-3- Rehber Hocası

1.2K 376 142
                                    

Gözler mi yoksa ağızdan çıkıcak bir kelime mi diye sorsanız hiç düşünmeden gözler derdim. Çünkü hiç bir zaman yalan söylemezler. Belki de isteseler bile başaramazlar.

'' Sözlere aldanma kızım. Git diyen bir kişi sana kal demekte istemiş olabilir. Ama bu gözler var ya işte onlar hiç bir zaman yalan söyleyemezler. İşte sırf bu yüzden ben annenden vazgeçmedim!''  Belki de babamın küçükken bana söylediği bu sözler yüzünden böyle düşünüyor da olabilirdim ama kesinlikle babam bu konuda haklıydı. Biz ne hissedersek hissedelim dışarı vurabildiğimiz tek yer gözlerdi. Şuanda da olduğu gibi. Derse girdiğimizden beri Pervin hoca sırasına oturmuş ve hiç konuşmamıştı. Üstündeki toz pembe gömleği onu ne kadar tatlı bir bayan gibi gösterse de gözlerindeki nefret de onu o kadar itici bir bayan yapıyordu. Çattığı kaşlarının altındaki kahve rengi gözleri nasıl bu kadar nefret doluydu ? Anlamıyordum! Bizden mi nefret ediyordu? O zaman neden buradaydı? Sanki sınıftan herhangi bir ses çıksa anında bağıracakmış gibi tetikte duruyordu. Halbuki dersler başlamadan önce okuldaki en çok gürültünün bu sınıftan geldiğini şimdi söyleseler hayatta inanmazdım ama bunu söyleyen kişi bendim.

''Bu zulümün bitmesine son  10 dakika.'' 

Kumru'nun konuşmasıyla bakışlarım yan tarafıma tam gözlerinin içini hedef almıştı. Koyu mavi gözlerini kısmış sıkıntıdan yanaklarını şişirmişti. Gülerken gözlerinden geçen pırıltılardan şuan bir tanesi bile kalmamıştı. Kafasını önüne çevirdiğinde öylece takılı kalmıştı. Baktığı yöne baktığımda Pervin hocanın gözleri Kumru'nunkilerle savaş içerisindeydi. Sanırım o sesi çıkaran kişi bulunmuştu. En sonunda pes etmiş olucak ki kafasını önüne eğip hocanın duymayacağı bir şekilde ofladı. Belki de duymuştur. Hedef noktam tekrar Pervin hoca olduğunda eline aldığı kalemle masanın üstünde duran sınıf defterini açıp yazmaya başladı. Ne kadar disiplinli olduğunu daha önce söylemiş miydim? Bir anda gürültülü bir şekilde defteri kapatmasıyla sınıftaki sessizliği bozmuştu.

''Fark etmemişim gibi davranmam öyle olmadığı anlamına gelmez Alpaycım! İlk dersime bahçede koşuşturduğun köpek yüzünden girmediğini biliyorum ve böyle rahat olmanı davrandıracak bir konu ortada göremiyorum. Yoksa ben mi yanılıyorum evladım? Keşke gelme gereksinimin de bulunmasaydın. Bir sonraki ders tekrar eve gitmek zorunda kalacağınız için yorulacaksın çocuğum!''

Pervin hocanın gözleri kapının olduğu taraftaki sıralarda oturan  Alpay'a kaydığında çoğu kişi kurbanın kendisi olmadığı için derin bir nefes vermişlerdi. Sonuçta haklılarda bu kadın beni ilk dersiyle bu kadar korkuttuysa onlar iki yıl boyunca nasıl korkmuşlardır! Alpay'ın ayağa kalktığını gördüğümde sınıf yine sessizliğe bürünmüştü. Sanırım açıklama yapacaktı.

''Geç gel...''

Kapının tıklanmasıyla Alpay'ın sözü yarıda kalmış ve bütün sınıf tekrardan derin bir nefes vermişti. Bu kadından korkmasanız bile kimse başına bela almak istemezdi. Sürekli alttan alttan iğneleyici laflar söylüyor sonrada sanki hiçbir şey söylemiyormuş gibi küçük çocuklara takılan lakapları söylüyordu. Bu kadın görüntüsünün yanı sıra tam bir ateş gibiydi. Ne yaparsak yapalım asla sönmeyen bir ateş!

''Gir!''

Verdiği komutla açılan kapıdan içeri esmer bir çocuk girmişti. Boyu bizden kısa ve tahminimce 10'uncu sınıfa yeni geçmiş gibi duruyordu. Giydiği kot pantolon ve açık mavi gömleğiyle şirin gözüktüğü halde Pervin Hocaya bakan kahverengi gözleri korktuğunu belli ediyordu. Büyük bir kaosun içine atladığının o da farkına varmıştı.

''Pervin hocam , Janset Demirsoy'u rehber hocası çağırıyor.''

İsmimi duymamla yaşadığım şokun aynısını Kumru da yaşamış olucak ki bakışları anında beni buldu. İlk günden ne yapmış olabilirdim ki? Pervin hocanın bakışları bana kaydığında ayağa kalkmam gerektiğini anladım. Tam ayağa kalmıştım ki benimle aynı anda ayağa kalkan ikizlerden birisi dikkatimi çekti.

AKIL HOCAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin