'' SÖZLER ''

791 364 45
                                    


'' Dik dur daha küfredilecek bir çok insan var ''

DURUKAN

Sabah sabah sinirlerim tepemdeydi gene. Bu gün şu meşhur Enes'le tanışacaktık. Adamı bulmuştum bide yetmez gibi babasına ortaklık teklifi göndermiştim.Azimle planımızı yavaş bir şekilde işlemeye başlamıştık. Onu parasıyla değil duygularıyla sikecektim önce. Ama hepsinin bir vakti ve zamanı vardı. Alinin neden o her istediğini alır dediğini şimdi daha iyi anlıyordum. Baba parasıyla büyüyen züppenin tekiydi piç. Her yaptığı boku rüşvetle şunla bunla kapatmışlar.Bakalım bu sefer yapacağımı neyinizle kapatacaksınız.

Bide bu kadar derdim yetmez gibi bizim toprak hanım beni gene sinir etti. Bu kız hiç olmadık yerlerde neden hiç olmadık kıyafet giyiyor . Yani bu kızın böyle özel bir gücü filan mı var. AA giyilmemesi gereken bir yer hemen buna ters düşen bir şey mi giymem lazım diyor ne bok yapıyor anlamadım gitti.Ve yine giymemesi gereken bir etek giymiş. Pardon etek mi dedim. Ona etek denmez cam silme kumaşı denir.Ve o Enes piçiyle karşılaştıklarında emininki gözünü çekmezdi tabi buda benim onun gözünün çıkartmam anlamına gelirdi .Ama Azim'e söz verdim. Her daim sakin olacağıma ve ondan habersiz bir atak yapmayacağıma dahil. Gel Enes piçi gel bakarım. Acaba toprak bunu nasıl karşılayacak.?

Keşke söylese miydim. Neyse böylesi daha iyi en azından tepkisini görmüş olurum.

45 dakika sonra toplantı odasında beklerken kapı açıldı içeri meşhur piçimiz girdi. Ama benim gözlerim Enes den çok topraktaydı. Onu gördüğünde önce afallamıştı. Gözleri doldu. O gözlerinde binlerce duyguyu yaşadığını gördüm. Milyonlarca yıkılışını ve yerle bir oluşunu gördüm sanki. O kadar boş bir şekilde bakıyordu ki. Sanki burada biz yokuz sadece o ve kendi varmış gibi bakıyordu.Sonra bir şey oldu nasıl desem anlatılmayacak bir şey. Birden daha dik durdu . Omuzlarını geriye doğru attı. Göğsü dikleşti. Başını dimdik kaldırıp gözlerini enesin gözlerine dikti. Yanağından süzülen bir damla yaşı elinin tersiyle sildi.O gözyaşı damlası o kadar küçüktü ki kimse fark edemezdi ama içinde barındığı acı kendisinin kat ve kat üstündeydi. Gözleriyle resmen karşısındakine savaş açmış bir komutan edasıyla bakıyordu. Sanki enese karşı yıkılmadım diyordu. Savaşa hazırım.Her zaman ki gibi ayağa kalkmasını bilirim diyordu vücut dili her şekilde. Ve işte benim eşimde böyle olmalıydı her ne olursa olsun dimdik ayakta olmalıydı. Sahte de olsa eşimdi kağıt üstünde. Beni temsil ediyordu.Daha sonra bakışlarımı malum insana çevirdim. Şerefsiz gözlerinin içi gülüyordu resmen nasılda bakıyordu it oğlu it. Ben senin o gözünü oymaz mıyım lan. Oyup da misket yapıp masamın üstüne koymaz mıyım.

-Buyurun Enes bey oturun ayakta kaldınız. Bu arada ben Durukan POYRAZOĞLU

-Demek Durukan bey sizsiniz dedi iğneleyici bir ses tonuyla. ( o iğnelerle götünden kan alacağım kann )

Gözlerinin içine dik dik bakarak '' Evet o benim ''

- Tanıştığıma memnun oldum diyerek elini uzattı.

-Bakarım bundan sonrada böyle diyebilecek misiniz. diyerek uzattığı eli sert bir şekilde kavradım. Bu tokalaşma sıradan bir el sıkmadan ibadet değildi. Bu bir savaşın başlangıç aşamasıydı. Ve bu savaşın sonun da kazanan taraf belliydi.

-Anlamadım ne dediniz?

-Bende dedim. Ha bu arada bu güzeller güzeli bayan benim karım olur. Toprak Poyrazoğlu diyerek toprağı kolumun altına aldım.

-Demek karınız? dedi gözlerini toprağa dikerek.

-Evet .

Hoyrat bakışlarıyla toprağı baştan aşağı süzdü. Süz süz ben senin o gözünü oyunca nasıl bakacaksın çok merak ediyorum.

KAYBEDİLENLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin