- Ona söylemeliydin.
- Lütfen,bu konuyu şimdilik kapatabilir miyiz?
- Peki. Şimdi ne yapalım?
- Bilmem?
- Akşam bir partiye davetliyiz.
- Biz?
- Evet. Sınıftan bir arkadaş doğum gününü kutluyor. Belki bilirsin, Toprak.
- Şu kahverengi,uzun saçları olan çocuk mu?
- Evet.
- Gitmek ister misin?
- Evet.
- Peki. Akşam tamam.Ya şimdi ne yapalım? Yemeğe gidelim?
- Olabilir.
- Tamam. Böyle dediğine göre canın istemiyor. O zaman seni bir yere götüreyim. Ama önce evime uğramalıyız.
- Olur.
Eve geldiğimizde siyah büyük bir poşet aldı. Sormama rağmen içinde ne olduğunu söylemedi.
Büyük bir parka gittik.On beş dakikalık yürüyüş sonrası ulaşmıştık. Büyük bir parkur vardı ve birçok kişi kaykay ile kayıyordu. Paten kullananlar da vardı. Ve en az onlar kadar kişi de kenarlardaki çimlerde oturuyordu.
Poşeti açan Arslan iki kaykay çıkardı. Gri olanı bana uzattı. Kendisi siyahı aldı.
- Ben bilmiyorum.
- Olsun. Öğrenirsin.
Elimden tuttu. Düz bir parkura götürdü. Denedim. Kolaydı evet.Ama diğer parkurlara geçmem kötü olmuştu. Yukarıdan aşağı inerken dengemi kaybettim ve yere düştüm.
- Sakar!
Dedi ve yanıma geldi. Kızarmış dizime baktı.
-Bir şeyin yok.
Elimden tutup kaldırdı.
Ondan sonra birkaç kez daha düştüm. Ama hiçbirinde Arslan'ı beklemedim.Kendim kalktım.
Bu bana zorluklarla mücadele etmeyi hatırlattı.Evet. Tüm bunlarla tek başıma mücadele etmeliydim.Ve bunu başaracağıma inanıyordum.
Orada o kadar çok eğlenmiştim ki! O saatlerin bitmesini hiç istememiştim.Arslan çok farklıydı. Gülüyordu,güldürüyordu. Düşüyordu,eğleniyordu. Bambaşka birisi olup çıkmıştı, şu iki günde.
Oradan sonra yemek yemeye gittik. Kafeden çıktık. Yürürken aklıma geldi.
- İşe ihtiyacım var.
- Ne?
- Biliyorsun,yurda her ay para yatırmalıyım.Bunun için bir işe ihtiyacım var.
- Ama baban..
- Hayır. Ondan para almak istemiyorum. Kendi ayaklarımın üzerinde durmalıyım.
- Peki ne gibi bir iş?
- Bilmiyorum.
- O zaman benim çalıştığım yerde çalış.
-Sen çalışıyor musun?
- Elbette.Ablama ve yeğenime bakmalıyım.
- Anlıyorum. Peki nerede  çalışıyorsun?
- Bir kafede,garsonluk yapıyorum.
-Yeterince kazanabiliyor musun?
- Ehh. İdare ediyoruz.
- Peki,olur.
-Ben akşamları çalışıyorum,sadece. Öğrenci olduğum için. Sen de öyle yaparsın.
- Kulağa güzel geliyor.
- O zaman hadi gidip konuşalım.
Kafeye girdiğimizde sahibi hemen yanımıza geldi.
- Hoşgeldin, Arslan.Seni bugün görmeyi beklemiyordum?
- Evet. Ben arkadaşım için buradayım.
Kısa bir sohbet sonrasında adam beni işe almayı kabul etti,garson olarak.
Oradan çıktık.
Toprak'ın partisine hazırlanmak için ayrıldık. Daha doğrusu beni yurda kadar bırakıp evine döndü. Bense direkt yurda girmedim.Oraya beş dakika uzaklıkta bulunan bir mağazaya gidip hediye aldım. Sonra geri döndüm.
Odama çıktım. Burası beklemediğim kadar güzeldi. Duvarlar açık pembe renkteydi.Dolap kremdi. Banyonun odada bulunması çok güzeldi. Hızlı bir duşun ardından hemen üzerimi giydim.Siyah düz bir elbisem vardı, onu seçtim. Saçlarımı maşa ile kıvırcık yaptıktan sonra hafif bir makyaj yaptım. Yaprak'ın hediye ettiği ama hiç kullanmadığım kırmızı rujumu sürdüm. Elbisenin altına yine Yaprak'ın aldığı siyah topuklu ayakkabılarımı giydim.Buradan aldığım küçük krem renkli çantamı ve hediye paketini aldım.
Parfüm sıkıp dışarı çıktım. Beni hastaneye götürdüğü arabanın yanında bekliyordu,Arslan.
- Bu araba da nerden çıktı?
- Ödünç aldım.
Ona yaklaştım. Bakışları gözlerimdeydi.
- Çok güzel olmuşsun.
Şaşırdım.Arslan beni çok şaşırtmaya başlamıştı.
- Teşekkür...ederim.
Güldü.
Arabaya bindik. Arabayı çalıştıracaktı ki kolunu tuttum.
- Bir dakika.
-Ne oldu?
Bakışı endişeliydi.
Poşetteki iki paketten siyah olanı aldım,uzattım.
-Doğum günün için.Bir şey almaya fırsatım olmamıştı.
- Neden yaptın ki bunu?
Çekinerek aldı.
- İçimden geldi.
- Teşekkür ederim.
Açtı. İçinde ki siyah botlara baktı.
- Aslında kahverengi alacaktım ama hep siyah giydiğin için bunu aldım.
- Teşekkür ederim,çok.
Kutuyu dikkatlice arka koltuğa bıraktı.
Toprak'ın evine geldik.Hediyelerimizi verdik ve bahçeye geçtik. Pasta kesildikten sonra müzik başladı. Toprak ve kız arkadaşı dans etmeye başladılar. Birçok çift de onlara eşlik etti. Bizim oturduğumuz yerden biraz uzaktaki bir çift dikkatimi çekti. Onlar...Berke ve Peri idi! Yanlarına gitmeyi düşündüm ancak vazgeçtim. Bu romantik anı berbat etmek istemedim.
- Seni dansa kaldırmayı isterdim ama dans etmeyi bilmiyorum.
Dedi ve kolasından bir yudum aldı.
-Önemi yok,çünkü ben de bilmiyorum.
- Gerçekten?
- Evet.
Güldü.
- Kızlar genelde böyle şeylerden iyi anlarlar.
- Ben anlamıyorum. Bir kez bir arkadaşımla dansa kalkmıştık. Çocuğun ayaklarına basıp durmuştum.Rezillikti.

Psikopat SevgilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin