18-Mektuplar

10.9K 925 120
                                    

Ormana karanlık çöktüğünde hekim, Jordan'ın yarasını temizlemiş ve sarmıştı. Dük'ün Aidan'ın emriyle sarsılmadan kaleye dönmesi için adamlar harekete geçmişti. Katherine, Amber'ın üstünde, ezbere bildiği yolda ilerlerken sessizce dua edip ağlıyordu. Tıpkı küçük bir çocukken annesinin iyileşmesi için Tanrı'ya dua ettiği günlerde olduğu gibi çaresiz ve samimiydi. Farkında olmadan yine Tanrı'yla pazarlık ediyordu. Jordan'ın yarasının ölümcül olmadığı söylenmişti, ama bu, onun Katherine yüzünden yaralanmış olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Üstelik adamın sol omzundaki savaş yarası hâlâ tam olarak iyileşmemişken sağ tarafı da sakatlanmıştı. Ayrıca genç kadın, çok iyi biliyordu, böyle yaralar iltihap kaptığında ölümle sonuçlanabiliyordu.

Kimseye yük olmak ya da sorun çıkarmak istemiyordu. Bu yüzden korkularını kendisine saklayarak sessizce ağlamak ve Aidan'ın emirlerine uymak dışında bir şey yapmamıştı. Jordan, yarası temizlenirken uyanmıştı, fakat şimdi ağrısının geçmesi için hazırlanan ilaç yüzünden yeniden uyuyordu. Genç kadın, iki yıldır evi haline gelmiş kalenin taş duvarlarını gördüğünde gözyaşları, istemsizce şiddetini arttırdı. Yıllarca süren sürgünlerden, babasının yaşattıklarından sonra kocasından aldığı Wilson ismi sayesinde huzuru bu topraklarda bulmuştu. Düşes'in şefkatiyle ödüllendirilmiş ve bu korunaklı duvarların arasında olgunlaşıp küçük bir kız çocuğundan genç bir kadına dönüşmüştü. Şimdi onları beklediğini bildiği Martha'ya ne söyleyecekti? Hangi anne oğlunu bu duruma düşüren kadına anlayışla yaklaşabilirdi?

Tüm akşamı yıllardır düşünmeyi şiddetle reddettiği ihtimalle yüzleşerek geçirmişti. Jordan bugün ölürse ne olurdu? Sorunun cevabı fazlasıyla rahatsız ediciydi. Martha, yaşayan tek çocuğunu kaybetmeye dayanamazdı. Zaten hastaydı ve günleri sayılıydı. Kimse tarafından dile getirilmese de durumu herkes tarafından biliniyordu. Jordan'ın yıllardır korumaya ve hatta arttırmaya çalıştığı aile mirası, meşru bir vârisi olmadığı için ellerinden giderdi. Jordan'ın yıllardır gösterdiği tüm çaba anlamını yitirirdi. Kimsesiz kalan küçük kızına, Meredith'e sahip çıkıp bakımını üstlenecek kimse kalmazdı. Zavallı kız bir ismi ya da çeyizi olmadan büyümeyi başarsa bile asla saygın bir konuma erişemezdi.

Peki, ya Katherine'in başına gelecekler? Kocasına bir vâris doğuramadığı için o öldüğünde kocasının isminin sağladığı korumadan tamamen mahrum kalacaktı. Yas dönemi bittiği gün, Robert tarafından yeniden evlendirilmeye çalışılacağını biliyordu. Muhtemelen saraya gitmesi emredilirdi. Belki de Jordan'ın saraydaki odalarında kalırdı ve babasının belirlediği yeni nişanlısıyla tanışıp ona kur yapması istenirdi. Yaşlı, şişman ve dul bir adamın yeni karısı olurdu. Aklına dolan düşünceler yüzünden midesinden yükselen acı sıvıyı yutkunarak geçiştirmeye çalıştı. Şu an kimsenin onun yaşayacağı bir rahatsızlıkla ilgilenecek durumda olmadığını biliyordu. Üstelik önemli olan, kocasının iyileşmesiydi. Geniş avluya girdiklerinde atından inmesine yardım etmek için kollarını uzatan Aidan'ın teklifini geri çevirmeden dikkatlice indi. Bir gün için ömrü boyunca yetecek kadar sorumsuzca davranmıştı. Kendisini hiçbir zaman affetmeyecekti. Adamlar tarafından içeri taşınan kocasını karanlıkta tam olarak göremese de onun içinde bulunduğu duruma sebep olduğu için sanki acıdan kalbi yanıyordu. Hıçkırığını bastırmak için elini ağzına götürdüğü sırada başka bir gerçeğin daha farkına vardı. Jordan, nefes almayı bırakırsa Katherine'in yaşamasının ne anlamı kalırdı? Başka bir adamın ismini istemiyordu ya da çocuklarını... Dük Wilson'dan başkasının karısı olamazdı. Bir yabancının sevgisini kabul edemezdi. Herhangi bir erkeğin dokunuşuna katlanmak yerine kendisini öldürürdü. Kocasının kanatları altında olmadan nasıl hayatta kalacağını bilmiyordu ve kalmak da istemiyordu. Düşüncelerinin korkunçluğu, dizlerinin bağını çözdüğünde Aidan'ın kolunu bir dayanak gibi kullanmak zorunda kaldı. Şimdi güçsüzlüğün ve aciz bir zavallı gibi kendisinden geçmenin zamanı değildi. Madem İngiltere'nin en güçlü adamlarından birinin karısıydı, o halde unvanına yakışır şekilde davranmalıydı. Başına ilk kez bir felaket gelmiyordu ve son da olmayacaktı. Artık kabullenmek zorundaydı. Jordan iyileşene dek işe yarar bir şeyler yapıp kocasının yanında kalacaktı. Bu amaçla adım atıp Jordan'ı taşıyan adamların peşinden gitmeye çalışırken Claire'ın desteğiyle yürüyen Düşes'i gördüğünde farkında olmadan Aidan'ın koluna yeniden yapıştı. Etrafta koşturan hizmetçiler, insanların gözlerinden okunan korku ve panik, o an fark edemeyeceği kadar ona uzaktı. Bu yüzden Düşes'e odaklanmakta zorlanmamıştı.

Kafesteki Cennet (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin