Beş

156 9 5
                                    

Beş

Gittiğin yolu görüyorum ve haklı olduğunu tekrar söylüyorum,

haklı olduğunu tekrar söylüyorum

Öğüdüme kulak ver.

Benimle konuşmasını sağlamak hiç kolay değil.Meşgulüm ve o da benim gibi meşgul, ya da her seferinde onun dikkatini çekmeye çalıştığımı söylüyor.Onunla konuşmanın tek yolu, bar kapandığında tuvaletleri temizlemesi gerektiği zaman olduğu sonucuna vardım.Çok geç oluyor ama onun erkek arkadaşına geri döneceğini bilerek eve gidemiyorum.Onunla konuşsam bile yine de gece ona geri döneceğinden eminim ama en azından fark etmesi için söylemek zorundayım.

Son müşteri de gittiğinde, doğruca tuvaletlere doğru gidiyorum.Burada olmak zorunda ve benden sonsuza kadar kaçamaz.

O beni görmeden ben onu görüyorum ve sonunda beni fark ettiğinde kaçmak için çok geç olduğunu fark ediyor.Artık benden uzaklaşamıyor.İsmiyle ona sesleniyorum ve derin bir nefes aldığını görüyorum.Beni buraya getiren şeyin ne olduğunu söylemesem bile, o biliyor.Ve ben de onun ne diyeceğini biliyorum.Bahanesini biliyorum.Her zaman olduğu gibi.

Ağır bir nefes alıyor ve ''Ben iyiyim, endişelenmene gerek yok.En iyisi bu,'' diyor, gözlerimi deviriyorum.

''Bana yine bu saçma şeyle gelme.Zaten bir çok kez söyledin.'' Uzağa bakmaya başlıyor çünkü haklı olduğumu biliyor.

''Burnunu sokma,'' diyor ve bu sefer ses tonu sert çıkıyor.''Ne yaptığımı biliyorum.Bu benim hayatım''

''Tabiki biliyorsun,'' Sözünü kesiyorum. ''Yeter artık, bu sefer sen beni dinleyeceksin.Artık buna katlanamıyorum ve bu kadar kör olduğuna inanamıyorum.'' Ağzını açıyor ama onu durdurmak için elimi kaldırıyorum. ''Bunların olmasına izin vermeye devam ediyorsun ama bu kadarı yeter.İyi olduğunu söylüyorsun ama değilsin.Kendine bir bak, O aptalın sana güvenmemesi ve kıskanç bir mağara adamı olması yüzünden başka bir iş yapıyorsun.'' Nefesini tutuyor ama durmuyorum. '' Bir işi olmak zorunda değil çünkü sen varsın.Paraya ihtiyacın var ama fırsatları geri tepiyorsun; neden? Erkek arkadaşın yüzünden.Seni bunları yapmaya zorluyor.''

''Beni zorladığı falan yok!'' diye bağırıyor ve kafamı sallıyorum.

''Dolaylı yoldan yapıyor.İnkar etme.Onun seni sevdiğini söylüyorsun ama gerçekten seviyor mu? Eğer gerçekten seviyorsa neden sana zarar veriyor?''

''Ö-öyle yapmak istememişti,'' diye küçük bir fısıltıyla, kekeliyor.

''Sadece fiziksel hasardan bahsetmiyorum.Seni dönüştürdüğü kızı görüyor musun? Biriyle göz teması kurmaktan korkuyorsun.Başka birine zarar vermesinden korkuyorsun.Yapacağın bir şeyin onu kızdırmasından korkuyorsun.Seni korkutuyor, duygusal olarak zarar veriyor sana.Seni her şeyden soyutluyor ve bu sana vurması kadar kötü.''

Arkasına dönüyor ve bu sefer ben onu geri döndürüyorum.Kollarıyla kendini sardığını ve hafifçe titrediğini görüyorum.Derin bir nefes alıyorum ve düşüncelerimi düzene sokmaya çalışıyorum.Bunun onun için gerçek bir aşk olmadığını anlamasına ihtiyacım var.Daha iyisini hak ettiğini anlamasına ihtiyacım var.

Ona doğru bir adım atıyorum ve elimi omzuna yerleştiriyorum.Geri çekilmek yerine refleksle kendini daha sıkı sarıyor, iki omzunu da tutarak kendime döndürüyorum.

''Seni sevmiyor,'' Bunları dediğimde kalbinin kırıldığını görüyorum ve ona acı çektirdiğimi bilmeme rağmen durmuyorum.Bunları duymasına ihtiyacı var.''Bu gerçek aşk değil.Eğer seni sevseydi sana saygılı davranırdı,seni önemserdi ve senin için en iyisini isterdi.Senin yüksek hedeflere ulaşmana izin verirdi ve mutlu olman için yardım ederdi.Mutlu musun? Arkadaşların var mı? Özgür müsün? Zeki birisin, bunun aşk olmadığını biliyorsun.''

Yanağına düşen ilk göz yaşını görüyorum ve onu göğsüme doğru çekiyorum, en başında kavga etse de izin veriyor ve bana tutunuyor.Ağlamasına izin veriyorum çünkü katarsis* önemli.Bu onu rahatlatacak.

''Böyle bir aşk var mı?'' diye soruyor, hala göğsümde saklanırken.

''Tabiki,'' diye yanıtlıyorum.''Bazen uzun bir süre beklemen gerekir ama buna değer.Biri seni doğru dürüst sevecek... Biri seni doğru dürüst seviyor.''

Alaycı bir şekilde gülüyor, onu omuzlarından tutup geri çekiyorum ve gözlerime bakmasını sağlıyorum. ''Beni seven tek kişi o, görmüyor musun?''

Kafamı sallıyorum çünkü yanılıyor.''Ben seni o şekilde seviyorum,'' İtiraf ediyorum ve donakalıyor. ''Sana asla onun davrandığı gibi davranmam.Mutlu olmanı istiyorum.''

Bir adım geriliyor, gözleri şok ve dehşetle açılıyor.Sanki ben ve söylediklerim onu korkutmuş gibi.Neden? Hislerimi bildiğinden eminim, bu kadar ilgisiz olamaz.Neden bu kadar kötü tepki veriyor?

Ona sesleniyorum ama benden dahada uzağa gidiyor.''Hayır,böyle söyleme,'' Kafasını sallayarak yalvarıyor. ''Bu iyi değil.''

''Neden değil? Gerçek olan bu.Seni gerçekten seven birini hakediyorsun ve beni istemezsen sorun değil, senin mutlu olmanı istiyorum.İstediğin başka birini seç, sana doğru davranan birini seç.Seni herhangi bir şekilde suistimal etmeyen birini.Harika bir kızsın ve mutlu olmayı hak ediyorsun.''

Kafasını delice sallamaya başlıyor ve burada ne olduğu hakkında bir fikrim yok, ne düşündüğünü bilmiyorum ama eminim ki iyi bir şey değil.Panik yapıyor, bunu görebiliyorum.

''B-b-ben yapamam,'' diye kekeliyor ve onu durduramadan her şeyi arkasında bırakarak koşuyor.İç çekiyorum.Planladığım gibi gitmiyor.Dürüst olmak gerekirse, bunun yardımcı olup olmadığını bile bilmiyorum.

Düşürdüğü malzemeleri topluyorum.Bir bakıma onun kaçmasına sebep oldum ve burada işini bitirmediği için başı belaya girebilir.Bu yüzden, derin bir nefes alarak, temizlemeye başlıyorum.Onun problem yaşamasına sebep olamam çünkü zaten yeterince var.En azından elimden geleni yapabilirim.

*katarsis:Zihinsel baskı mekanizmalarıyla bilinç dışına itilen olayların bilinç yüzeyine çıkarılmasıdır.Yani bir bakıma arınma.

Face Down (Türkçe)Where stories live. Discover now