Bölüm 30: Gitme sana muhtacım Demir!

En başından başla
                                    

Yolculuğumuzun devamında sürekli konuşup gülüştük. Haftaya boşanacak bir çift olmamızı rağmen çok mutlu bir çifttik oysaki. Ve ben her güldüğümde, her mutlu anımda aklıma bu geliyordu. Haftaya bekâr bir insan olacaktım ve belki de Demir'i hiç görmeyecektim.

"Türk kızı özür dileyecekken durumu öyle bir hale getirir ki bir bakmışsın özür dileyen sensin" diyen Demirden sonra düşüncelerimi def edip konuştuğumuz konuya odaklandım. Daha demin ona 'Gerizekalı mısın?' dedim. Çocukluk yapıp alındı. Ya bir insan buna alınır mı?! Sonra bir de demez mi özür dile diye! Sen misin diyen bende bir güzel trip attım tabi. Bak şimdi o benden özür diliyor. Ah biz kız milleti valla çok kötüyüz.

Kısık sesle "Özür dile benden" deyip trip atmaya devam ettim. Gülmemek için kendimi bir yandan da zor tuttum.

"Özür dilerim lan oldu mu?!" deyince hemen asık suratımı düzeltip gülümsedim.

"Aferim bak yavaş yavaş iyi koca olmayı öğreniyorsun" Ağzımdan çıkan cümle yüzünden kendi kendimin yüzüne tükürmek istedim. Aptal Hira! Haftaya boşanacağın adama bu denir mi?

"Allah'ın işine bak tam iyi koca olmayı öğrenmeye başladım ama haftaya boşanıyorum"

Hiçbir şey demeyip batmak üzere olan güneşi izledim. Güneş batıyordu ve bizde birkaç saattir yolculuk yapıyorduk. Peki İstanbul'a dönünce ne olacaktı? Beni evime bırakıp gidecekti ve belki de ta bir daha duruşmada görecektim onu. Boşandıktan sonra ne olacaktı? Onu hiç göremeyecektim?! Dayanabilir miydim acaba? Belki de başka bir şehre taşınmalıydım, İstanbul büyük bir şehirdi ama bizdeki bu şanssızlıkla illa bir yerde karşılaşırdık. Ağzımdan çıkan soruya engel olamadım. "Başka bir şehre taşınmamı ister misin?"

"Anlamadım?"

"Boşandıktan sonra başka bir şehre taşınmamı ister misin? Rahatsız olursun belki"

"Saçmalama, İstanbul'a alıştın artık. Burada kalman en doğrusu en azından ailen öğrenene kadar..." sözünü kesip "Ailem boşandığımı öğrenmeyecek" dedim.

"İlla öğrenecekler" Öğrenmemeliler. Hadi insafa gelip boşanmama bir şey demediler diyelim ama karnımdaki bebek! Onu öğrenirlerse ya beni direk Demir'e postalarlardı ya da öldürürlerdi. Öldürmeseler bile ya yurtdışına ya da herkesten uzak bir yere gönderirlerdi. Babam kimsenin ağzına sakız olmak istemezdi.

"Öğrenmemeliler"

"Öğrenirlerse ne olur?"

"Öldürürler" dedim direk. Belki de ben fazla paranoyaktım. Öldürmeye de bilirlerde sonuçta konağın iki varisinden tek bayan bendim. Tek kız evlatları bendim sonuçta. En basitinden evlatlarıydım ben. Aman kendimi acındırır kurtarırdım paçayı. Ben paçayı kurtarırdım kurtarmasına ama bebeğim? Ya beni Demir'e postalarlardı ya da bebeği aldırtırlardı. Sonuçta Mardin'e bebekle dönemezdim. Aslında bakarsan ben Mardin'e her türlü dönemem. Aşiret, babam, abim herkese rezil olurdu. Mardin'e dönmezdim ama başka bir yerde yaşayabilirdim. Kafam aşırı derece de karışıktı!

"Abartıyorsun bence"

"Demir!" diye bağırdım. Bu konu hakkında konuşmak istemiyordum. "Bak Mardin'i bilmiyorsun o yüzden kapa çeneni" diye bağırınca kendime küfrettim. Ne oluyor ya bana?! Adama şimdi neden bağırıyordum? Resmen sinirimi ondan çıkarıyordum. "Bağırdığım için özür dilerim" Bak Demir Bey gerektiğinde özür dilemesini bilir Türk kızları.

"Çok gerginsin" dedi usulca. Sonra sustu.

Bende dudaklarımı yalayıp durumu nasıl toparlayacağımı düşündüm. "Gerginim çünkü hala kaçırıldığımı unutamadım" Yalan, gerginim çünkü haftaya senden boşanıyorum.

"Seni anlayabiliyorum ama merak etme boşandıktan sonra seni kimse kaçırmaz"

Biz boşanmayalım ben kaçırılmaya razıyım.

"O adama ne oldu?"

"Hangi adama?"

"Bizi kaçırtan işte" deyince "Vedat Abi öldürdü"dedi.

"Nasıl öldürdü?" diye sorunca "Neden merak ediyorsun?" diye sordu.

"Merak ediyorum işte anlat"

"Çekti silahı dayadı anlına. 'Sen kimsin benim kızımı ve gelinimi kaçırırsın puşt' dedi ve vurdu" Gelinim! Evet o şahıs ben oluyorum. Otuz iki diş gülümseyince Demir "Çok mutlu oldun adamın vurulmasına" dedi.

"Tabi mutlu olacağım, o adam yüzünden kaç saat uykusuz kaldım ben sen biliyor musun?!"

"Şu uykuyu sevdiğin kadar beni sevseydin şimdi çok mutlu bir evliliğimiz olabilirdi"

Ben seni uykudan daha çok seviyorum aşkım...

Tam bir şey diyecektim ki karnımdan gelen gurultular yüzünden kıpkırmızı oldum. Demir birden kahkaha atınca daha da kızardım. Utandırmasana be herif! "Açım aç! Karını aç bırakıyorsun yollarda" deyip ona kızdım.

Kahkahasını zor durdurup "Merak etme yolumuzun üstünde bir köfteci var, adam işin ustası seni oraya götüreceğim" dedi. Yirmi dakika sonra falan bir köftecinin önünde durduk. İçeriye girince Demir birkaç kişiye selam verdi. Güzel bir masaya oturduk. Birkaç dakika sonra masa donatıldı. Masaya baktıkça gözlerimden kalpler çıkıyor olmalıydı. Demir'i umursamayıp yemeye başladım. Hamile kadınım valla ben kimse kusura bakmasın! Yemek boyunca neredeyse hiç konuşmadık. Yedikten sonra Demir hesabı öderken ben lavaboya ilerlerdim. İşlerimi hallettikten sonra makyajımı tazeledim. Sonra yolculuğumuza devam ettik. Cama doğru dönüp gözlerimi kapadım. Ne ara uyudum hiç hatırlamıyorum.

Uyandığımda baya bir trafik içindeydik. "Neredeyiz?" diye sordum.

"İstanbul'a girdik"

Kahretsin keşke daha uzak bir yerde yaşıyor olsaydık. Belki de birazdan ayrılacaktım ondan. Hiç konuşmadım çünkü konuşursam ağzımdan 'Eve gitmeyelim, sana gidelim' veya 'Beni bırakma' gibi şeyler çıkabilirdi. Onu hiç bırakmak istemiyordum. Evimin sitesinden içeriye girince bir an ağlayacağım sandım. Bizim bloğun önünde durunca arabadan indim. O da indi. Ben arka koltuktan kol çantamı alırken o da bagajdan eşyalarımın olduğu çantayı çıkardı. Elinden alıp "Güle güle" dedim.

"Kendine iyi bak" deyip yanağımdan öpünce dayanamayıp bende onun yanağından öptüm.

"Haftaya duruşmada görüşürüz"

"Görüşürüz" dedi ve uzaklaşıp arabasına bindi. Arabayı çalıştırıp sitenin çıkışına yöneldi. O an Kazın Koyuncunun 'İşte gidiyorum' şarkısından çok kısa bir kısım aklıma geldi.

"İşte gidiyorum

Bir şey demeden

Arkamı dönmeden

Şikâyet etmeden

Hiçbir şey almadan

Bir şey vermeden

Yol ayrılmış, görmeden gidiyorum"

Gidişini izlerken gözlerimden düşen birkaç damla yaşaengel olamadım. Gitme sana muhtacım Demir!

 Bir gün arayla bölüm geldi ve bu bölüm dört sayfa. Kısa bir bölüm tarzı yorumlar istemiyorum çünkü hem burada kesmek istedim hem de hemen yayınlamak istedim. Sizi seviyorum.

Facebook Grubu: "Hopeklausm Hikayeleri" Bol bol yeni bölüm alıntısı paylaşıyorum.

İnstagram: "Kodadi_baysapik" ve "Esra_Kirtay"

Snapchat: "Esra.Krty"

Deli aşk! Hikayeme bakmayı unutmayın.

07.06.2016

Hopeklausm... 

Demir'in Hirası (Zoraki evlilik) #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin