Neredesin Arslan?

En başından başla
                                    

Sinemaya gittikten sonra akşama doğru yemek yemek için bir yere oturduk. Siparişleri verdikten sonra Yaprak ruj sürmek için yanımızdan ayrıldı. Bu kız çok süslüydü. Neymiş efendim böyle şık bir yerde bakımlı olmak lazımmış, ayrıca aşkın nerde bulunacağı belli olmazmış; hazırlıklı olmak lazımmış... Tipik Yaprak.
- İyi misin Deniz?
- Evet,elbette.
- Yani onu görmek seni gerçekten rahatsız etmiyor mu?
- Hayır, etmiyor.  İstemeyen kendisiydi,Rüzgar. Ayrılmak isteyip beni terk eden kendisiydi. Ona zaten yeterince hatta gerektiğinden fazla değer verdim.Ondan kaçarak kendimi küçük düşürmeye niyetim yok. Eğer rahatsız oluyorsa kendisi gitsin.
- Anlıyorum. Sen gerçekten de değiştin.Eski Deniz olsa kabuğuna çekilir ve dünyaya küserdi.
- Haklısın. İnsan yaşadıkça değişiyor. Olaylar insanlara daha fazla güç veriyor.Ne kadar çok kırılırsan,ne kadar çok yara alırsan o kadar çok güçleniyorsun.
- Ben..Ben yaptıklarım için özür dilerim. Seni incitmek istezmedim.
- Önemi yok, Rüzgar. Onlar geçmişte kaldı.
- Evet ama geçmişte kalmayan tek şey hala seni sevdiğim.
Cevap vermedim.
-Senden bir şey beklediğim yok,Deniz.Sadece bilmeni istedim.
Başımı salladım.
- Yaprak da geldi.Biz seni unutmuştuk.
Dedi Rüzgar gülümsedi ve bir yudum su içti. Kızarmıştı.
Yıllar boyunca kurduğum hayal şimdi gerçek olmuştu. Rüzgar beni seviyordu.Ama bunun hala bir önemi var mıydı?
Ona baktım. Yaprak ile konuşuyordu. Yeşil gözleri her zamanki gibi huzur dolu bakıyordu. Güven veriyordu.
Benim değiştiğim doğruydu ama o hep aynıydı. Hem aynı Rüzgar'dı. Arslan gibi dengesiz bir psikopat değildi. Her zaman verdiği sözü tutar ve insanlara çok değer verirdi.Peki neden seni Arslan'ın önünde küçük düşürdü Deniz? Dedi içimdeki ses.Ama o bunu sinirlendiği için yaptığını söylemişti.Kendine göre haklı sebepleri vardı.
Ona tekrar baktım. Gülüyordu. Arslan gibi değildi. Onun gibi ketum değildi. Sıcak ve sevgi doluydu.Ve çevresindekilere kendilerini rahat hissettiriyordu.Evet aradağım kelime buydu; rahat. Rüzgar'ın yanında kendimdim. Arslan'ın yanında ise kendinden ödün veren korkak Deniz.Evet,her ne kadar Arslan'ı sevsem de ondan ve yapabileceği deliliklerden hep korkmuştum. Sadece bunu açığa vurmamayı tercih etmiştim.Ama Rüzgar ileyken korkmama gerek yoktu.Ve yine Arslan'ın aksine duygularını belli etmekte çok daha başarılıydı. Aslında onun yıllar boyunca bunu dile getirmeyişini de atlamamak lazımdı. Ama yine de Rüzgar Arslan'dan daha iyiydi. Tamam,nokta.
Yemekten sonra eve geçtik. Babam henüz gelmemişti. Odama çıktım ve ödevlerimin başına oturdum.Bir saat sonra kapım tıklatıldı.
- Gelebilir miyim?
- Gel,Rüzgar.
Elindeki tepside portakal suyu ve kurabiyeler vardı.
-Zihnin açılır.
Dedi ve masama bıraktı.
-Nasıl gidiyor?
- İyi ama hamlamışım.
Güldüm.
-Yardımcı olabilirim,istersen.
- Sağol. Sorum olduğunda getiririm.Senin nasıl gidiyor?
- Gayet iyi. Notlarım buraya geldim geleli daha da düzeldi. Sanırım seni tekrar bulmamdan kaynaklanıyor.
Dedi gözlerimin içine bakarak.
- Sensiz gerçekten hiçbir şeyin tadı kalmamıştı.
- Sağol,Rüzgar.
Saçını karıştırdı.
- Neyse.Sonra görüşürüz. 
- Görüşürüz.
Dedim ve ödevlerime döndüm. Kurabiyelerden birini alıp yemeye başladım. Telefonum çaldı. Bilmediğim bir numaraydı. Açıp açmamakta kararsız kaldım ama açtım.
- Efendim?
-...
Ses yoktu.
- Alo?
Yine cevap yoktu.
- Konuşmayacak mısın?
-...
- Peki o zaman.
Dedim ve kapattım.
Bir de sapıklar çıkmıştı, başıma.
İki saat sonra aşağı indim. Babam gelmişti ve benimle konuşmak istiyordu.
- Gel,otur.
Dedi,yanını işaret ederek.
- Ne konuşmak istiyordun?
- Deniz benimle gelmeni istemek zorundayım.
- Baba ben burada kalmayı istiyorum.
- Hayır, o çocuk buradayken...
- Baba biz ayrıldık.
Yüzünden şaşkınlık geçti ama konuşmaya devam etti.
- Yine de benimle gelmelisin.Orada neler kaçırdığını bilmiyorsun. Ve seni çok özlüyorum.
- Baba üzgünüm ama ben gelmek istemiyorum.
- Deniz.
- Bak baba ayrıldık ve tekrar ona döneceğim falan yok.Burada Rüzgar ve Yaprak ile kalmak istiyorum.
- Ama Rüzgar...
Sözünü kestim.
- Hayır, baba. Artık o bana eskisinden de iyi davranıyor. Beni kıracak,üzecek bir şey yapmayacağını biliyorum.
-Emin değilim. Arslan'ın seni rahatsız edeceğinden korkuyorum.

