" şirince gülümsedim.

              "Ne istiyorsun fıstık."dediğinde bilmişliğine karşı göz devirip devam ettim.

              "Biliyorsun ki ben dışarı çıkamıyorum.Yani senin dışında konuştuğum nerdeyse kimse yok" yavaştan almaya çalışıyordum ki iyi bir sonucu beraberinde getirsin.

              "Evet fıstık ne güzel işte."dudaklarımı büzdüm.

              "Ben diyorum ki...Acaba okula mı başlasam.Hem insan yüzüde görürüm.Senin yakışıklı yüzün gibi olamayacak olsalar da iletişim kurmak yeni kişilerle tanışmak istiyorum.Evin içi artık beni basıyor.Hadi nolur."derken sonlara doğru kelimelerim konuşmamın arasına girmemesi için hızlanmış ve sonlara doğru bıkmışlığımı belli eden bir ses tonuyla devam etmişti.

             "Yakışıklı olduğumu, bildiğini biliyordum"somurttum.Onu artı puan kazanmak için söylemiştim ve o tek buna takılmıştı.

            "Abi o kadar şey söyledim ve sen bunu mu algıladın.Çok istiyorum.Söz eğer kötü hissedersem okuldan ayrılırım.Bir kere deniyeyim. Amcamla konuş ha?"Kaşlarımı 'ha' derken kaldırmıştım.

            Bir süre düşündü.Kendince içinde yanlışları ve doğruları tartışıyordu.Bu evde hapis hayatı yaşamak,cehennem azabı gibiydi.Anlamıyorlardı.

           Derin bir iç çekti tabakları masaya yerleştirirken.

           "Sonra konuşurum amcamla."Kocaman sarıldım abime.Boynundaki kollarımda olabildiğince sıkılaşmıştı.

           "Beni boğarsan konuşamam.Şimdi yemeğini ye."demişti zar zor konuşurken.Kıkırdadım.

           "Tamam abilerin en yakışıklısı."

            Kollarımı,abimin sıkıca sarmaladığım boynundan geri çekip, önüme koyduğu çorbamı kaşıklamaya başlamıştım...

--------------------

          Bir hafta sonra, abim yine bir akşamüzeri eve geldiğinde amcamın izin verdiğini söyleyerek beni sevince boğmuş,ardından kuralların olduğunu söyleyip heyecanla derin bir nefes almamı sağlamıştı.

           Ona nefessiz kalana kadar sarılmış,sonrasında saçma bir dans eşliğinde odama doğru yola koyulmuştum.O gece yeni insanlarla tanışabileceğimi öğrendiğimden sürekli hayal kurdum.

          Kötü veya iyi konuşabilmek istiyordum.Ve bu artık yeni okulumla beraber mümkün olabilecekti.Bu normal bir insan için normal bir olaydı.Benim içinse oldukça büyük bir değeri vardı.Artık yeni simalar görecek,onlarla tanışacaktım.

          Göz kapaklarım uykuya karşı gelemezken,beni derin bir uykuya sürükledi.

--------------------

               

              

GiriftWhere stories live. Discover now