Yedi

129 9 10
                                    

Yedi

Bir gün tekrar geldiğinde

        Sana bıktığını söyleyecek.

Sahne küçük ve yere yakın.Barın kendisi de oldukça küçük, bu yüzden erkek arkadaşının yanıma gelmesi uzun sürmüyor ve tek hareketinde sahneye ulaşıyor, onun geldiğini görmeyen grup arkadaşlarım şaşkına dönüyor.Sağ eli boğazıma yapışıyor ve ben tepki vermeden önce beni sahneden aşağıya itiyor.Etraftaki insanlar, o sahneden yanıma zıpladığı an bir adım geri çekiliyorlar.Ayağımı kaldırmaya çalışıyorum ama o benden daha hızlı ve bana vurduğunu tam olarak görmeden önce ayağını yanımda hissediyorum.Acı içinde inliyorum ama hala yukarı bakıyorum ve işleri daha kötü hale getirdiğimi bildiğim halde ona sırıtıyorum.

Savaş narası atıyor ve beni tişörtümün yakasından yakalayıp kaldırıyor.

''Sen kendini ne sikim sanıyorsun?'' ağız kavgasına tutuşuyor, gözleri daha önce hiç kimsede görmediğim kadar öfkeyle yanıyor.Bu sevgilisinin her zaman gördüğü şey mi diye meraklanıyorum.Onu korkutan görüntü bu mu?

''Senin gibi ağzı bozuk şerefsiz olmayan biri,'' diye cevaplıyorum, bu onu çok öfkelendiriyor.Çeneme sert bir yumruk geçiriyor ve sanırım kırıyor.Nihayetinde yerde ağzım kan dolu bir şekilde yatıyorum.

Alevler çeneme gizlice yaklaşıyormuş gibi hissettiriyor ve kanın metalik tadını dilimde hissetmem bana neler olduğunu hatırlatıyor.Dürüst olmak gerekirse umursamıyorum, onun yerine bana vurmasını tercih ederim.Ama sonradan işler karışıyor çünkü onun çığlıklarını duyuyorum.Onu hemen fark ediyorum.Beni korkutan tek an bu oluyor.

''Hayır!'' Onun bize doğru gözlerindeki çaresizlikle koştuğunu görünce vazgeçirmeye çalışıyorum. ''Geri dön!''

Araya girerse, bu salağın onu inciteceğinden endişeleniyorum.Benim tarafımı tutacağını düşünmüyorum ama bu mağara adamı, aslında onu kurtarmaya çalıştığını asla fark etmeyecek.

''Bebeğim,dur.Onu incitme,'' kolunu tutarak yalvarıyor ama o aldırmıyor ve omuz silkerek sert bir hareketle ondan kurtuluyor.

''Kapa çeneni,sürtük,'' diye söyleniyor.Tepemi attırıyor ve artık tepki veriyorum.

Onu o kadar sert itiyorum ki arkasındaki masalara çarpıp üstlerine düşüyor ve onları kırıyor.Hızlıca ona doğru gidiyor, üstüne çıkıp boğazını kavrıyorum.Yüzünü dağıtmamak için kendimi kontrol altında tutmaya çalışıyorum.Onun gibi olmamalıyım.

''Ona bu şekilde seslenme!'' Yüzünü kendi yüzüme yaklaştırıyor,doğruca gözlerinin içine bakarak bağırıyorum ki bakışımdaki kararlılığı görsün.

''Onunla istediğim gibi konuşurum!'' beni itiyor ve tekrar yere düşüyorum, saldırırsa engel olmak için hemen ayağa kalkıyorum.

''Senin önünde kuyruk sallasa bile onu alamayacaksın.O benim ve orospu gibi davranıyor diye ona sahip olabileceğini düşünme.''

Yemin ederim ki kontrollü ve kibar olmaya çalışıyorum ama o bir kadından eşya gibi bahsederken bu çok zor oluyor.Hem de her şeyi izleyen bir kadından.Bu her erkek için çok adice ve o kırık bir burnu hak ediyor.Ona tüm gücüm, öfkem ve aylardır hissettiğim hüsranla vuruyorum.Sevgilisi için vuruyorum.

Burnunun bir bölümünün kırıldığını hissediyorum ve bu yanlış olsa bile,harika hissediyorum.Sevgilisine çektirdiği tüm acı ve duygusal yaraların yanında bu az kalıyor.

''Bir kadın hakkında böyle konuşamazsın, aşağılık herif!'' Derin bir nefes alıp bağırıyorum. ''Onu hak etmiyorsun,senin için fazla iyi.O daha iyisini hak ediyor.''

''O benim ve sen asla ona sahip olamayacaksın,'' diyerek karşı koyuyor.Ona tekrar yumruk atıyorum ama bu sefer karşılık veriyor ve iş gittikçe çirkinleşiyor.Bazı insanların çığlıklarını duyuyorum ve bazıları da bizi ayırmaya çalışıyor.Seslerin arasında üste çıkan bir ses oluyor.Sevgilisi benim adımı haykırıyor.

''O senin hak iddia edebileceğin bir mülk değil,'' Biri beni onun üzerinden çekerken bağırıyorum, Arnold'ın onu tutarak sürüklediğini görüyorum.Burnundan kanlar akıyor ve kaşındaki büyük kesiği görüyorum.Onun gibi veya daha kötü göründüğümden emin olmama rağmen iç çekerek gülümsüyorum.Çenem gerçekten nabız gibi atıyor.

''O benim,'' bozuk kaset gibi tekrarlıyor ve içimdeki öldürücü öfkeyi hissediyorum.Derek'in bana bağırdığını ve sakin olmamı söylediğini duyuyorum ama yoruldum.Artık bu aptaldan usandım.

''Bir gün senin bok parçası olduğunu görecek.Bir gün sana bıktığını ve seni bıraktığını söyleyecek.Bir gün senden öylesine bıkacak ki kalması için ne kadar yalvarsan da kalmayacak,'' Söz verircesine bağırıyorum.

Kahkaha atıyor ve Arnold'la kavga etmeyi bile bırakıyor.''Bu sürtük ne olursa olsun her zaman geri gelir ve onunla ilişkiye girmeme izin verir.O bu tür bir sürtük.''

Çok yüksek sesle söylüyor ve herkes duyuyor, onun gözlerine baktığımda aşağılanmışlık, şok ve acıyı görüyorum.Eliyle ağzını kapatıyor, eminim ki hıçkırıklara boğuluyor.

Erkek arkadaşı, ikimizin göz teması kurduğunu görüyor ve gürlediğini duyuyorum.Arnold'ın elinden kurtuluyor ve onun peşine gidiyor.

''Bu senin suçun.Kuyruk sallayıp erkeklerin seni istemesini sağlıyorsun.Kendini kontrol etmeyi bilmez misin sen?! Neden bu kadar sürtük olmak zorundasın?''  bağırıyor ve onu kolundan tutup insanların etrafımızda oluşturduğu çemberin içine çekiyor.Zemine itiyor ve o sertçe yere düşüyor.Ani hareketle kendimi çekip onun yanına gitmeye çalışıyorum ama Derek bir baterist, oldukça güçlü.

''İstediğin sürtük bu mu?'' her kelimesi alay içererek soruyor.''Bu bok parçası mı? O değersiz ama ona sahip olamazsın.Benim sürtüğüm.''

Tam o anda sevgilisi hıçkırıklarını saklayamıyor, bu aşağılama hepsinden daha kötü.Erkek arkadaşı onu saçlarından tutup ayağa kaldırıyor.

''Beni duydun mu? Sen benimsin.''

O sadece hıçkırıyor ve erkek arkadaşının davranışından onunsa hiçbir şey yapmamasından iğreniyorum.Sevgilisine herkesin içinde küfür ediyor ve kimse bir şey yapmıyor.Derek'in elinden kurtulmaya çalışıyorum ve ileriye bir adım atıyorum.Bunu yaptığımda onu kendisine doğru çekip acı içinde ağlatıyor bu yüzden duruyorum.Eğer yaklaşırsam sadece işleri daha kötü yaparım.Gözlerini açıyor ve bana utanç,özür içinde ve durmam için yalvarırcasına bakıyor.Eğer kurtarılmak istemiyorsa onu kurtaramam.

Onun ismini fısıldıyorum ama o kafasını sallıyor, erkek arkadaşına baktığımda gülümsüyor çünkü kazandığını biliyor ve bu iğrenç.

Face Down (Türkçe)Where stories live. Discover now