Derin bir nefes aldım. Ve güçlükle konuştum.
- Baba.Terk eden oydu.
Yüzünden bir hüzün dalgası geçti.
- Üzgünüm.
- Hayır, bunda samimi olmadığını biliyorum.
-Evet.Ama biliyorsun ben...
- Beni düşünüyorsun,anlayabiliyorum.Ama artık geri dönüş yok,baba.Bitti.Ve o bitirdiği için de beni rahatsız edeceğini sanmam.Zaten beni umursadığı da yok.

Gözlerim doldu. Gerçekten biraz bile değerim yoktu,onun için.
Babam bana sıkıca sarıldı. Alnımdan öptü.
- Her şey düzelecek. Sadece sabırlı ol.

Babamın kollarında ağlayarak uykuya dalarken son duyduğum şey 'Üzgünüm, Deniz.' oldu.

Görkem'in Ağzından;

Telefonum çaldı. Arayan Yıldız'dı.
- Efendim abla?
- Arslan yanında mı canım?
Elimde olmadan duraksadım.
- Evet abla.
- Verebilir misin?Kendisini de aradım ama duymuyor sanırım.
- Veremem abla.Ders çalışıyoruz. Bilirsin,ders çalışırken rahatsız edilmek istemez.
Yıldız derin bir nefes aldı.
- Peki.Eve gelmeyince merak etmiştim.
- Okul çıkışında bize gelmiştik,bana ders çalıştırıyordu. Geliyorum, Arslan! Üzgünüm abla,beni çağırıyor.
- Peki canım. Size iyi çalışmalar.

Aptal çocuk!  Yine hangi barda sızmıştı,kim bilir?!
Hemen motosikletime atlayıp hep takıldığı bara gittim.
İçerisi çok loştu.Her yere baktım ancak onu bulamadım. Aptal! Bu çocuk gerçekten de aptaldı!  Başını belaya sokmaması için dua ederken bir yandan da onu aradım ama açmıyordu. Bardan çıkıp motosikletime bindim.
Birkaç bara ve Ekin'in evine gittim ama hiçbir yerde yoktu. İki saat boyunca aramama rağmen onu bulamamıştım.Bir evin önüne oturdum ve soğuk duvara yaslandım.
Saatler ilerledikçe endişem daha da artmıştı. Başımı ellerimin arasına aldım.
- Neredesin Arslan?

Okuduğunuz için teşekkürler :)
Lütfen listenize eklemeyi unutmayın.
Yorumlarınızı bekliyorum.

Psikopat SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin