22.Bölüm

5K 404 26
                                    

-Bulamayacağımı mı sandın?Dedi
"Seni bir daha asla bırakmayacağım"
Şaşkınlıkla etrafa bakındım. Kalbim sıkışıyor, Yüreğimin en ücra köşeleri bile alev alev yanıyordu. Gökyüzümde kuşlar sevinçle karışık nidalar atıyordu. Yataktan kalkmaya çalışsam da başarısız olmuştum. Bu oldukça garipti.
Sanki bütün vücudumda ki güç su gibi akıp gitmişti.
Elimi ona uzatmaya çalışıyordum, lakin gittikçe daha da uzaklaşıyordum ondan.
-Emre
Dedim kendimi zorlayarak.
-Gitme, bırakma beni!
Sinirle ayağı kalktı. Gözünün içini kan bürümüştü, yüzünü buruşturdu.
-Sen başkasına aitsin. Dedi "hoşçakal."
Odadan hızla ayrıldı.
Peşinden gitmek için herşeyi yapıyordum. Canımın acısını umursamadan elimde ki serumu söküp peşinden koşmaya başladım. Koridora çıktığımda Emre'den hiçbir iz yoktu. Çaresizce etrafta bakındım. Ayaklarım tutmuyor kollarım cansızlaşıyordu, yavaşça yere çöktüm. Ağladıkça koridorda yankılanan hıçkırıklarım boğazımda düğüm düğüm oluyordu. Hıçkırığımı bastıracak kadar tok bir ses duyuldu koridorda.
-Düştün mü? Kalk ve rabbine secde et.
Etrafta sesin sahibini aradım ama kimse gözükmüyordu. Bedenimi çevreleyen korku düşünmemi engelliyordu. Neydi bu ses ve nereden geliyordu.
-Isyan etme.., Dedi ürkütücü bir ses tonuyla.
"sabret! Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir."
Ses tane tane ve anlaşılır çıkıyordu. Ne çok kaba ne de çok ince bir sesti.
Merakla harmanlanmış olan içimdeki ürperti bedenimi ele geçiriyordu. ...

***
6 ay sonra..

Herşey o rüyadan sonra başlamıştı. Ardı arkası kesilmeyen kabuslar, tedavi adı altında bitmeyen-tabiri caizse- eziyetler...
6 ay içerisinde olabilecek ne varsa yaşamıştım. Sayısız ameliyatlar, serumlar ve daha adını bile bilmediğim bir sürü tedavi yöntemleri.
Seccademi yavaşça katlayıp yerine yerleştirdim. Burada mescit olmadığı için odamda kılıyordum namazlarımı. Güneş daha kendini göstermemişti dağların ardından. Gerçi havalar soğuk olduğu için güneşin çıkacağını da pek zannetmiyordum. Yavaşça yatağıma oturdum. O rüyadan sonra ibadetlerime iki elle değilde dört elle sarılmayı öğrenmiştim. O günden sonra Hergün değilse bile iki üç de bir
ona benzer rüyalar görüyordum. O tanımlayamadığım garip ses bana sürekli sabretmemi söylüyordu. Zorlukla yatağıma uzandım. Artık eskisi kadar da iyi değildim. Lavaboya bile kendim zar zor gidiyordum. Hastalık beni ele geçirmek üzereydi. Ama sabrediyordum. O sesi dinliyordum. Beni rabbime götürecek sesi...

***
Kapının kapanmasıyla, elinde
ilaçlarla içeri giren Sedef'e baygın gözlerle baktım.
-Günaydın. Dedi elindeki ilacı kutusundan çıkarırken.
Dudaklarım kurumuştu, dilimi alt dudağımda gezdirdim. Çatlamış dudaklarım bir nebze olsun rahatlamıştı.
-Günaydın. Dedim gülümsemeye çalışırken.
Sürahiden doldurduğu suyu uzattıktan sonra ilacı da elime tutuşturdu. İlacı içtikten sonra bardağı ona uzattım.
-1 saat sonra kemoterapiye gireceksin. 6 aylık kemoterapi sürecinin bugün sonuna geldin.
Yarından itibaren artık 6 ay da ışın tedavisi göreceksin. Beynimde ki düşünce yığınıyla savaş vermeyi bırakıp kafamı salladım.
-Lavaboya kadar yardım edermisin?
Yanıma gelip koluma girdi. Kapının önüne kadar yardım etti. İhtiyaçlarımı giderdikten sonra ellerimi yıkamak için musluğu açtığımda karşılaştığım yüz beni hüsrana uğratmıştı. kafamda ki boneyi yavaşça ellerimin arasına aldım. O çok sevdiğim saçlarım yoktu artık. Kemoterapiye başlamadan önce Sedef tarafından infaz edilmişlerdi.

Kaşlarımda eskisi kadar gür değildi, bazı yerlerinde seyreklikler oluşmuştu. Çok zayıflamıştım, 6 ay önce üzerime tam oturan hastane kıyafetim şimdi üzerime çuval gibi oluyordu. İç çekerek elimdeki boneyi başıma taktım. Gözaltlarım şişmiş, gözlerim sanki iki adet çukurun içinde duruyordu.
Emre benim bu halimi görse kesinlikle yüzüme bile bakmazdı.
Tanınmaz haldeydim çünkü.

Unutursam Fısılda -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin