VEYL

2.7K 23 6
                                    

Enrique Iglesias - Baby Hold On

"Söyle,nasıl seviyorsun benim gibi bir kaybedeni ?"

¤

"Veyl."

Ağzından 4 harf döküldü ve hafif bir tebessüm,yabancı bir kelime olmalı yada benim hiç duymadığım kelimeler arasındaydı.

Anlamsızca yüzüne baktım,hafif tebessümünü izledim.

"Cehennemde ki vadi,emin ol yakın zamanda gideceğimiz yer."

Ölecektik hemde en güzel yerinde.

¤

Çoğu insanın yaşadığı hayatlar benim için olağanüstü olmuştur. Daha benim gökyüzüm yıldızlara kadar sınırlıyken çoğu insanın uzaya çıkması, sahneye çıkmaya korkarken insanların sahnede özgürce dans etmesi, daha annemin çantasından izinsiz bir şey alamazken banka soymaya kalkışmak gibi. Hiç birine asla cesaretim olamamış ve olamayacaktı. Ya da ben öyle düşünmüştüm. Bugün geçmişteki 'bene' bakınca kendimi göremiyordum.

Benim yaşadıklarım ne hayalimdi nede rüyam. Bu yaşadıklarım gerçek olamayacak kadar garip ve dikkat çekiciydi. Ben oldukça fazla hayal kurardım, mesela en büyük hayalim İstanbul'un en başarılı üniversitesinde okumaktı. Ki o hayalimi bile başaramadım. Ailem bu hayalimi gerçekleştiremeyecek kadar ön görüşlüydü, bir kız asla İstanbul'da tek başına yaşayamazdı. Bu yüzden yedi göbek Afyonlu biri olarak üniversiteyi de ailemin yanında memleketimde okumuştum. Okuldan eve, evden okula mekik dokuyup otobüste kitap okuyup kitaptaki karakterleri olmuştum. Ancak öyle bir hayatı kitapta yaşayacağımı düşünüyordum. Yaşadıklarım belki bir kaç saniyelik rüya belki de otobüste uyuyakalmıştım veya yaşadıklarım gerçek. Yaşadıklarım ve yaşayacaklarımın her salisesini hissediyordum, şuan acıkmıştım. Bu dört köşe içine kapalı kalmıştım, ara sıra ben uyurken yemek ahşap masanın üstünde oluyordu. Benimle kimse konuşmuyor, kimse ne olduğunu anlatmıyordu. Ne zaman gece ne zaman gündüz olduğunu bile bilmiyordum. İlk başlarda korku duygusu varken artık bu duygu git gide yok olup içimde umutsuzluk tohumları yeşerirken bu dört duvar arasından uyanmayı bekliyordum.Bir rüya bu kadar uzun sürer miydi?

Tahminen dört gündür buradayım, koskocaman karanlık, sessiz ve yapayalnız dört gün geçirdim. Sıkıldıkça oradan oraya hapishanede ki suçlular gibi volta attım, kendi kendime konuştum, yardım çığlıkları attım, küçük aşırı tozlu ve kilitli pencereyi açmaya çalıştım en çokta bu rüyadan uyanmaya çalıştım. Ama başarılı olamadım. Sanki üzerimde bir deney yapıyordular, kaç gün bu odada kalabilirim diye beni deniyor. Sonra benim gibi bir kızın deney faresi yapmalarının gerek duymayacakları aklıma gelip kendimi cimcikliyordum.

Ellerimi saçlarıma götürdüm git gide kirlenmiştiler, üstümde beyaz erkek tişörtü vardı benim üstümü değiştirmiş olmalıydı, biri bana taciz hatta tecavüzde mi bulunmuştu hiçbir fikrim yoktu. Güzel bir fiziğim yoktu yani öyle biri bana baksa ikinci defa kafasını çevirip bakmayacak kızlardandım. Zayıf, kara kura annemin tabiri ile evde kalmış bir kızdım.Benim yaşlarımda ki kişiler nişanlanıp hatta evlenip çocuk sahibi oluyorlarmış. Hayır 22 yaşındasınız ve bu evlilik merakı nereden geliyordu?

Tırnaklarım uzamıştı, saçlarım kirlenmişti, kesin göz altlarım fazla uyumaktan morarmıştı. Canım sıkıldıkça uyuyordum, canım sıkıldıkça yemek yiyordum, canım sıkılınca tekrar uyuyordum. Acaba verem hastalığına yakalanıp beni karantinaya mı almışlardı yada NASA beni deney için kaçırmıştı? Bari kaçıracaksınız gidin daha güzel birini kaçırın beni ne yapacaklardı ki? Zaten türümün son örneğiyim.

Bu arada ben Nefes, zengin bir ailenin tek çocuğuyum diye giriş yapmak isterdim ama ne yazık ki orta gelirli bir ailenin ortanca çocuğuyum. Ortanca olmak çok kötü, ekmek almaya giden, ev temizliği yapan en kötüsü de kendi başına şehir dışına çıkamayan yedi göbekli Afyonlu kız. 22 yaşına gelmiş olmama rağmen hala ailem olmadan hiçbir yere gidemiyordum, hatta şuan gerçekten burada olsam ailem kesin Müge Anlı'ya çıkıp köşe bucak beni arıyorlardır. Ya da bu rüya olduğu için buna gerek kalmıyordur.

Çelik kapı öylece orada duruyordu. Hiç açılmamıştı. Hiç kapının dışında ne olduğunu görmedim. Belki de uçurumdu. Sonuçta büyük ihtimal rüyaydı ve olağanüstü olayların gerçekleşmesi mümkündü. Çelik kapının kilidi açılması ile yatağın yorganı ile açıkta kalan bacaklarımı kapattım, bu kapı neden açılmıştı? Ah rüya bitiyor muydu?

Kapıyı açan esmer uzun boylu çocuk bana baktı, çelik kapıyı kapattı, ahşap masanın yanında ki sandalyeye oturdu. Gözleri yeşil, hayır, elaydı. Konuşmadı, robot gibiydi ben konuşsam o da konuşacak gibiydi, soru sormamı bekliyor gibiydi.

"Sen kimsin?" Sormam gereken soruyu sormuştum. Rüyalarımızda hiç görmediğimiz birini göremezdik. Bu rüya değildi. Buna artık emindim. Ama gerçekte olamazdı. NASA cidden beni kaçırmıştı, belki de organ mafyası. Hayır, öyle mafya ile işimde olmazdı ki. Acaba ağabeyim başını belaya sokup beni mi kaçırdılar diye kendimle çelişirken daha annem ağabeyimi ekmek almaya gönderemiyordu. Çocuk bilgisayar ile bütün olmuştu, mafya ile ne işi olurdu?

"Pamir Öymen." Rüyamda bu Pamir isimli hiç görmediğim çocuğun ne işi vardı? Yoksa beni biriyle mi karıştırmıştı? Hayır yani, insan kaçırdığı kişiye dikkat ederdi, değil mi?

"Neden ben buradayım?" Yeni bir soru sordum. "Neden beni buraya hapsettin?" Soruyu yeniledim. Bir cevap bekliyordum ama hiçbir şey söylemiyordu. İnkar etmiyor, kabul etmiyor, reddetmiyor, konuşmuyordu.

"Hiç gazete okumadın mı? Tüm ülke beni arıyor, ülkenizin bazılarına göre Robin Hood bazılarına göre Arsen Lüpen olduğumu söylüyor." Robin Hood zenginden çalıp fakire veriyordu, Arsen Lüpen tamamen akıllı bir hırsızdı. Ama bu cümlesi benim sorularıma cevap değildi. "Bir hırsızım.Ve ünlü bir mafya çetesini dolandırmak için suç ortağına ihtiyacım var." Suç ortağı ve ben? Daha düz yolda yürüyorken takılıp düşerim, ne mafyası, ne hırsızı...

Yok, vazgeçtim, bu kesinlikle rüyaydı, hem bakın romanlardan bahsediyordu. "Belki ben bir dedektifim." Madem bilinçaltım benimle oyun oynuyordu ve bu oyunda kendi kararlarımı ben veriyordum o zaman her şey kurallarına göre oynanmalıydı. Pek dedektif kitabı okumazdım ara sıra denk geldikçe sadece kitaba göz atardım.

"İlk olarak Afyon otobüsünde gördüm kalkıp yaşlı amcaya yer verdin, devamlı elinde ki kitabı okudun ama o yaşlı amcanın ben olduğumu bile fark etmeyecek kadar safsın."dediğinde ben ağzım açılmış ona bakıyordum. Devam etti. ''Sonra bir kaç yerde daha karşılaştık. Seni takip ettim. Ve aslında işime yarayabileceğini gördüm.''

"Anlamadım şimdi seninle suç ortağı olmazsam ne olur?"

"Ölürsün."

"Kaçarsam?"

"Ölürsün."

"Yardımcı olursam?"

"Ben ölene kadar yaşarsın."

Rüya olup olmadığını anlamak için bir kez daha kendimi cimcikledim. Hala gözlerimin önünde o çocuğun olduğunu görünce 4 gündür burada olmamın aslında, başlayacaklar için bir fragman olduğunu gördüm.

¤

080816 - 00.00

VEYLWhere stories live. Discover now