0.3

1.4K 129 60
                                    

"Canın acımayacak, sakin ol." Bana nazikce yaklaşan diş doktoruna gülümsedim. Sakin olmamı istiyordu ama bu benim için imkansız bir şeydi. Tanrı aşkına, güzelleşmek için ilk adımımı atıyordum ve nasıl sakin kalabilirdim?

"Çok uzun sürer mi?" Gülümsedi. "Gözlerini kapat ve güzel birşeyler düşün tatlım." Doktorun dediği gibi gözlerimi kapattım ve benim için iyi olacak şeyleri düşünmeye başladım.

"Çok güzel olmuşsun." dedi Justin bana bakarak. Bu güzel halim onu etkilemiş gibi duruyordu. "Senin için..." diye mırıldandım. "Senin yanına yakışabilecek biri olmak için." Kafasını öne eğerek gülümsedi. "Cidden gözlerimi senden alamıyorum." Ona karşılık vererek bende gülümsedim dişlerimi göstererek. Diş teli olmadanki halim gerçekten mükemmeldi. "Gidelim mi?" dedikten sonra bana elini uzattı. Tereddüt etmeden elini tuttum ve yürümeye başladık. Herkes bize bakıyordu. Kıskananlar bile oluyordu büyük ihtimal. Ama umurumda değildi, Justin artık benim sevgilimdi.

"Bitti!" Gözlerimi açtım ve gülümseyerek cevap verdim. "Kısa sürdü."

"Zor bir işlem değildi zaten, bu arada çok güzel oldun." dedi bir ayna tutuşturdu elime. Vakit kaybetmeden dişlerime baktım.

Dişlerim oldukça beyaz ve düzlerdi. Beni görenler kesinlikle 'bu kız diş teli takmış' diyebilirdi çünkü gerçekten harika duruyorlardı.

"Teşekkür ederim." dedim ve ayağa kalktım. "Rica ederim tatlım." dedi ve masasına oturdu. Bende eşyalarımı aldım ve çıktım klinikten.

Daha sonra göz doktoruna gittim. Tekrar muayane oldum ve yeni bir reçete aldım. Hastaneden çıktıktan sonra optik dükkanına girdim ve bir lens aldım. Güzelleşmenin ikinci adımınıda tamamlamış oluyordum ve artık sadece kilolarımdan kurtulmak kalmıştı.

Eve geldiğimde biraz müzik dinledim ve dans ettim. Aynada bir kaç poz verdikten sonra zıplayarak mutfağa gittim ve birşeyler yemeğe başladım.

Yarım saat sonra, neredeyse buzdolabındaki tüm abur cuburları yemiştim. Yanlış bir şey yaptığımı fark ettikten sora "Lanet olsun." diye mırıldandım ve önümdeki kalıntıları ittirmeye başladım. "Böyle nasıl kilo vereceğim ben?!"

Vakit kaybetmeden, bilgisayarı açtım ve 'kolay yoldan zayıflamak' için bir kaç sitede araştırma yaptım. Okuduklarımın hepsi 'az yeyin, egzersiz yapın, bol su için' gibisinden şeylerdi. Ama benim bunlardan daha hızlı şeylere ihtiyacım vardı.

Biraz daha araştırma yaptıktan sonra, bir kullanıcının siteye yapmış olduğu yorumu fark ettim.

"Bu yönetemler kolay zayıflama yöntemleri değil, eğer hemen zayıflamak istiyorsanız zayıflama hapları için, ya da kusun."

Bu yorumu gördüğümde gözlerim açıldı. Kusmak olabilirdi, ama bunun bir hastalık olduğunu biliyordum. Eğer böyle bir yönteme başvursaydım kötü yolara sonuç açabilirdim.

Bu hastalık üzerinden araştırma yapmaya başladım, çünkü bu içimde bir merak uyandırmıştı.

Bu yöntem önceki yıllarda mankenlerin zayıf kalmaları için yapılan bir yöntemdi. Yemek yedikten sonra bir şekilde kusuluyordu ve bu onlara kilo aldırtmıyordu. Yasal değildi. Ölümcül bir hastalıktı çünkü, ama zamanında anlaşılırsa tedavi edilebilirdi ve kesinlikle en hızlı zayıflama yöntemiydi.

"Yapmalımıyım?" diye mırıldandım kendimce. Eğer yaparsam bu ciddi bir hastalık olabilirdi. Ama tedavide edilebilirdi. "Zayıflarım sonra tedavi olurum." dedim gülümseyerek. Bu aptalca bir yöntem olabilirdi ama Justin için kesinlikle değerdi.

Aniden verdiğim aptalca kararla banyoya gittim ve orta parmağımı boğazıma değdirdim. Böyle kolayca kusulduğunu biliyordum.

Bunu bir kaç kere daha yaptım zayıflamak için. Bir ay gibi bir sürede yeterince zayıflamıştım. Kuaförde bir kaç bakımımı da yaptıktan sonra, Vanessa'dan daha güzel bir kız olduğumu kesinlikle emin olmuştum.

Üstüme yakışan bir kaç kıyafet giydikten sonra, büyük bir özgüvenle okula gittim. Artık kimse benimle dalga geçemeyecekti.

"Selena mı lan o?!"

"Evrim Selena geçirmiş..."

"Domates, bibere dönmüş lan!"

Duyduğum bütün lafları gülerek geçtim. İlk defa böyle sözler duyuyordum ve bu mükemmel bir histi.

"Selena?" Arkamdan gelen tanıdık sesle, hemen arkamı döndüm ve bana bakan Justin'e gülümsedim. "Bu sen misin?"

"Evet, benim." Yanıma yaklaştı ve beni incelemeye devam etti. "Sen..." dedi bacaklarıma bakarken. "Çok güzel olmuşsun." Yıllardır duymak istediğim cümleyi duyunca, dünyadaki bütün kelebekler mideme inmiş gibi hissediyordum. Ben... Selena Gomez, Justin Bieber'dan böylesine güzel bir itiraf alıyordum. "Teşekkür ederim." Kafasını kaşıdı, bana bakmaya devam ederken. "Şey, bana sınıfa kadar eşlik eder misin?" Her ne kadar heyecanlansamda, dışarıdan sakin gözükmeye çalıştım. "Olur." Yürümeye başlarken, bana kolunu uzattı. Gülümsedim ve girdim hemen.

Görüş alanıma Vanessa girince, biraz daha sırnaştım Justin'e. Çünkü artık o kızı sevmiyordum. Beni kıskansın istiyordum.

Onunda gözleri beni bulunca, ağzını şaşkınlıkla açtı ve yanıma yürümeye başladı. "Selena?" Cevap vermek yerine, gülümsemekle yetindim. "Senin adına çok sevindim! Harika olmuşsun!"

"Gerçekten sevindin mi?" dediğimde kaşlarını çattı. "Evet, gerçekten..." Lafını bitirmesine izin vermeden konuşmaya başladım. "Sevindiğini düşünmüyorum, hatta senden daha güzel olduğum için beni kıskanmış bile olabilirsin. Yanımda Justin'i gördüğün için kesinlikle de içten içe deliriyorsun Vanessa."

"Sana ne oldu böyle?" dediğinde gözlerimi devirdim. "Justin, gidelim mi?" Bir bana bir Vanessa'ya baktıktan sonra başını salladı ve yürümeye başladı. "Vücudun gibi kalbinde zayıflamış! Biz arkadaşken seni asla küçümsememiştim!" Hızla arkamı döndüm ve yanına yaklaştım. "Sakın bir daha eskilerden konu açma Vanessa, yoksa kötü olur!"

"Ne olur?" dedi bana meydan okurcasına. "Bu okuldaki herkes senin eski halini biliyor, ne kadar güzel olmaya çalışırsan çalış. Hiç bir şey fark etmeyecek."

"Bende seni biliyorum, seni mesela beni hep kullanıyordun!" Alaycı bi' şekilde gülümsedim. "Tanrı aşkına, seni okulda kullanmayan biri varmıydı?" Tam cevap vermeye hazırlanıyordum ki, buna izin vermedi. "Sen hala, o iğreç, şişman, gözlüklü, diş telli Selena'sın! Senden iğreniyorum!" Gözümden bir damla yaş geldiğinde, Justin koluma asıldı. "Hadi gidelim."

"Justin..." Ellerimi Justin'in boynuna doladım ve ağlamaya başladım. "Şşt ağlama..." Sarılmama karşılık verdiğinde, ufak bir tebessüm belirdi dudaklarımda. Sanırım... Şuan ağlamama rağmen, dünyanın en mutlu kızı olabilirdim.

life is worth living | jelena fanfictionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin