Bölüm 1 ♋ "Darbe'nin Yeni Oyuncağı"

31.8K 742 101
                                    

Kollarımı sanki kaçabilecek güce sahipmişim gibi kavrayan ve benim dört adımımı tek seferde kateden iki adamı göz ucuyla izlemeye başladım. İkisi de birbirinden iriydi ve gözlerini bir saniye bile koridorun karanlığa gömülen uzantısından ayırmıyorlardı. Etraf küf kokuyordu ve ben korkuyordum. Koku kulağımdaki çınlamayı akordu bozulmuş garip bir ensturmanın berbat sesiyle bastırırken saçlarımı öne atıp uçlarındaki turuncuyu görmek istiyordum.

"Turuncu zihni sakinleştirir.." diye mırıldandım kirpiklerimi kenetleyip rutubetli kokuyu unutmaya çabalarken.

"Turuncu iyidir."

Ayağımdaki lanet topuklular her adımımda nerede olduğunu hatırlatmak için takırdıyor, bu berbat işkencemi körüklemek istercesine dilimde kavurucu bir hissiyat uyandırıyordu. Duyularım yine kördüğüm misali karışmış, siyah olduğundan emin olduğum duvarlar turuncu hariç her rengi barındırır olmuştu.

Ne halde olduğumu düşündüm. Nasıl göründüğümü, ne ara kaçırıldığımı, neden kaçırıldığımı, bu izbe yerde ne boklar döndüğünü? Lakin görünüşüm dışında tahminde bulunabileceğim bir öngörüm yoktu. Büyük ihtimalle altımdaki gereksiz kısalıktaki siyah elbise ve stilettolarla saldırıya uğramış basit bir elit kesim parçası gibi gözüküyordum. Zira saçlarım dağılmadan, yüzümdeki makyaj çamur, is ve yaprak kalıntılarıyla yok edilmeden önce aynaya baktığımda saldırıya uğramamış basit bir elit kesim parçası gibi görünüyordum.

Düşünceler yarı çıplak bedenimi sarpa saradursun, ne ara önünde yer edindiğimizi algılayamadığım çelik kapının açılmasıyla yüzüme vuran parfümle karışık ter kokusu gözlerimin önünde küçük bir renk cümbüşü yaratmıştı. Adımlar yeniden atılırken içerideki yoğun ve tek odaklı nefes sesi, kalabalık bir grubun beni izlediğini algılamama yetmiş olsa da başımı kaldırmamakta ısrarcıydım.

Kollarımı kavrayan adamlardan biri parmaklarını tenimden çekerken, diğeri bize doğru yaklaşan birkaç ağır adımı temkinle bekledi ve ben ne olduğunu kavrayamadan basit bir bez bebekmişim gibi bedenimi öne doğru savurdu. Avuçlarım sarsıntıyı hafifletmek istercesine öne atıldı ve yüzümü beton zemine çalmaktan son anda kurtuldum. Şimdi ise görüş alanım bir çift postal tarzı kaba ve siyah bottan ibaretti.

"Yeni oyuncağına merhaba de Darbe.."

Beni fırlatan adamın dudaklarından dökülen alay ve iğneleme dolu hitabet ile vücudumu yalayıp geçen ürperti, alaylı bir kız kahkahası ile körüklendi.

"Şaka mı bu?"

Kafamı kaldırmamaya yemin içtiğim saniyeler içinde kızın rahatsız edici ve zerre samimiyet barındırmayan kahkaha tınısı çok geçmeden sessizliğe hapsoldu. Şanslıydım ki saçlarım önüme düşmüş, turuncu yine, yeniden duyu düğümlerimi birer birer çözmeye başlamıştı.

"Oyuncaklarla oynayacak yaşı çoktan geçmiş gibi gösteriyorum sanki Ali."

Tok ve alay dolu ses tüm vücudumu sarpa sararken bedenimin her köşesine aynı anda batırılıp hızla çekilen minik iğnelerin acısıyla tısladım. Umutsuzca yüzümü kapamış olan saçlarıma bakıyordum. Kronik astım hastasının nefes açıcı spreyi kadar hayati bir dayanağım olan bu renk, beni rahatlatmak yerine tüm kalkanlarımı söndürüyor, duyduğum ses ile bedenimde iç gıdıklayıcı kıvılcımların dolanmasına izin veriyordu.

"Sana olur olmaz yerde böyle imalar yapmayı sevsem de kız o kadar basit biri değil."

Çevreye adım adı garip bir uğultu hakim olurken önünde yerlere serildiğim adam yanıma çömeldi ve dizleri görüş alanıma girdi. Bükülmüş kalın bacakları bile sportifliğini yansıtabilmek için yeterliydi. Suratıma uzanan iri eli çenemi kavrayıp yüzüne bakmam için yükseltirken diğer eliyle yüzümdeki saçları kulağımın arkasına gelişigüzel tıkıştırdı. Uğultular derinleşmiş, çenemi kavrayan nasırlı parmaklar dokunduğu her hücreye elektrik vermişçesine uyuşturmuştu. Birbirlerine kenetlenmiş kirpik tellerim büyük bir merakla aralanırken gözlerime çarpan ilk şey elalardı.

Balın en yumuşak köpüğü ile karışmış, içinde yosun parçacıklarını andıran gelişigüzel dağılmış hareleriyle bir çift kusursuz ela göz...

Meydan okurcasına çatık kaşlarımla suratına bakmaya devam ederken bakışlarındaki boşluk bile insana değersiz hissettirmek için birebirdi. Saçları özensiz, dağınık ve terliydi, fakat bakımsızlık bir insana daha ne kadar yakışabilir dedirtecek kadar güzel bir yüzü vardı. Benim aksime, çatmasa bile kavisinden dolayı sert bir çehreye sebep olan gür kaşları, kirpiklerinin gölgesiyle hoş bir uyum yakalamıştı.

Suratımı hafifçe yana çevirip öylesine bir aleti inceliyormuşçasına gözlerini kıstığında, incinen gururum adına çırpınarak parmaklarından kurtuldum. O ise dudaklarına birkaç saniyelik hitap eden asimetrik kıvrılmadan sonra doğruldu ve bana sırtını dönerek elindeki bezleri çözmeye başladı. Muhtemelen ben gelmeden önce kum torbası ile samimi bir ilişki içerisindelerdi.

"Yazık oldu desene.."

Kelimelerin dudaklarından safi alay ile çıkmasını öfke ile izlerken bana yakın taraftaki çocuğun "Şu kıyafetlerle kızın bana hatırlattığı tek şey hırpalanmış bir kaltak olduğu." diyerek edepsiz bir gerçeği yüzüme vurmasıyla irkildim. Nasıl bir yerde bulunduğum korkusu git gide büyüyordu içimde. Beni getiren adam ise tüm iğnelemelere inat parlak bir sırıtışla onu izlemeye devam ediyordu.

Onu, Darbeyi..

"O Selman'ın kızı."

Ve kaos işte tam burada vücut buldu. Dev salona anlamlandıramadığım bir sükunet hakim olurken çıplak ve adonisli sırtı üzerinden bana bakan adam artık gülmüyordu. Düz bakışı bile insanda huzursuzluk yaratırken öfkeyle çatılmış kaşlarına eşlik eden seğirik şakağı acı ile yutkunma dürtümü tetikledi.

Üvey babamın temiz bir adam olmadığını biliyordum. Ailem öldükten sonra bana tam anlamıyla sahip çıkmış olabilirdi, şevkatini bana her daim sunmuş, beni hep güleryüzle karşılamış olabilirdi fakat karanlık ve illegal işler yürüttüğü su götürmez bir gerçekti. Seri adımlarla ilerleyip eklemi belirginleşmiş parmaklarını Ali denen herifin boynuna doladığında korku ile gözlerimi kırpıştırdım.

"Ulan, getire getire o orospu çocuğunun dölünü mü getirdin bana lavuk!"

"Düzgün konuş onun hakkında!" diye tısladım kapaklandığım yerden doğrulurken. Aslında sonunu düşünmeden dökülmüştü kelimeler dudaklarımdan, zira ölüm fermanımı bu kadar basitçe ilan etmek sağlıklı bir bilincin işi değildi. Sonsuza kadar sükunet kararım, çevredekilerin bana acıyan bakışları eşliğinde son bulurken mekanik hareketlerle başını geriye çeviren adam, son derece yırtıcı ve şey görünüyordu.

ÖLÜMCÜL.

"O sadece rehineden veya oyuncaktan ibaret değil Darbe. İhtiyar'dan haber var." Ali zar zor nefes alırken gayri ihtiyari gözleri birkaç saniye bana değdikten sonra yeniden onu parçalamamak için kendini zor tutan Darbe'ye odaklandı ve şu an anlamasam bile kaderimin raylarını uçuruma itecek o kelimeleri nüksetti:

"Büyüklerin aldığı karar doğrultusunda an itibariyle karşındaki güzellik senin operasyon eşin seçildi. Gizli istihparatın yeni gözdesi ile tanış Darbe. Senin yeteneklerini sınamak için sabırsızlanıyor olmalı..."

SİNESTEZİ (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin