Bölüm 11: Başka bir adamla bile evlenmeye razı olmak!

69.9K 3.1K 140
                                    

Medya: Sinan ve Nehir. 

Geç oldu ama kusura bakmayın. İyi okumalar.

Hiradan

Demir de, bende yemeklerimizi yerken nedense hiç rahat değildik. Sinan'ında, Nehir'inde gözleri hep üzerimizdeydi. Yemek genellikle Sinan, Demir ve Nehir'in konuşmalarıyla geçmişti. Nehir, beni de konuşmaya dâhil etmeye çalışsa da suskunluğumu korumuştum.

Tatlılarını yerken neredeyse kendimden geçmiştim. Hayatım boyunca yediğim en güzel kazandibiydi. Tatlımı yerken bir de masa da ki sohbeti dinliyordum. Sinan, Demir'in ilkokulda okulun en yaramaz çocuğu olduğunu söylemiş bir de birkaç yaptıklarını anlatıyordu.

"3. Sınıftaydık. Demir de öğretmen masasının arkasındaki dolaba saklandı. Hoca geldi sonra işte ders işlemeye falan başladık. Sonra bu birden dolabı sallamaya başladı, herkes korktu tabi. Herkes deprem oluyor diye bağırmaya başladı, tabi hoca herkesi sınıftan çıkardı ama bir ben sakinim. Tabi ben biliyorum bu çocuğun yaptığını. Var ya görmeniz lazım tüm okul deprem oluyor diye dışarı çıktık. Sonra olmadığı anlaşıldı, herkes sınıflara döndü. Bu susakta 4 ders boyunca korkudan dolaptan çıkamadı. Aç, susuz"

Nehir de ben de gülerken Demir ifadesiz bir suratla "Hiçte bile korkudan değil, ben dersiniz bölünmesin diye çıkmadım" deyince gülerek "Tabi canım" dedim. Gururuna da yediremiyor haspam!

Nehirde gülerek konuşmaya başladı. "Hira da küçükken çok fenaydı. Asla altta kalmazdı, gerekirse karşısındakini de üzerdi".

Utanmıştım, başımı önüme eğdiğimde duyduklarımla daha çok utandım.

"Hira mı? Öldürseler inanmam" Ay inanma kocacığım, senin inanmana mı kaldım!

"Valla inanıp inanmamak sana kalmış. Üniversiteye geçince bu kadar uysallaştı. Lise de amcam iki de bir okula ziyarete giderdi." Anlat Nehircim ya! İstersen hangi renk iç çamaşırı giydiğimi de anlat!

Boğamızı temizleyip "O kadar da değil. Sadece haksızlığa gelemem, tepkimi gösteririm" deyince Nehir "Kuzum benim ya. Lisedeyken benden çok senin üzerine gelirlerdi. Özledim o günleri" dedi.

Ah bir de bana sor. En azından o zamanlar başımda zoraki bir koca yoktu. "Bende öyle" deyip kafamı Demire cevirdim. Dikkatle beni izliyordu. Gözlerimiz birbirlerini bulunca inatla gözlerime baktı. Ben de onun gibi inatla gözlerine bakmak isterdim ama olmuyordu iste, başımı çevirip Nehir'e baktım. O da dikkatle bizi izliyordu. İkisinden de kurtulmak için başımı eğdim. Ta ki Sinan o soruyu sorasana dek.

"E, sizin evlilik nasıl gidiyor?"

Şimdi sana evliliğimizin nasıl gittiğini uzun uzun açıklardım da neyse... Susup Demirin ne diyeceğini bekledim. Kaşları çatılmıştı bile. Ağzını açtı, sonra nefes alıp verdi. Sinir olmuştu ve sakinleşmeye çalışıyordu. Belki de dördüncü veya beşinci aldığı nefesi geri verip "Sence Sinan?" Diye tısladı. Sakinleşmeye çalışması boşuna olmuştu.

Aslında bu kadar sinirli olması benim de sinirimi bozuyordu. Neredeyse hiç görüşmüyorduk, onu sinir edecek bir şey de yapmıyordum.

Sinan gülerek "Bilmem, onu sen söyleyeceksin. Bu kadar güzel bir kadınla evli olmak nasıl bir duygu?" deyince Demir de çatık kaşlarla "Hira'nın güzel olmadığını iddia edemem ama zoraki karım olduğu için güzelliği ve bu evlilik umurumda değil" diye konuştu. Ay sanki ben sana bayılıyorum. Tamam, inkâr edemem yakışıklı ayrıca kasları ve baklavaları fazla seksi ama gene de zoraki kocam olduğu için umurumda değil. Saatlerdir nadiren açtığım ağzımı açıp "Bıktım" diye fısıldadım. Demirin hala kaşları hala çatıktı. Ona karşı hep zoraki bile olsa kocam olduğu için sadık olmuştum. Ama o benim bu özelliğime rağmen defalarca kalbimi kırmıştı. Demirin gözlerinin içine bakıp "Bende zoraki kocama bayılmıyorum zaten" deyip ayaklandım. Sinan ve Nehir'e dönüp "Özür dilerim, eve dönmek istiyorum. Gene görüşürüz" deyip çantamı da alıp masadan uzaklaştım. Arkamdan bana bakan üç kişi olduğuna emindim. Restorandan çıkarken dönüp arkama baktım. Sinan şaşkın Demir kızgındı. Nehirde gülümseyip, göz kırptı. Sanırım iyi bir şey yaptım.

Restorandan çıktıktan sonra taksi bulamadığım için yürüyerek eve gitmeye karar verdim. Yavaş yavaş yürürken düşüncelerim beni esir almıştı. Sesli bir şekilde ofladım. Allah'ım niye ben? Hayır, sen en iyisini bilirsin inkâr etmiyorum ama ben ne zaman mutlu olacağım? Kalbimi kim benden izinsiz alacak? Kim beni mutlu edecek? Kim beni mutluluktan ağlatacak? Bazen diyorum keşke her zaman Mardin'de kalsaydım ama bazen de diyorum ki İstanbul'da da hayallerimi gerçekleştiriyorum. Allah'ım bana yardım et. En azından sen bana yardım et. Şeytan diyor git abime söyle yaksın onunda canını! Ama sonra Demiri de anlıyorum, kendini kapana kıstırılmış gibi hissediyor. Derin bir of çekip etrafıma bakındım.

Gözlerimi kısıp arkamdan yavaş yavaş ilerleyen beyaz Porsche'ye baktım. Daha sonra da plakası dikkatimi çektim. Hava karanlık olduğu için içindeki adamı göremiyordum ama kim olduğunu anlamıştım. Derin bir nefes alıp arabaya yöneldim. Ben arabaya yaklaşınca şoförün yanındaki koltuğun camı açılmıştı. Açılan cama yaklaşıp şoföre baktım. Doğru tahmin! Demir Bey! "Ne var?" Diye bağırdım.

Sinirli olduğu belliydi. Burnundan soluyordu. "Bin şu arabaya" diye tısladı.

"Zorlamı ya? Binmeyeceğim!"

"Ulan var ya! Bin şu arabaya!"

"Binmeyeceğim"

"Konuşacağız, hem de seni eve bırakacağım. Boşanmadan önce başına bir şey gelmesin!"

Beni ne kadar çok düşünüyorsun sen öyle. Tabi boşanalım boşandıktan sonra başıma ne gelirse gelsin. Ona ne ki! Saç uçlarım bile kırılmıştı artık. Ah Demir ah! Sana o kadar çok ahım var ki tırnağın kırılsa beni hatırla. Sinirden dolmaya başlayan gözlerimi umursamadan "Senden nefret ediyorum" dedim. En sonunda bana bunu dedirmişti. Hani biz boşanana kadar iyi anlaşacaktık?

Arabadan çıkıp yanıma geldi. Anlamadığım bir anda arabanın kapısını açıp beni zorla arabaya soktu. Daha sonra kendiside şoför koltuğuna oturup arabayı çalıştırdı. Kafamı dışarı çevirip sinirden sesimi çıkarmadan ağlamaya başladı. Demirin sinirli olduğu alıp verdiği nefeslerden belliydi.

Bir zaman sonra ıssız bir yola gelince etrafıma bakındım. Karanlık, sessiz bir yoldaydık. Arabayı durdurup arabanın içindeki tavan floresan lambayı yakıp arabanın içini aydınlattı. Yol karanlıktı fakat arabanın içi yeterince aydınlıktı. Sertçe beni kendisine çevirip sinirle bağırmaya başladı.

"Hanımefendiye bak nefret ediyormuş benden! Ulan asıl benim senden nefret etmem gerek! Biliyorsun değil mi, mahvettin beni, hayatımı siktin attın!"

"Haklısın! Her şeyi ben yaptım! Seninle evlenmeyi deli gibi istedim değil mi? Ya sen kendini ne zannediyorsun! Ya babam bana o gece o adamla evleneceksin dediğinde ben ona kaç kere inkar ettim. Kaç gün yalvardım, intihar etmeye kalkıştım. O adamın yerine başka biriyle evlendir dedim. Taliplerimden biri olsun dedim. Ya ben sokaktan geçen başka biriyle bile evlenmeye razı oldum. Senin beni hayattan soğutacağını biliyordum. Ya ben senin için hiç tanımadığım bir adam için kendi hayatımdan vazgeçtim. Ve evet sen beni kendinden nefret ettirdin!" susup nefes alıp vermeye başladım. Bağırmaktan acıyan boğazımı umursamadan bağırmaya devam ettim. "Biz zorla bile olsa evliyiz, sen benim kocamsın! Ben sırf senin içindeki bana karşı olan nefret daha büyümesin diye hep sustum. Seni hep anlamaya çalıştım. Sen benim aksime beni hep kırdın. Beni karın bile yapmadın, sen hep benim canımı yaktın! Şimdi de gelmiş insanların içinde beni küçük durumu dü-..." cümlemi tamamlayamamamın sebebi Demirin dudakları oldu. Beni öpmesine izin verip, öpüşlerine karşılık verdim. Ellerini bacaklarımda hissedince geri çekilmeye çalıştım ama izin vermedin. Anlamadığım bir anda şoför koltuğunda onun kucağında buldum kendimi. Bir eli ensemde diğer eli ise kalçalarımdaydı, öpüşmemiz daha da derinleşti. Ellerimi omuzlarına koyup destek almaya çalıştım. Kalçalarımı sıkınca ağzımdan inleme kaçtı. Dudaklarımız ayrılınca nefes almaya çalıştım. Dudaklarımız birbirimize değerken "Durdur beni" diye fısıldadı. Ben kendimi durduramıyordum ki onu durduracaktım. Ah dur Demir! Bunun burada olmasına izin veremem!

-

Yeni Bölüm Sınırı: 450 Okuma, 70 Vote, 60 Yorum :)

İthaf isteyenler bana mesaj atsın. Kod adı: Bay Sapığın instagram hesabını takip etmeyi unutmayın. 

Kod adı: bay sapığa sınır geçilince yeni bölüm gelecek.

Sizi seviyorum. 

Demir'in Hirası (Zoraki evlilik) #Wattys2016Where stories live. Discover now