Bölüm-4-

406 195 53
                                    

          

   Dolunay'ın ağzından...

Sahile inmiş denizi izliyordum hava kapalıydı elimdeki kahveyi istemsizce sımsıkı sarmıştım ve düşünüyordum 3 yıl boyu bu kadar sevip nasıl fark etmediğimi. Yaklaşık 4 saat olmuştu sahile ineli gitmem şarttı ancak gidesim yoktu. Bir dalga vurdu kıyıya sonra bir tane daha yavaşça kahvemi yudumladım dalgalar birbirleriyle yarışırken ne yapacağım hakkın da en ufak bir fikrim yoktu. Belki de unutmam lazım diyen bir yanım kabul et artık bitsin diyen diğer yanıma daha baskındı. Yapamayacağımı biliyordum. Biraz daha düşündüm yaklaşık 1 Saat sonra kalkıp yürümeye başladım o sırada gök gürüldedi ve ardından şiddetli bir yağmur bardaktan boşanırcasına yağmaya başladı.. Gözyaşlarımda yağmura esir oldu o sırada. Eve yaklaşınca ılıklarım yandığını gördüm telefonum sessizdeydi ekranı açmamla facia bir tablo görmem bir oldu 57 cevapsız arama 36 mesaj. Eve gitmem gerekiyordu. Yüzleşmem gereken çok kişi vardı. Abim aslında Emre'nin en yakın arkadaşı olmasına nasıl bir tepki verecekti ?

Alp'e zarar gelmesi en son isteyeceğim şeydi. Bu meseleyi kimseyi kırmadan halletmem gerekiyordu.

---

Eve geldiğimde herkesin uyuması için dua ediyordum. Deri ceketimin cebinden anahtarımı çıkararak kapıyı açtım. İçeriye geldiğimde çok ses yapmadan kapıyı kapattım. Anahtarımı tekrar cebime atarak salona doğru yürüdüm. Işığı açtığımda olduğum yerde kaldım. Gördüklerim karşında şok olmak elde değildi.

Üçlü koltukların birinde Kayra ve Ceyda oturuyordu. Tekli koltukların birinde ise Buğra abim ve diğerinde Alp. Evet, Alp oturuyordu. Gözlerimi hepsinin üzerinde gezdirdim. Kafam bozuktu. Ceyda'ya anlatmamasını söylemiştim üstelik. Şu an bu ortamdan yırtmam gerekiyordu. Birde bu mallar niye karanlıkta oturuyor lan?

"Hoş geldiniz, iyi geceler, ben yatıyorum, kendinize iyi bakın, sağlıcakla kalın." Cidden maldım. Her şey tamam da sağlıcakla kalın nedir? Salak Dolunay.

Arkamı dönerek koşar adamlarla merdivenlere yöneldim.

"Dolunay hemen buraya gel. Saat 22.47 nerede kaldın ve telefonuna niye bakmıyorsun."

Şimdi bitmiştim... Bok vardı da çağırıyordu kurbağa suratlı kelebek

"Sahilde denizi izlerken dalmışım, özür dilerim."

Ceyda ve Kayra'nın oturduğu koltuğun karşısına oturarak olacaklardan habersiz el tırnaklarım ile oynamaya başladım.

"Dolunay."

Buğra abimden adımı duymak bile korkuturken bakışlarımı yüzüne çevirdim, yüzündeki duyguları anlayamıyordum.

"Burada toplanmışız sohbet ediyoruz sen niye kaçıyorsun?"

Bir dakika.

Abim Alp'in Emre olduğunu cidden bilmiyor muydu ?

Bilmiyordu. Evet bilmiyordu.

"Tamam otururum."

Ağzımdan çıkan bu soğuk ses içimdeki mutluluğa çok tersti .

Ceyda'ya baktığımda gülümseyerek bana göz kırptı.

Söylememişti.

Alp'in kaçamak bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Ama uzun süre bakmıyordu belli ki ortaya çıkmasından daha doğrusu Buğra abimin bilmesinden çekiniyordu.

"Alp sana verdiğim numaranın sahibini buldun mu ?"

Abim Emre'yi bulması için en güvendiği arkadaşına bu görevi vermişti.

BİR DOLUNAY MASALI #Wattys2016Where stories live. Discover now