İP_ 25 | SİYAH ️BUZ

346K 13.3K 6K
                                    

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum, biliyorsunuz. Geçtiğiniz bölümlerde oy vermediğiniz bölüm varsa dönüp vermenizi rica ediyorum.❤

Bölüm Şarkısı | Tori Amos • Winter

25. BÖLÜM | SİYAH BUZ

Aşklar mı diyordun, anladım.
Senin incindiğin,
Benimse yollara düştüğümdür yeniden.

🍁

İnsanların zihnindekini anlayıp görebildiğin o an, değişiğim başlıyordu.

Dümdüz bir yolda ilerlerken yol aniden kızıl denizin ikiye ayrılması gibi görkemli şekilde ikiye yarıldı, sanki bu yarık zamanda açılmış bir yarıktı ve ben, durmadan hiç durmadan çakılırcasına sertçe düşüyordum. Ellerimi, bacaklarımı tutuncak bir şey ararcasına hareket ettiriyordum ama hissettiğim tek şey boşluktu.

Hiç kuşku yok çakılıp birazdan paramparça olacağım...

Gözlerimi sıkıca kapattım fakat bir anda kendimi sert bir şeyin üzerinde buldum, düşüşümün sonuna mı gelmiştim? Oysa canım yanmıyordu. Gözlerini yavaş yavaş açtım ve canım çakılma ihtimalinden daha çok yandı. Karanlıktı, karanlık! Hiçbir şey göremeyecek kadar çok karanlık. Karanlık, benim en büyük kâbusumdu.

Kalbim delice çarpmaya başladı, nefesim ciğerlerime yetişememeye başladığındaysa çıkış yolu bulmak için etrafımda olabilecek şeylere dokundum. Aman Allah'ım! Toprak. Titreyen ellerimi her nereye dokundursam parmaklarıma toprak kalıntısı geliyordu. Bir çukurdayım, etrafı toprakla örülü bir çukur.

Yine o çukurdayım, yine altı yaşındayım.

Zaman... Beni en büyük kâbusumun içine yollamıştı.

"Anne!" diye bağırdım titreyen sesim bile ağlıyor. "Anne, lütfen çıkar beni burdan."

Sessizlik.

Gözyaşlarım yüzümden akıyordu. "Anne!"

Sessizlik ve karanlık iç içe geçti.

"Anne!" diye bağırdım. "Çok korkuyorum."

Karanlık zihnimin içine sızıyor.

Boğazım nefessizlikten ağrıyordu. "Anne, duramam burda."

Karanlık büyüyor, hiç durmadan büyüyor ve zihnime son sürat yayılıyor.

Ağzım sanki son nefesini bırakmak ister gibi açılıyor. "Anne," diye fısıldadım. "Ölüyorum bu karanlıkta."

Ve karanlık artık zihnimde yaşayan canavarın adıydı.

Geriye bir iki adım attım, arkadaki toprak duvara değen sırtım yine o toprak duvara sürtünürken yere yığıldım. Sanki karanlık tepemden bana bağırıyordu. Ufak dizlerimi kendime çektim, tıpkı bir ip gibi inceldiğini duyumsadığım kollarımı sıkıca bacaklarıma sardım. Yüzümü bacaklarıma sakladım ve geçeceğini, annemin geleceğini fısıldayıp durdum.

Annem hiç gelmedi, karanlık hiç gitmedi.

Tek başına karanlık bir kuyunun dibinde kala kalmıştı.

Kuyunun dibi zifir karasıyla önü ardı olmayan dipsiz bir karanlıktı; o karanlığın adı, Edim Demiray'dı. Işık yoktu. Yardım yoktu. Ölüm yoktu. Yaşam yoktu.

Lavin, sabah kalktığında altına bir jean pantolun, üzerine v yaka dirseğine uzanan zeytin rengi ve kırmızı ağırlıklı kareli bir gömlek giydi. Saç tokasını bulamadığı için saçlarının bugünlük serbest bırakmak zorunda kaldı. Montunu ve çantasını alarak odadan çıkıp aşağıya indi. Salona geçerken, Nergis'le karşılaştı.

İNTİKAMIN PENÇESİNDE (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin