Bölüm-1-

1K 281 210
                                    

27 Haziran 2016'da yazılmaya başlamıştır.

(Düzenlemeye başlanmıştır.)

------------------


Sessizce anahtarı kapı kilidine sokup kapıyı açtım. Evdeki iki canavarın uyanmasını istemezdim. Aynı şekilde odama doğru ilerledim. Kardeş denilen iki bücürün uyanmasını istemiyordum. İki bücür Kayra ve Dolunay. Odama girip kıyafetlerimi değiştirdim, bir duş alıp çıktım. Edi ile Büdü'nün odasına doğru ilerledim. Odaya girmeden önce Dolunay'ın titreyen sesiyle Kayra'ya bir şeyler anlattığını duydum. Sessizce kapının önünde onları dinlemeye başladım. Ayıp falan değil arkadaş! Ağabeyiyim ben onun. Kayra ile de kızsal bir şey konuşamayacağına göre dinleyebilirim.

Dolunay: 

-Her şey bok yolunda ilerlerken bile ondan şüphe etmedim ikiz, kalbine inandım. Onun kalbine güvendim.

 Ne olup bittiğine anlam veremesem de odaya girip sorgulamak istemedim. Sorguya çekilecekler ama şuan erken. Sonuçta hanım beni aramızda iki yaş olmasına rağmen ağabeyi olarak görüyor. Bu bir açıdan hoşuma gitse de; diğer yandan hiç hoşuma gitmiyordu. Bana kendi hayatından bir şeyler anlatmak yerine eğlenmek amaçlı kullanıyor gibiydi ama neyse. Bir bakıma böyle olması eminim daha iyi.

Kayra:

-Dolunay, ikizim hatta güzelim, o çocuğu çok önemsiyorsun. Sanaldan tanışmış olabilirsin ve aynı şehirde de yaşıyor olabilirsiniz ki öyle. Senle buluşmaması onun bileceği iş, takma kafana artık .

Dolunay'a karşı sesi gayet normal ve sakindi. Ama eminim ki bunun sebebi karşısındaki kişinin canından çok sevdiği ikizi olması.

Olayı anlamadığım için direk odaya girdim. Bütün gözler bana dönmüştü. Bütün gözler diyorsam sadece iki çift göz. Yerde oturmuş konuşuyorlardı, sanki koskoca odada koltuk ya da yatak yoktu ruhları fakir bücürlerin yazık. Cidden kalbim acıdı. Kayra eşofmanı ve salaş bir t-shirt ile duruyordu. Dolunay da şort ve atletle duruyordu. Dolunay hafiften ağzını araladığında, konuşacağı bariz belli bir şekilde ortaya çıkmıştı. Ona susması gerektiğini belli eden bir işaret yaptım.

-Doğru söyle çikilop, kim bu çocuk? deyiverdim bir anda. Olayı bilmiyordum bu yüzden sert yaklaşmam da saçma ve anlamsız olurdu. Ne olduğunu anlamasa da bana dik dik bakıp dediği tek şey:

-Ağabey! Kapımı dinledin, geri zekalı!olunca kendimi tutamayıp bastım kahkahayı. Bir de şu mesele var:   başta ağabey diye başlayıp geri zekalı demesi... Bıktım bunlardan, yemin ederim. Konuşmaya ilk başladıkları zaman sevecen ve hoşlardı ama bokunu çıkarıyorlar şuan...

-Benden kaçar mı sence, dökül ? dediğimde bana tip tip baktıktan sonra olayı anlatmaya başladı. Ben Kayra'nın yatağına yatmış dinlerken gerçekten şaşırmıştım. Anlattığı süreç boyunca gözleri dolmuştu ama inat edip ağlamamıştı. Bazı yerlerde derin nefes alıp, bazı yerlerde sertçe yutkunmuştu. Dolunay'ın birini sevdiğini ve konuştuğunu biliyordum. Ama bu kadar değer vereceği aklıma gelmemişti galiba. Normal de karşılıyordum fakat sanaldan olduğu yine aklıma gelmemişti. Anlattıkları bitmesi ile gözleri yine dolmuştu. Kafasını Kayra'nın boynuna gömdü, Kayra bir şey demeden sarıldı. İstemsizce tebessüm etmeme sebep oluyorlardı. Dolunay her canı yandığında, üzüldüğünde; Kayra sanki daha çok üzülüyordu. Ve her seferinde olduğu gibi sımsıkı sarıyordu onu. Benim de bu kızla ilgili bilmediğim pek çok şey vardı. Bir türlü ona yaklaşamıyordum. Aramıza bir kalkan koyuyordu. İki üç dakika aynı pozisyonda kaldıktan sonra birden kafasını kaldırıp Kayra ve bana dik dik bakmaya başladı. Huylanmadım değil. Sonuçta Dolunay'dan bahsediyoruz güvenemiyorum.

BİR DOLUNAY MASALI #Wattys2016Where stories live. Discover now