0.5

1.2K 114 17
                                    

Aynada tekrar kusursuzca duran görüntüme baktım. Pembe, mini elbisem bacaklarımı ortaya çıkarıyor; topuklu, ince kemerli ayakkabılarım da buna uyum sağlıyordu.

Kuaförde saçlarıma fön çektirmiştim ve hafif bir makyaj yaptırmıştım. Bu kesinlikle Justin'in de olacağı gibi partideki bütün erkeklerin dikkati çekecekti.

Vanessa bana bakıp, iç çekerek, beni kıskanacaktı.

Gideceğim yer uzak olmadığından, taksi çağırmadım ve evden çıkıp, hızlı adımlarla yürümeye başladım. Vanessa için mükemmel planlarım vardı. Bana yaptıklarının bedelini ödeyecekti ve bu çok acı olacaktı.

Telefonumu minik çantamdan çıkardım ve Nick'in numarasını tuşladım. İkinci çalışta açtı. ''Geliyorsun değil mi?''

''Sence bu fırsatı kaçırır mıyım?'' Gülümsedim. ''Gecikme.'' Telefonu kapattığımda, gülümsemeden edemiyordum. Çünkü Vanessa'nın olanları gördüğünde ki yüz ifadesi beni o kadar çok meraklandırıyordu ki!

İntikamımı alacaktım. Benimki onunkine göre biraz daha acımasız olacaktı ama bu umurumda değildi.

Bir kaç dakika sonra büyük parti evinin önüne geldiğimde, kapıdaki görevlinin yanına yaklaştım. Görevli, uzun boylu şişman siyahi bir adamdı. İlk başta usulca bedenimi süzdü, daha sonra elindeki kağıtlara baktı. ''İsminiz?''

''Selena Marie Gomez.'' Kalemle kağıda bir kaç işaretleme yaptıktan sonra eliyle bana yol gösterdi. ''Bu taraftan.'' Güvenliğe gülümsedikten sonra hızlıca evin içine ilerledim ve ilk bulduğum koltuğa oturdum.

Müzik son sesle çalıyor, görevliler tepsilerle içki dağıtıyordu. ''Clarissa'ya bak sen...'' dedim kendi kendime. O sırada görevli garson bana bir bardak kokteyl getirmişti. ''Doğum gününde, babası bir banka satın almış galiba.'' Clarissa, bizim sınıfta baba parasıyla şımartılmış, sarı saçlı sürtüğün tekiydi. Onu sevmiyordum. O da eski halimdeyken beni sevmiyordu. Ama nedense kendimi yenileyince bana olan sevgi duyguları kabarmıştı.

Herkes dış görünüşe göre hareket ediyordu, ve ben bu kişilerin hepsinden intikamımı alacaktım.

Pembemsi renk, içkiyi tek seferde kafama dikip, bitirdim ve geri garsonun tepsisine koydum. Bu midemin bulanmasına neden olmuştu. Eğer kusarsam, bu muhteşem görüntümü yerle bir edebilirdim. Kusmamı engellemek adına, elimi ağzıma götürdüm ve beklemeye başladım. Bir kaç saniye sonra midemin bulanması geçmişti, fakat eve gidince kusacağıma emindim.

Telefonum çaldığında, hızlıca açtım ve kulağıma götürdüm. ''Alo?''

''Geldim, neredesin?'' Saçımı düzelterek, etrafıma bakmaya başladım. ''Girişteki koltukta.''

''Seni gördüm.'' dedi ve telefonu kapatmadan gülümsemeye başladı. Gözlerimi devirerek, telefonu yüzüne kapattım ve yanıma gelmesini işaret ettim. Telefonunu ceketinin cebine koydu ve hızlıca yanıma oturdu.

''Güvenliği nasıl hallettin?'' diye sordum merakıma engel olamayarak. Davetli değildi ve cidden içeri nasıl girdiğini merak ediyordum. ''Clarissa'nın özel davetlisiyim, Selena.''

''Şaka mı yapıyorsun?'' diye mutlulukla cırladım. Bu bir kaç kişinin bana bakmasına neden olmuştu. ''Hayır.'' Kahkahamı savurdum ve geriye yaslandım. Aynı zamanda, Nick'le yakın olmamaya dikkat ediyordum. Çünkü onu sevmiyordum. İşim düşmese, yardımı bile istemezdim.

''Paramı ne zaman vereceksin Selena?'' Gözlerimi devirirken, tekrar doğruldum ve işaret parmağımı üzerine doğrulttum. ''Parti bitişinde. Tabi görevini yerine getirmek şartıyla.''

''O kadar parayı bulabilecek misin?'' Kendimi övercesine alaycı bir gülümseme sergiledim. ''Bilmiyorsan söyleyeyim, benim babamın bir şirketi var Nick.''

''Biliyorum.'' dedi ve ileriden geçen garsona el kaldırdı. ''Bilmez miyim...'' Eteğimi düzelterek ayağa kalktım ve karşısına dikildim. ''Boş konuşma, plan aynı. Görevini tamamla, paranı al. Anlaştık mı?''

''Anlaştık patron.'' Bu plan için en pislik ve uygun insanı seçtiğime tekrar emin olduğumda, Vanessa'ya doğru yürümeye başladım. ''İşte başlıyoruz.''

Bir kaç saniye sonra, Vanessa'nın yanına ulaştığımda, ilk başta üzerini süzdüm. Beyaz, desenli mini bir elbisesi vardı ve bacakları kusursuz duruyordu. Bacakları, benimkinden daha güzel ve bronzdu. Bu inkar edilemezdi ve ben yine onu kıskanmıştım.

''Vanessa?'' Yanında Clarissa ve bir kaç kız vardı. Gülerek bir şeyler konuşuyorlardı, fakat benim yanlarına gitmem onun yüzünü düşürmüştü. ''Konuşabilir miyiz?''

''Dinliyorum.'' dedi ve elindeki bardağını masaya bırakıp, kollarını göğsünde birleştirdi. ''Yalnız.'' dedim ve gözlerimle yanındaki kızları gösterdim. Tam o sırada, anlaştığımız gibi Nick yanımıza geldi. ''Selam!'' Vanessa'nın ağzı açılıp, gözleri dolarken, bende onun gibi şaşırmış numarası yapıyordum. Halbuki iç sesim kahkahalar atıyordu. ''Senin ne işin var burada?!''

''O benim misafirim, tanışıyor musunuz?'' dedi Clarissa tıpkı Vanessa gibi şaşırarak. ''Evet, bizim güzel bir geçmişimiz var.'' Bunun üzerine Vanessa cevap veremedi ve ağlayarak tuvalete koştu. Ona biraz nostaji yaşatmış olabilirdim. Ama pişman mıydım? Asla. Mutlu muydum? Evet!

18.09.2014 Cuma 00:24;

Kapının zil sesini duyunca, izlediğim filmi durdurdum ve elimdeki cips kasesini yere bırakarak kapıyı açmaya gittim. Merdivenleri indikten sonra, gelenin kim olduğunu anlamak için, kulağımı kapıya dayadım. ''Kim o?''

''Benim. Vanessa.'' Yavaşça kapıyı açtım ve kaşlarımı çattım. ''Ne işin var bu saatte burada Vanny?'' Elleri kollarının etrafındaydı ve ısınmaya çalışıyor gibiydi. ''Ailen evde mi?''

''Hayır. Her zamanki gibi iş seyahatindiler.'' Bunun üzerine gözlerinden yaşlar boşaldı ve yanıma yaklaşıp, ellerini boynuma doladı. ''Selena... Çok kötüyüm.''

''Ne oldu?!'' diye bağırdım belini sımsıkı sararken. ''Neden ağlıyorsun?'' Hıçkırarak, omzumu ıslatmaya devam etti. ''Nick...'' Çok şiddetli ağlıyordu ve bu yüzden zor konuşuyordu. ''Ne oldu? Ayrıldınız mı?'' Ellerini boynumdan çekti ve göz yaşlarını sildi. ''Keşke, öyle olsa.''

''Ne saçmalıyorsun? Anlat artık.'' Ağlamaya devam ederken, ayakkabılarını hızlıca çıkarıp bir köşeye fırlattı ve salona geçti. ''Vanessa çıldıracağım! Anlat artık!'' Cevap vermeden, koltuğa oturdu ve elini saçlarından geçirdi. ''Nick'in evine gittim. Lanet olsun! Hangi akılla gittiysem?! Yanında bir kız vardı, sarhoşlardı. Kavga ettik, beni aldatıyorsun diye! Sonra... Sonra bana zorla sahip oldu!'' dediğinde dizlerinin önünde onu dinliyordum. ''Tecavüz mü etti seni yani?!'' Ağlaması şiddetlenirken, kafasını salladı. ''Orospu çocuğu! Nasıl yapıyor lan böyle bir şeyi?!''

''Onunla sevgili olduğum güne lanet olsun! Ne yapacağım ben?! Söyle ne yapacağım Selena?'' Gözlerim dolmuştu, buna emindim. Ama umursamadım ve ellerini tuttum. ''Bu günlerin üstüsünden birlikte geleceğiz. Bir çaresini buluruz tamam mı?''

''Yaşamak istemiyorum, hiçbir umudum kalmadı artık. Ölmek istiyorum, bombok hissediyorum anlıyor musun?!'' İşaret parmağımı dudaklarına bastırdım onu sustururcasına. ''Sakın bir daha böyle konuşma, biz... Kardeşiz. Halledeceğiz tamam mı? Gerekirse o piçten intikam alacağız.'' Burukça gülümsedi ve bana sarıldı. ''Sen olmasan ne yapardım bilmiyorum.''

''Ama varım kardeşim, ve emin ol en kötü gününde bile yine senin yanında olacağım.''

--

life is worth living | jelena fanfictionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin