Yasak Meyve

34.6K 1.1K 71
                                    

Sabah bir sesle uyandım. Birisi adımı fısıldıyordu. Yavaşça gözlerimi açtım. Arslan bana bakıyordu. Yatakta doğruldum.
- Günaydın.
Dedi sıcak bir gülümseme ile.
Arslan gülümsüyordu?
- Günaydın.
- Kahvaltı hazır.
- Geliyorum.
Başını salladı. Odadan çıktı.
Dün akşamki konuşmalarımız aklıma geldi.En iyi hatırladığım şey bana sarıldığı idi.
Kapım tıklatıldı.
- Benim Yıldız.
- Gel lütfen.
- Bunları getirdim. Umarım olur.
O gittikten sonra getirdiği dar kot pantolonu ve ince,siyah tişörtü giydim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra aşağı indim. Salondaki büyük masada oturuyordu,Arslan. Kucağında Uğur vardı. Karşısına oturdum. Yıldız elinde su ve bardaklarla geldi. Uğur'u bebek sandalyesine oturttu.Kendisi de yanına oturdu.
- Nasılsın Deniz'ciğim?
- İyiyim,Yıldız. Size çok teşekkür ederim. Beni kabul ettiğiniz için.
Arslan atıldı. Yüzü ciddiydi.
- Seni sokakta bırakacak değildik herhalde?!
Gülümsedim. Bana üzerine çikolata sürdüğü ekmeği uzattı. Önce şaşırdım. Bana baktı. Uzanıp aldım. Arslan...Onu anlamak her zaman zor olmuştu.
Yemekten sonra salona geçtik. Yıldız tüm ısrarlarıma rağmen yardımımı kabul etmedi,masayı toplama konusunda. Arslan kucağında Uğur ile yanımda oturuyordu.
- Bugün daha iyi görünüyorsun.
- Evet. Sayenizde.
O uzun ve güçlü kolunu omzuma atıp beni kendine doğru çekti.
-Artık bilmek istiyorum,Deniz.
Devam etti. Aklıma ona sarıldığım ve ağladığım geldi. Bunu görünce beni zorlamamıştı.'Bu konuyu yarın konuşalım'deyip odadan çıkmıştı. Sonrasında ben ölü gibi uyumuştum.
- Şimdi mi?
- Evet. Duymak istiyorum.
- Bak söz verdin.
- Tamam.
-Derya Hanım.
- Ne?!
Sinirlendi. Yüzü ciddileşti. Kaşları çatıldı. Ayağa kalktı. Uğur'u biraz ilerideki oyuncaklarla dolu küçük bahçesine bıraktı. Geri geldi. Yanıma oturdu. Başını ellerinin arasına aldı.
- Bunu sana nasıl yapar?
Cevaplamadım.
- Ne zamandır böyle?
- Sanırım bir aya yakın veya fazla.
Bana baktı.
- Buna nasıl boyun eğersin?
- Babam için sustum. O çok mutlu,Arslan. Mutluluğunu bozmak istemiyorum.
- Ya senin mutluluğun?Sana her zaman böyle şiddet uyguladı mı?
- Hayır. Bunu da bilerek yapmadı zaten. Masaya fırlattığı bardak parçalandı. Yanında olduğum için de sıçrayan parçalar bana geldi.
-Babana haber vermelisin.
- Önce ben de öyle düşündüm ama...
- Aması falan yok. Söyleyeceksin.Yoksa ben söylerim.
- Arslan...
- Son sözüm bu. Eğer o kadını yaptıklarına pişman edemiyorsam bunu sen yapacaksın.
Hala sinirli idi.Devam etti.
- Eğer bunu yapmazsan sözümü tutabileceğimden emin değilim.
Biraz düşündüm.
- Buralarda hiç yurt var mı?
- Ne yurdu?
- Öğrenci elbette.
- Var da?
- Eğer yurda yerleşirsem her şey yoluna girer.
- Hayır.
- Arslan.Sana söyledim. Bunu babama yapamam. Eğer yurda yerleşirsem,herkes daha mutlu olacak.
-Deniz...
Sözünü kestim.
- Ben de daha mutlu olacağım.
-Burada kal.
- Olmaz.Babam razı gelmez.Hem burada kalmam saçma olur.
-Ama...
- Bak.Yurda yerleşeceğim ve her şey düzelecek.
Başını salladı.
- Sözünü tutacaksın tamam mı?
- Anlamıyorum. Neden hala o kadını düşünüyorsun?
- Ben onu değil seni düşünüyorum.
Bana döndü.
- Başına bir şey gelmesinden korkuyorum. Başkaları için kendini yakma.

Yıldız geldi.Kahve yapmıştı.Kahvelerden sonra Arslan ile dışarı çıktık. Bir yurda gittik.Benim için başvuruda bulunduk. Burası yarı özel bir yurt olduğu için her ay bir miktar para ödemem gerekiyordu. Başka bir yurda bakmayı önerdim.
- Burası iyi.
Dedi Arslan. Yurt onların evine on dakika idi.Ve okula yakındı. Eşyalarımı almak için eve döndüm. Yanımda Arslan da vardı. Derya Hanım evde idi. Kapıyı açtı.
- Ah.Merhaba hayatım. Nerelerdeydin?Sen de hoşgeldin tatlım.
Dedi,Arslan'a bakarak. Arslan'ın yüzü ciddi idi.
- Kes şunu!
Dedi ve peşimden içeri girdi. Kadın şaşkındı.
Odama çıktık ve eşyalarımı toplamaya başladık. Yirmi dakika içinde hepsini toplayabilmiştik.Odaya geldi.
- Ne yapıyorsunuz?
- Bu evden gidiyorum.
- Ne?Babana ne derim ben?
- Bilmem. Sevgilisine kaçtı dersin.
-Deniz,saçmalama!
Arslan çantanın fermuarını çekti ve doğruldu.
Ona doğru bir adım attı. Gerçekten de çok güçlü görünüyordu. O kadından uzundu.
- Bana bak.
Dedi. Gözleri de ağzından çıkan her söz de ateş saçıyor gibiydi.
- Eğer Deniz'e bir şey daha yapacak olursan seni süründürürüm.
Korktuğu her halinden belli idi.
- Ne...Neden bahsediyorsun?
- Ne dediğimi gayet iyi anladın. Seni uyarıyorum. Eğer bir şey daha yapmaya çalışırsan beni bulursun,karşında!
Arslan'ı kolundan tuttum.
- Gidelim.
Çantalardan ikisini aldı.
Ben de tekerlekli valizimi alıp onu takip ettim.
Derya Hanım şaşkınlık ve korkudan taş kesilmişti.Biz giderken olduğu yerden ayrılamadı.
Taksi tutup yurda gittik. Kaldığım oda iki kişilikti.Oda arkadaşımın kim olduğunu sorduğumda henüz gelmediği cevabını aldım. Başka bir okuldan geçiş yaptığını söylemişlerdi o kadar.Arslan eşyalarımı yerleştirmeme yardım etti. İlk ayın parasını biriktirdiğim paramdan yatırdım.Yurda olan kaydımı tamamlamam için babamın imzası gerekiyordu.Bu konuyu o döner dönmez halletmeliydim. Yurttan çıktığımızda bana telefonunu uzattı.
- Babanı aramalısın.
- Bunu daha sonra yapsam?
- Deniz...
- Lütfen. Hazır değilim.
- Peki.Ama yine de ara.Telefonuna ne olduğunu anlat.Sana ulaşamıyordur,endişelidir.
Başımı salladım ve telefonu alıp aradım.
Karşıdan endişeli bir ses duyuldu.
- Deniz?Sana ulaşamıyorum. Neler oluyor?
- İyiyim baba.Telefonum kırıldı.
- Peki her şey yolunda mı?
- Evet.
- Derya'yı dün akşamdan beri arıyorum ama açmıyor.
- Bilmiyorum.
Duraksadı.
- Deniz her şey yolunda mı? Doğruyu söyle.
- Baba her şey yolunda. Lütfen,endişelenme.
Bir şey diyecekti ki sözünü o başlamadan kestim.
- Baba kapatmalıyım.
-Peki. Görüşürüz meleğim.
- Görüşürüz.

Psikopat SevgilimWhere stories live. Discover now