elf

1.4K 167 71
                                    

Hız treninin önüne geldiğimizde gülümsedim. Bir oyuncağa binecek kadar vaktimiz vardı ve bu lunaparkta en çok binmek istediğim oyuncak olan hız trenine binecektik. Doğrusunu söylemek gerekirse biraz korkuyordum fakat bu korkumu tabii ki Kihyun'a göstermeyecektim. Hız treninde ölsem bile cesur ve yakışıklı diye anılmak istiyordum.

Birkaç dakika sonra sıra bize geldiğinde gerildim. Hari binmek istemediği için bizi kenarda, görevlilerin yanında bekliyordu. Biz de Kihyun'la beraber yerimize oturmuştuk ve birkaç saniye içinde de tren hareket etmeye başladı.

Gözlerimi kapatmış dua ederken yanımdaki korkak Kihyun'a baktım, gülüyordu. Şu an saatte bilmem kaç bin kilometre hızla gidiyoruz ve bu aptal gülüyor! Sanırım dönme dolapta olan şeyler yüzünden kafayı yedi. Eh, Minhyun etkisi işte, ne yaparsınız?

O ölüm gibi gelen 40 saniye sonunda tren durduğunda midemdeki hareketlenmelerle beraber kendimi kutsanmış gibi hissettim. Sanırım kusacağım.

Suratımı buruşturduğumda Kihyun da bir şeylerin ters gittiği anlamış olacak ki yanıma geldi ve sırtımı ovmaya başladı.

"Sunbae bir şeyin mi var? İyi hissetmiyorsan revire gidelim," Kafasını bana doğru eğip konuştu.

Tam ağzımı açmış Kihyun'a cevap vereceğim sırada midemden yukarıya doğru çıkan şeyler buna engel oldu ve kustum. Hem de Kihyun'un kafasına.

Eğer şu an bir dilek hakkım olsaydı bugünü hiç yaşamamış olmayı dilerdim. Tanrı aşkına! Resmen platoniğim olan çocuğun kafasına kustum. Eskiden olsa artık benden vazgeçeceğini düşünüp sevinirdim ama şu an içimde bir endişe var. Neden endişelendiğimi siz de biliyorsunuz. Gerçi üzerimdeki ilgiler hiç azalmıyor ama böyle büyük bir hayran kaybetmek beni çok üzer.

Her ne kadar o güzel kafasına kustuğum için suratına bakacak yüzüm olmasa da ne yaptığını merak ettiğimden Kihyun'a yandan baktım. Halinden memnun değilmiş gibi gözükmüyordu. Kusmuğuma hayranlıkla bakıyor gibiydi. Ve inanın bana onu öyle gördükten sonra ondan korkmaya başladım.

Düşünsenize kusmuğunuza bile hayranlıkla bakan bir platoniğiniz var ve her an üstünüze atlayabilir. Tanrı bizi korusun!

"Sunbae sosis mi yedin?"

"Kihyun?! Sen benim yediğim şeyleri nasıl biliyorsun?"

"Kafamdan çıktı da sunbae."

Cevap veremedim. Gerçekten nasıl cevap verebileceğimi düşündüm ama mantıklı bir cevap bulamadım. Bu sefer Kihyun'dan neden hoşlandığımı sordum kendi kendime. Yine cevap veremedim. Hani 'Kimse kusursuz değildir,' lafı vardır ya sanırım benim de kusurum sevdiğim kişileri doğru seçememekti galiba. En son Jooheon adında birini sevdiğimde beni en yakın arkadaşımla aldatmıştı. Ya daen yakın arkadaşımla çıkmak için beni kullanmıştı mı demem gerek?

Şimdi de Kihyun'dan tam olarak sevmesem de hoşlanıyordum. En azından Jooheon gibi şerefsiz değildi fakat siz de Kihyun'un normal olmadığını biliyorsunuz. Sonuçta adını söylediğimde dans eden, kafasına kustuğumda benden iğrenmeyen birisi.

Ama sanırım beni en çok etkileyen özelliği, her ne olursa olsun beni tüm temiz kalbiyle sevmesi. Ah şu aptal velet!

***

sunbae || kihyuk ✓Where stories live. Discover now