-1-

340 69 32
                                    

                Yürürken olabildiğince sakin olmaya çalışıyordum.Evin boğucu havasından biraz olsun kurtulup,sırf nefes almak adına harcadığım bu kısa zamanlık dilimi iyi değerlendirmek, benim için önemliydi.

                Adımlarımı yavaşlatıp, bir süre sonra durduğumda ak ciğerlerimi temiz havayla buluşturup sabah güneşinin o göz alıcı parlaklığına ve evin her bir metrekaresini ezberlediğim duvarlarına nazaran, yaratıcının kaleminden şairane bir kusursuzlukta resmedilmiş manzaraya,gözlerimi kapatarak kısa bir veda da bulundum.

               Kollarımı atmosferi kucaklamak istercesine iki yana açarken hissettiğim boşluk hissinin hiç bitmemesini diledim.Ak ciğerlerimi dolduran hava bana yaşadığımı hissettiren tek şeydi.

              Özgürlüğün cezbedici hissi beni kendine çekerken, sokağın başında süremin kısıtlı olduğunu gözüme sokarcasına belli eden siyah araba bile bu özgürlüğün gerçek olmadığının canlı bir kanıtı gibi varlığıyla huzurumu bozuyordu...   

             Herkesin olduğu gibi benim de bir hayatım ve hayatımda olan uzak veya yakın insanlar vardı.Şu zamana kadar tanıdıklarımın sayısı bir elin parmağını geçmiyordu.Gerçek manada etrafımda olan kişiler abim ,amcam ve teyzemdi. Teyzem ve amcam ne kadar yardımcı olsalar,anne baba eksikliğimi gidermeye çalışsalar da manevi manada onlardan hiçbir zaman bir şey alamadım.Sevgiyle büyüyemeyen benim tek sığınağım abimdi ama o da bir yere kadar benimleydi,ilgiliydi.

           Annemle babamı sormayı bırakalı çok olmuştu.Ne zaman sorsam cevapları tutarsız ve ucu açık bir şekilde kalıyordu.10 yaşımda geçirdiğim kaza sonrası, önceki bütün anılarım silinmişti.İyileşmem uzun sürmüştü.O günlerde çektiğim acıları hala somut bir şekilde hissedebiliyordum.

           O günden sonra dışarı çıkmadım ve hapis hayatım başlamış oldu.Benim güvenliğim için olduğu söylenilsede neden korunduğumu bilmeden dört duvar arası yaşamak beni boğuyordu.Bu yüzden şu geçirdiğim manzara ve bu kısacık zaman dilimi benim için değerliydi.Hayatım o kazadan sonra mı yoksa daha da öncesi, geçmişimle mi ilgili bilmiyordum ama bana yanında büyük bir lanet getirmişti.O olaydan iki yıl sonra...Lanet diyordum çünkü hastalık olup olmadığını bilmiyordum.Tek bildiğim normal olmadığıydı.Bundan kimseye bahsetmemiştim. Abime bile.Neden olduğu ne zaman olduğu veya neyin sebep olduğunu bilmediğim bir lanetti bu.En kötüsü de buydu ya bilmemek.

          Çığlıklar...Tiz ve ruhumu parçalayan çığlıklar...Sesleri bir anda duymaya başlıyordun dayanılmaz bir raddeye gelene kadar devam ediyor ve ağrıdan bir süre sonra görüşün bulanıklaşıyordu ve sonunda acıya dayanamayıp bayılıyordun. Benim bütün yaşantım bunu gizlemekle geçmişti.Neden söylemiyordum bilmiyordum.Belki de doğacak sonuçlardan korktuğumdan.

          Seçim şansım olmayan bir hayatın içindeydim ve kimin doğru kimin yanlış söylediğinin bir önemi yoktu güvenmek zorunda, bu hayatı yaşamak zorundaydım.Gözlerimi araladığımda, kollarım da iki yanımda yerini almıştı.                                                                            

--------------------

           Kapıyı yavaşça ardımdan kapattığımda gözlerini izlediği televizyon kanalından çevirmişti.Benimle gözleri buluştuğunda televizyonu seri bir şekilde kapatıp yanıma ulaşmıştı.

           "Fıstık dışarısı nasıldı?Kötüydü di mi?Beni özlediğini biliyorum.Dışarısı da neymiş biricik abisi dururken" deyip burnumu iki parmağı arasında sıkıştırdı.

           Hırçın bir şekilde eline vurup burnumu ovuşturdum.

          "Birde sırıtıyor.Biricik kardeşinin canı acısın sen sırıt.Hem çok da güzeldi"gülümsemesini genişleterek

         "Ay benim fıstığımın canı mı acımış"derken saçımı elleriyle karman çorman etmişti.Dil çıkararak elinden kumandayı kapıp koltuğa hızlı bir geçiş yaptım.

         Yerime rahatça kurulurken göz kırptım.

         "Benim için ısıtmışsın.Abicim,sen en iyisisin."üzerime yürürken koltuğun ucuna kaymaya başlamıştım.

         "Demek iyi abi istiyorsun cadı.Al sana iyi abi." demişti gıdıklamaya başlamadan önce.

         "Abi durs-"derken gülmekten tamamlayamamıştım cümlemi.

         Üzerimde bir süre sonra doğrulduktan sonra tek kaşını kaldırıp bana baktı.Bir elini öne uzattığında kumandayı istediğini anlamıştım.

        "Ne değerli kumandanmış. Al senin olsun. Fıstık diye ona dersin artık." diyerek dudaklarımı büzdüm.

       "Bu sefer yemezler cadı"dediğinde dibimde olan yastığı ona doğru fırlatıp merdivenlere doğru hızla koşmuştum.

         Odama girdikten sonra kapıyı kapatıp,peşimden gelmediğini anladığımda, tıkanan nefesimin düzelmesi için bir süre kapının arkasında öylece durdum.Olduğum yere çökerken aldığım nefeslerin uyumsuzluğu ve giderek artan kalbimin ritmi, gözlerimin kararmasına neden oldu.

           "Hayır...Hayır...İstemiyorum.Şimdi olmaz."derken titremelerim başıma giren keskin ağrıyla önemsiz hale gelmişti.Çığlıklar bütün bedenimi kamçılarken her seferinde hissettiğim ölüm korkusunu su yüzüne çıkardı.Kulaklarımı mümkün olduğunca titreyen ellerimle kapatmaya çalışırken sanki geçecekmişcesine büyük bir basınç uyguluyordum.Gözümden akan yaş damlasının yavaşça boynumdan aşağı süzülürken gözlerim kararmaya ve benliğimi kaybetmeye başlamıştım. Anlımdan boşalan terlerle birlikte uykuya dalmadan zihnimde canlanan son şey; karanlık uzun bir koridorda, arkası dönük küçük bir kız çocuğunun, çıplak zeminde çıkardığı minik adım sesleriyle birlikte bir şeylerden kaçarmışcasına koşmasıydı.....

 Anlımdan boşalan terlerle birlikte uykuya dalmadan zihnimde canlanan son şey; karanlık uzun bir koridorda, arkası dönük küçük bir kız çocuğunun, çıplak zeminde çıkardığı minik adım sesleriyle birlikte bir şeylerden kaçarmışcasına koşmasıydı

Ops! Esta imagem não segue as nossas directrizes de conteúdo. Para continuares a publicar, por favor, remova-a ou carrega uma imagem diferente.

--------------------                                                             

GiriftOnde as histórias ganham vida. Descobre agora