Neredesin Arslan?

19.1K 708 12
                                    

-Yeter artık Deniz! Baban duyacak.
Gözyaşlarımı sildim.
- Elimde değil,Yaprak. Hala olanlara inanamıyorum.
-Deniz.Sence gördüklerin gerçek miydi?
- Ne demek istiyorsun?
- Yani,bana biraz abartı gibi geldi.
- Bak olayı olduğu gibi anlattım ve ben ne gördüğümü gayet iyi biliyorum. Ayrıca Rüzgar da yanımdaydı.
- Peki tamam,sinirlenme.O zaman ne yapmayı düşünüyorsun?
- Gitme meselesini mi diyorsun?
Başını salladı.
- Gitmeyeceğim.
Yüzü aydınlandı. Gülümsedi.
- Gerçekten?
- Evet. Tabi Rüzgar da beni evine kabul ederse.
- Tabi ki edecektir,bunu sen de biliyorsun. Ama sence Arslan'ı hergün görmen sorun olmayacak mı?
- Bak,Arslan olayı benim için bitti.O yokmuş gibi yaşayacağım.Zaten bana zarardan başka bir şey vermedi.
- Yani onu unutmaya çalışacaksın?Bu zor olacak gibi görünüyor.
- Yanılıyorsun,onu unutmayacağım çünkü zaten nefret ettiğin birisini hatırlamak dahi istemezsin.
- Yani gerçekten bu kadar mı sevmiyorsun artık?
- Hem seviyorum hem nefret ediyorum. Ama sanırım artık daha çok nefret var kalbimde,ona karşı. Onları gördüğümde yanımda olsaydın ne demek istediğimi anlardın.
- Peki Deniz.Bu konuyu babanla ne zaman konuşacaksın?Açıkcası bu kez seni burada bırakmaya niyeti yok gibi. - Evet ama onu ikna ederim,ben. İstediği sözü verebilecek durumdayım.
- Nasıl yani?
- O benden Arslan'dan uzak durmamı isteyecektir. Ve ben de bunu yapmak için zaten can atıyorum.
Başını salladı.
- Anlıyorum. Peki canım birazdan kahvaltı hazır olur.
- Gelirim.
Dün gece etrafa saçtığım kitapları topladım.
Gerçekten ondan nefret ediyor muydum? Evet. Böyle bir şeyi nasıl yapabilmişti bana? Onu nasıl sevdiğini biliyordu ama beni aldatmıştı. Tam olarak aldatma sayılmaz,dedi içimdeki ses. Sonuç olarak ayrılmıştık.Ama hayır. Bana başkasının olduğunu zaten söylemişti. Ne kadar aptal bir insandım ben?Neden onun gerçek yüzünü göremiyordum ki? Onun gibi bir psikopattan ne bekliyordum?
Hiç mi sevmemişti beni acaba? Aptal Deniz. Seni sevseydi terk eder miydi? Hadi onu da geçelim o kadınla birlikte öyle bir durumda... Neyse. Artık Arslan benim için bitmişti.
Onun için hiç mi değerim yoktu ki ayrıldıktan birkaç saat sonra onu o durumda bulmuştum? Beni ve duygularımı bu kadar mı önemsemiyordu?
Dolan göz yaşları tuttum. Hayır, daha fazla onun için ağlamayacaktım. Aynanın karşısına geçip gece boyu ağladığım için şişen kırmızı gözlerime baktım. Makyaj malzemelerimi çıkarıp biraz kapatıcı ile gözlerimin altındaki mor halkaları kapattım.Makyaj çantamdaki siyah eyeliner dikkatimi çekti.
Makyajımı bitirip üzerimi giydim. Aşağı indiğimde babam dahil herkes masada beni bekliyordu.
- Meleğim bugün ne kadar güzelsin.

Rüzgar ağzındaki lokmayı güçlükle yutup şaşkın yüzüne bir gülümseme yerleştirdi.
-Kesinlikle efendim.Bu sabah mükemmel görünüyor.
- Tıpkı annesi gibi.
Dedi babam kendi kendine.Ama hepimiz onu duymuştuk.Bana baktı.
- Ahh.Hadi bir an önce kahvaltınızı yapın da sizi okula bırakayım.
- Tamam.
Dedim.Babam ilk defa annemden söz etmişti. Bu oldukça tuhaftı. Babam asla annemi anmazdı.Yaprak ve ben göz göze geldik. O da bu duruma anlam verememiş gibiydi.
Yemekten sonra bizi okula bıraktıktan sonra babam alışveriş yapmak için ayrıldı.
Rüzgar bir anda durunca Yaprak o koca gövdeye çarptı.
-Seni aptal! Burnumu kırıyordum! Neden durdun?

Bize döndü ve baktı.
- Kitabımı arabada unuttum!
- Bu mu yani?!
Dedi Yaprak sinirlenerek.
- Tamam sakin olun ya.

Dedim ama gülmeden edemiyordum. Yaprak'ın,kıpkırmızı olan burnuna baktım.
- Palyaço gibi görünüyorsun!
Bir kahkaha attım.
Hepimiz gülüyorduk. Gözlerimi açtığımda karşıda,uzakta bir iki kişiyle duran Arslan'ı gördüm. Göz göze geldik. Hemen bakışlarımı  kaçırdım.Ancak yine de bu süre zarfında onun gayet iyi olduğunu görme fırsatı yakaladım.Bunca şeyden sonra nasıl iyi olabiliyordu?
Aptal Deniz! O adam zaten iyi her zaman.Kimseyi umursadığı yok! Burada üzüntüden ölen biri varsa o da sensin.
Derin bir nefes aldım. Rüzgar ve Yaprak'ın gözleri üzerimdeydi. İyi olduğumu anlasınlar diye hafifçe başımı salladım.
İçeri girdim,onu görmezlikten gelerek.
Okul derslerini artık dinliyor ve notlar alıyordum. Kendime yazık etmiştim,dersi dinlemeyip hep onu düşünürken. Ne kadar aptalmışım ben böyle?
Ders çıkışında Rüzgar yanıma geldi.
- Yaprak birazdan gelir.Birlikte sinemaya gidelim diyoruz.Ne dersin?
-Kesinlikle gidelim.
Artık O'nu düşünmemek için elimden geleni yapmaya kararlıydım. Yaprak'ı dışarıda beklemeye karar verdik.Bir ağacın altındaki banka oturduk.
- Bugün gerçekten de çok hoş görünüyorsun,Deniz.
- Teşekkür ederim,Rüzgar.
Dedim ve gülümsedim. Kafamı kapıya doğru çevirdiğimde Yaprak yerine Arslan'ı gördüm. Bana bakıyordu, o ölümcül bakışları ile.
Bakışlarımı tekrar Rüzgar'a çevirdim.
- Okulun dışında bekleyelim mi?
- Neden?
- O'ndan rahatsız olduğunu görüyorum.
- Hayır, burada bekleyelim. Onu umursadığım falan yok.
Başını salladı. Güneşin ışıkları saçlarında dans etti. Yeşil gözleri daha açık renkli göründü.
-Yaprak geldi.
Dedi ve ayağa kalktı. Ben de kalktım ve üçümüz birlikte yürümeye başladık. Kapıdan çıkışta tam sağ tarafımdan hızla Arslan çıktı. İleride motosikleti ile onu bekleyen Görkem'in yanına gitti ve hızla uzaklaştılar.
- Bu da neydi böyle?
Dedi Yaprak.
- Sanki...
Sözünü kestim.
- Her neyse boşver. Artık yaptığı hiçbir şey beni ilgilendirmiyor.

Psikopat SevgilimΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα