YAŞAM - I

3.1K 93 25
                                    



"Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu geri çevirdiler, korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok cahildir."

Kur'an-ı Kerim

Merhaba Selah,

Eğer benim gerçek ismimi bulamamışlarsa -ki öyledir, sana Selah diye hitap ediyor olmalılar.

Bulamazlar. Çünkü benim gerçek ismim insan gırtlağından çıkan seslerden oluşmuyor.

Kafanda bazı sorular var. Bu soruların yanıtlarını merak etmiyor olabilirsin, hatta soruların kendisinden bile haberdar olmamış olabilirsin. Bu defteri insanların sana anlattığından daha başka biri olduğumu göstermek için yazmıyorum.

Bu defteri seni çok sevdiğim için yazıyorum.

Sema'ya senin bu yazacaklarımı anlayabileceğin zaman bu defteri sana teslim etmesini söyledim. Bu fırsata hiç erişememiş olabilir, yani yazdıklarım sende bir fikir oluşturmuyor olabilir.

Ben her şeyi planladım, bir sorun yok.

Anladığın gibi Selah ismi benim gerçek ismim değil. Sadece son olaylardan önce kendime seçtiğim bir isim. Bu ismin şu an gerçek birine ait olması çok garip.

İsminin birden fazla anlamı olsa da, benim seçimim "kurtuluş" olurdu. Benim kurtuluşum. Henüz kurtuluşumdan emin olmadığım bir zamanda bu ismi seçmiştim. Doğru olanı yapmışım.

Gerçek ismim, senin de fark edebileceğin üzere tamamen gizli kalacak ve bu defterde de yazmayacak. Sema da bilmiyor, bu yüzden boşuna onu sorularınla sıkıştırma.

Korkuyor musun? Yani, birçok şeyi biliyorsun ama bu bildiğin onca şeyin bir geçmişi yok. Mesela bu defterin bir defter olduğunu biliyorsun, ama ne zaman bunu öğrendiğini biliyor musun? Kendine bu tip soruları sorma vaktin geldi Selah. Seni çıldırma noktasına getirecek. Bu yüzden öncelikle kendine şunu sormalısın: Korkuyor musun?

Sana bıraktığım miras yüzünden özür dilerim Selah. Polislerle muhatap olman benim suçum. Henüz yeni anladığın bu dünyanın bir anda senin üzerine geliyor olması benim kabahatim. Bunu telafi edebilecek miyim?

Bu defteri yazma sebebim bu.

Selah, seni kurtaracağım ve tek istediğim benim sana burada söylediklerim üzerinde düşünmen.

Seni tanımadığım için, kurtulmak isteyip istemediğini bilemiyorum. Belki de bu defteri birazdan kapatıp yetkililere teslim edeceksin. Yazdığım şeyler onların da işine yarayabilirdi ancak onların istediği şekilde değil. Yani bu defterde işlediğim cinayetler ile ilgili hiçbir yeni kriminal bulguya ulaşamayacaklar. Amacım şu ki, geri kalan her şeyi anlatacağım. Bunlar seni ilgilendiriyor Selah ve anlamanı istediğim çok şey var.

Sormayı aklından bile geçiremeyeceğin bazı soruların cevabını aldığıma inanıyorum ve bunları sana anlatmak için sabırsızlanıyorum. Muhtemelen bunu psikopat bir seri katilin kendini haklı çıkarma çabası olarak görüyorsun. Uzun bir süre de görmeye devam edeceksin. Yaptıklarımın nedenlerini anlayacaksın, hatta anlamak üzereyken bu defteri tekrar yetkililere teslim etmeyi düşüneceksin.

Okumadan teslim etmenin ne yararı olur Selah? Onların bu defterde yazılanları gazetelerde yayınlayacaklarını mı düşünüyorsun? Sen bile bu kadar naif değilsin. Ben henüz cinayetleri işlerken bile benim hakkımda buldukları sırları yayınlamadılar. Psikopat bir seri katil damgası yedim tüm medyadan. Neden?

Güzel bir soru ancak ilk sorulması gereken soru değil.

Bunlar çok basit ve dikkat dağıtan sorular. Bu yüzden sana olayları veya insanları değil fikirleri anlatmak isterdim. Bunu yapamıyorum çünkü zihnimiz, bilincimiz fikrin özünü olduğu gibi kabul edemiyor Selah. Sana neden yaptığımı direkt bir biçimde söylersem asla anlayamazsın. Bu tıkırdatanlar ve dinleyenler ikilisi gibi. Bu deneyi biliyor musun?

Tıkırdatanlar bir deney grubu, onlara deniyor ki "ünlü bir şarkının melodisini sadece masaya tırnağınızla vurarak çalınız." ünlü şarkıdan kasıt, gerçekten ünlü olan şarkılar. Yani Jingle Bells gibi. Bu şarkıları masayı tıkırdatarak çalarken birileri de onları dinleyip şarkıyı tahmin etmeye çalışıyorlar.

100 kişiden sadece biri şarkıyı doğru tahmin edebiliyor. Tıkırdatanlar bu durumu kavramakta güçlük çekiyorlar, çünkü şarkıyı çok iyi çaldıklarından eminler.

Selah bu deneyi ne kadar tekrarlasalar da, sonuç değişmiyor. Tıkırdatanlar şarkıyı karşı tarafa aktaramıyor.

Neden?

Çünkü tıkırdatanlar kafalarında müziği duyarak çalıyorlar ve bu yüzden asla onu olduğu gibi aktaramıyorlar. Bir kısmı kendi içlerinde kalıyor ve dinleyenler o kısmı alamadıkları için şarkıyı tanıyamıyorlar.

Fikirler de böyledir Selah. Anlatan, fikri yaşıyorsa asla onu yeterince iyi açıklayamaz. Peki bu sorun nasıl aşılır?

Hikâye anlatarak. Hikâye sana fikri yaşamanı izin vermeden başka birinin ağzından konuşma imkanı tanır, böylece fikri anlatabilirsin. Karşı taraf senin zihnini ancak ona hikâye anlattığında tam manası ile okuyabilir.

İşte Selah, kutsal kitapların küçük hikâyeler ile dolu olmasının sebebi de budur.

Sana son zamanlarımı anlatacağım Selah. Nasıl geçirdim, neler yaptım, neler düşündüm, hepsini öğreneceksin. Bunları öğrenirken senden ricam bu dünyada öğrendiğin, gördüğün o vahşeti ve karanlığı bir kenara bırakman. Sana işlediğim cinayetleri anlatacağım ama nasıl ben o cinayetleri işlerken canavarca hisler içinde değilsem, okurken senin de bu hislere kapılmanı istemiyorum.

Senin olumsuz bir şeye maruz kalmanı istemiyorum. Bu oldukça önemli bir ayrıntı. Ancak dediğim fikirleri anlatabilmem için de sana son zamanlarımı anlatmam lazım. Ayrıca merakın astronomik boyutlara ulaşmış olmalı ki, seni tanımadan bile bunu iç rahatlığı ile biliyorum.

Anlatacaklarımda sadece olaydaki kişiler ile ilgili ayrıntılar olacak. Kriminal sebeplerden yaptığım bu kısıntının aklındaki akışı bozmaması için azami özen göstereceğim.

Bu kadar süslü bir açılışı bir katilden ben de beklemiyordum. Bu tam sana yakıştıracağım bir güzellik Selah.

Eh o zaman başlayayım;

Seri katil değilim, ben bir kiralık katilim ve bu işi yapanlardan hiçbirinin erişemediği bir zirveye çıktım.

Her Şey Ölmesi Gerektiği GibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin