sześć

625 80 66
                                    

ChangKyun, HoSeok'un evinin önünde öylece dikiliyordu. Yerinden çıkacakmış gibi atan kalbini sakinleştirmeye çalışıp işaret parmağıyla zile bastı. Çok geçmeden içeriden "geldim" sesiyle birlikte birkaç ayak sesi duyuldu ve kapı açıldı. Dışarıdaki havanın soğukluğu HoSeok'u hiç etkilemiyormuş gibi görünüyordu çünkü üstünde gri bir şort ve siyah, ince bir tişört vardı. ChangKyun ise karşısında krem rengi kazağı, dar siyah pantolonu ve kahverengi montuyla dikiliyordu.

"Dışarısı oldukça soğuk olmalı."

Gülümseyerek konuştuğunda ChangKyun bir anlığına onun gülümsemesinde kaybolmuş ve sadece kafa sallayabilmişti.

"Hadi içeri geç, evim oldukça sıcak."

ChangKyun utangaçca başını eğerek bir adım ilerledi ve ayakkabılarını çıkararak içeriye girdi. Evi gerçekten de sıcaktı. HoSeok, onun montunu alıp vestiyere astı ve önden ilerleyerek kendini takip etmesini söyledi.

Oturma odası olduğunu düşündüğü bir odaya geldiklerinde HoSeok bir koltuğa gelişigüzel oturmuştu. ChangKyun ise çekingen bir şekilde başka bir koltuğa sanki diken üstünde oturuyormuş gibi oturmuştu.

"Rahat ol. Bir şeyler yemek ister misin?"

"Ha-hayır, teşekkür ederim."

"Pekala, o halde ödeve başlayalım. Bir dakika bekle, gerekli şeyleri getireceğim."

ChangKyun hafifçe kafa salladı. HoSeok odasına gidip kucağına malzemeleri doldurup geri gelmişti.

"Teknik çizimin iyi mi?"

"Eh, sayılır."

"Şu kısmı benim için çizebilir misin?"

"Tabi ki."

ChangKyun eline cetvel ve kalemi alıp kazağının kollarını yukarı sıyırdı. Dikkatini önündeki çizime vermeye çalışarak kalemi sıkıca tutup çizmeye başladı.

"Solak mısın?"

"Evet."

"Solaklar zeki olur derler. Sana da zeki olduğunu söyleyenler oluyor mu?"

"Genelde derler ama solak olduğum için değil, babamın işi yüzünden."

"Baban ne iş yapıyor ki?"

"Bilim adamı."

HoSeok ağzından büyülendiğini belirten sesler çıkardığında ChangKyun gülümsemişti.

"Gamzen de var. Çok tatlı."

HoSeok parmağını ChangKyun'un yanağındaki çukura değdirince ChangKyum tüm bedenine bir elektrik dalgası yayıldığını hissetti. Bir an beyni tutukluk yaptı ve çizmeyi bıraktı.

"Tepkilerin çok tatlı Kyun. Suratını görmen gerek."

HoSeok kıkırdayarak konuşmuştu. ChangKyun dağılan dikkatini zorlukla toparlayıp çizime devam etti. HoSeok'n bakışlarını üstünde hissedebiliyordu. Kendine bakması hoşuna gitse de bir süre sonra rahatsız olduğunu hissetmişti. HoSeok'un gözleri ChangKyun'un her yerinde gezinmişti. Belirli bölgelerine bakarken sırıtıyordu. ChangKyun çizimi bitirdiğini ifade edercesine biraz geriye çekildi.

"Bu işte cidden iyisin. Teşekkür ederim."

"Önemli değil."

"Bundan sonrasını ben hallederim. Hemen gidecek misin? Bir işin var mı?"

"Hayır yok."

"O zaman bir şeyler içip sohbet edelim biraz."

HoSeok gülümseyerek yerinden kalktı ve mutfağa gitti. ChangKyun bir şeylerin yanlış gittiğini hissetse de umursamak istememişti.

Proszę [WonKyun]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin