0.1

1.8K 150 62
                                    

2015.

"Vanessa lütfen dur.'' dedim kahkahalarımın arasından. ''Bayılacağım lütfen dur!'' Üstümde beni dakikalarca gıdıklayan Vanessa'ya acıklı bir bakış atmaya çalıştım. Ama böylece gülerken, etkili olacağı şüpheliydi.

"Hayır," dedi son hecesini uzatarak. "Sen yapacağım diyene kadar bırakmayacağım." Gülmeye devam ederken, bir yandan da ittirmeye çalışıyordum Vanessa'yı.

Aklıma sinsi bir plan gelince sırıttım. "Tamam." dedim pes etmiş gibi yaparak. "Matematik konularını ver, ödevini yapacağım."

"İşte benim kızım..." dedi ve üstümden inip yanıma uzandı. Ben de bunu fırsat bilerek koşmaya başladım evin içinde.

"Yalancı!" diye şakayla karışık bağırdığında gülerek merdivenleri çıktım ve banyoya kilitledim kendimi. "Zavallı Vanny, nasıl da inandın bana?"

"Seni oradan çıkarıp pataklayacağım küçük Pinokyo." dediğinde kahkaha attım. "Çıkarabilirsen patakla!"

"Bekliyorum." dediğinde banyo kapısının önüne oturduğunu anlayabiliyordum.

"Sen matematik ödevlerini hep bana yaptırıyorsun, bu yüzden hiç bir şey öğrenemeyeceksin!'' Uzunca nefes verdiğini duydum. ''O ödevleri sadece derslerden geçmek için yapıyorum, ah pardon yaptırıyorum.''

''Sürtüğün tekisin Vanessa.''

''Biliyorum,'' dediğinde güldüm. Kendini nasıl da iyi biliyordu böyle?

Kapının zil sesi geldiğinde ''Siparişler geldi!'' diye bağırdı. Bunun üzerine bir küfür mırıldandım. Ben buradan çıkmayacağım için kesinlikle bütün pizzaları yiyecekti.

Birkaç dakika sonra ''Vanessa?'' dedim kapının arkasında olup olmadığı kontrol etmek için. Ses gelmeyince yavaşça kapıyı açtım. Sağa sola ufak bir bakış attım ve kesin olarak burada olmadığına emin oldum.

Merdivenleri inmeye başladığımda, Vanessa'nın bağırış seslerini duyabiliyordum. Birine bağırıyordu, ki büyük ihtimalle telefonda eski sevgililerinden birine bağırıyordu. Dinlemek hoş olmazdı, ama oldukça merak ediyordum.

Biraz daha yaklaştım ve dinlemeye başladım. Ama konuştuğu kişi telefonda değildi, büyük ihtimalle kapının önündeydi. ''Lanet olsun Justin, defol git artık!'' Duyduğum sözle şaşkınlıktan gözlerim ve ağzım açıldı. Bahsettiği Justin, benim aşık olduğum Justin miydi?

''Selena görecek, git lütfen!'' dedi tekrardan Vanessa yalvarırcasına. ''Hayır.'' dedi sesine bile aşık olduğum çocuk , ''Gitmeyeceğim işte, o da duysun, herkes duysun seni sevdiğimi!'' Elimle ağzımı kapattım birden refleks olarak. Burnumun sızlaması ağlayacağım anlamına geliyordu, ama buna engel olmalıydım.

''Sarhoşsun, defol git diyorum!'' Daha fazlasını dinlemek istemediğimden, hızlıca merdivenleri çıktım ve tekrar kilitledim kendimi banyoya. Göz yaşlarım istemsiz akarken, saçlarımı çekiştiriyordum.

Ben ona yıllardır aşıktım, her istediğini yapıyordum, peki o nasıl beni değilde en yakın arkadaşımı görebiliyordu?

Aynanın karşısına geçip,bir süre kendime baktım. 'Tabiki seni sevmez' diye geçirdim içimden. Benim gibi aptal birini seveceğine, Vanessa gibi güzel bir kızı sevmesi daha mantıklıydı.

''Senden nefret ediyorum!'' dedim aynadaki yansımama bakarak. ''Senden de!'' diyerek göbeğimi gösterdim parmak ucumla. ''Senden de!'' Ellerim diş tellerimde gezerken, birden gözlüklerimi buldu ve fırlattım banyonun köşesine. ''Böyle iğrenç biri olmaktan nefret ediyorum!''

life is worth living | jelena fanfictionTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon