Bölüm 37 - Denize düşen Deniz Yılana Sarılırmış

En başından başla
                                    

Ali bana sabitli duran gözlerini sonunda kopardı ve yutkundu.

"Bayağıdır ortalarda yoktun?" dedi. Zar zor konuştuğu bu kadar belli miydi yoksa ben mi onu iyi tanıdığım için anlıyordum.

"Eee evet. Rahatsızdım biraz. " dedim Keremle uydurduğumuz minik yalanı dile getirerek.

Kerem'in bana yaptığı teklifle tam olarak bunu hedeflediğini tahmin edebiliyordum. Ali'nin canını doya doya yakmak için bir fırsattı. Biliyordu ki kolunu onuzuma atması bile Ali de kafasını koparma iç güdüsü uyandırıyordu. Benim ise bütün bunları kabul etme sebebim evde tutsak kalmamaktan çok farklı bir şeydi; Kerem'i Ali'nin dahil olmasını planladığım işlerden uzak tutmak, gözümün önünde kalmasını sağlamaktı.

Eğer işler iyi gitmişse Ali ve Akın konuşmuşsa. Ali de babamın işlerine sızmayı kabul etmişse şimdi Kerem'in o işlerle uğraşmayacak kadar meşgul olması gerekirdi. Ama hiçbir şey tahmin ettiğim gibi gitmemiş de olabilirdi.

"Ben de." dedi Ali dişlerinin arasından. "Biraz konuşsak mı Deniz?"

Kerem atladı. "Onun seninle konuşacak bir şeyi kaldığını zannetmiyorum." 

Tam bu sırada Ali'nin omuzunun üstünde Emre'nin kafası belirdi.

"Deniz merhaba." dedi normalmişçesine. Bir yandan da arkasından uzattığı eliyle Ali'nin kolunu sıkıca yakaladığını görebiliyordum.

"Merhaba Emre. Naber?" dedim ama cümlem laf arasında kaldı. "Deniz'in sınavı var geç kalıyoruz." diye Kerem beni çekiştirerek yanlarından uzaklaştırdı. Artık eski güçsüz kız değildim, istesem iki hareketle Kerem'i etkisiz hale getirirdim. Ama fiziksel güç her şey değildi. Beraber benim sınava gireceğim sınıfa doğru yürüdük.

Sınıf boştu. Nasıl beni ders saatlerinin dışında özel olarak sınava aldıklarını şimdi ciddi ciddi merak ediyordum. Sıralardan birine geçip çantamdan kalemlerimi çıkardım.

"Ee hazır mısın bakalım?"

Zil çalarken Kerem'e gözlerimi devirerek baktım.

"Seninle arkadaşça konuşmalar yapacağımı sanıyorsan yanılıyorsun."

"Bence yavaş yavaş kendini alıştır. Çünkü artık beraber takılacağız."

Ne söyleyebilirdim ki. "Gerizekalı..." dedim dişlerimin arasından. 

"Şşş lütfen..." derken içeri hoca girdi.

"Merhaba çocuklar." Dedi gülümseyerek ama bana acıyan gözlerle bakıyordu kadın. Fark etmemek imkansızdı. "Nasılsın Denizciğim?"

"İyi sayılırım hocam teşekkürler." dedim. Ne demem gerektiğini bilmeyerek Kerem'e kaçamak bir bakış attım.

"Kerem sen sınıfına git oğlum senin sınavın yok mu?"

"Iı hocam ben de bunu konuşacaktım sizinle. Deniz'e kağıdını verin isterseniz biraz dışarıda konuşalım."

Hoca yine aşırı bir gülümsemeyle sınav kağıdımı uzattı. İfadesizce elinden aldım. Zaten ders tarihti yani benim için en kolay ders. Oturup cevaplamaya başladım. Onlar ise dışarı çıkmıştı.

Sokak DövüşüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin