acht

1.5K 180 51
                                    

"Min! Babanın yanına gideceksin! İtiraz kabul etmiyorum."

"Ben o adamın yanına gitmem anne. Aylardır seni arayıp sormamış, şimdi çocuğuna benim bakıcılık yapmam için seni arıyor."

Yine annemle tartışıyorduk. Yıllar önce bizi bırakıp, başkasıyla evlenip bir de çocuğu olan babam denecek adam yüzünden.

İşi düşünce arardı genelde. Bunu en son aradığı zaman fark etmiştim. 2 sene önce beni özlediğini söyleyerek aratmıştı fakat arabalarla aram iyi olduğundan arabasını tamir ettirmişti. Şimdi de çocuğuna bakmam için arıyordu!

Karısıyla 2 haftalığına yurt dışına çıkacakmış, çocuğa bakacak kimse yokmuş-muş. Başkasına güvenemezmiş. Ayrıca beni de çok özlemiş-miş!

"Min, kırma beni lütfen." Düşüncelerimi bölen annemin titrek sesi oldu. Ağlıyordu. Dayanamayıp evet diyeceğimi bildiği için.

"Tamam anne. Yeter ki ağlama. Giderim." Ve dayanamadım. Yine.

Tanrının al bu da sana başka bir hediyem dediği günlerden birini yaşıyordum galiba.

Babamın çocuğunu gezdirirken yolda Kihyun'la karşılaştım ve hala daha peşimden ayrılmıyordu. Gerçi bu sefer benim için mi yoksa yanımdaki çocuk için mi ayrılmıyor emin değilim.

"Minhyuk oppa bu kim? Neden bizim peşimizden geliyor?" Yanımdaki ufaklığın sesiyle birlikte gülümsedim. Babamın çocuğu olsa bile onun bir suçu yoktu. Babama olan nefretimi ona gösteremezdim.

"Bir arkadaşım."

"Çok yakışıklıymış. Büyünce onunla evlenebilir miyim?" Dediği şeyle birlikte öksürmeye başladım. Kihyun ise gülmeye.

"Minhyuk oppan izin verirse neden olmasın Hari?"

Bu sefer Kihyun'un dediği şeyle beraber Hari, elimi bırakarak Kihyun'a koştu ve sarıldı. Tanrım yine pabucum dama atıldı! Platoniğim Kihyun tarafından bile takılmıyordum!

"Şimdi senden çok kısayım ama büyüyünce boyum da uzar. Yanında kısa kalmam oppa."

Şu an üvey kardeşim olacak velet benim için deli divane olan platoniğime asılıyordu. Daha fazla flörtleşmelerini dinlememek için önden hızlı hızlı yürümeye başladım.

Kalbim normalden hızlı atıyordu. Oysa hızlı atacak bir şey de yapmamıştım. Yoksa? Hayır, hayır. Hari'yi kıskanmışımdır!

"Sunbae benim de gelmemi ister misin? Annemden izin alıp 2 hafta da burada kalabilirim istersen. Tek bakabilecek misin çocuğa?"

"Yah! Karşında koskocaman Lee Minhyuk var senin! Bir çocuğa mı bakamayacağım? Beni kendinle karıştırdın herhalde!"

"Yok, sunbae. Öyle demek istemedim. Seni yalnız bırakmak istemiyorum da ondan."

"İnanmış gibi yapayım da bari! Hari'yle flörtleşeceksin değil mi?"

"Yoksa sunbae, düşündüğüm şey değil, değil mi? Beni kıskanmış olamazsın."

"H-hayır. Hari'yi kıskandım."

"İnanmış gibi yapayım da bari! Neyse iyi günler sunbae. Yardımıma ihtiyaç duyarsan ararsın." Ve bana yine poposunu dönen Kihyun'un seksi vücudu!

Neden bazen böyle hissettiğimi anlamıyorum. Kihyun'a sinirleniyorum ama kalbimin hızlı atmasına da engel olamıyorum. Objektif bakarsak da Kihyun benim kadar yakışıklı olmamasına rağmen gayet yakışıklı bir çocuk. Peşinden bir sürü kız ve erkek koşacak türden bir yakışıklı. Neden peşinden koşan insanlarla takılmak yerine bana platonik bir aşık olduysa? Gerçi cevabı belli. Çünkü çok yakışıklıyım. [y.n: takılırım çengelde, çünkü çok yakışıklıyım dkdjdjsjdj]

Fakat kendime bile haftalardır itiraf edemediğim bir şey var. Sanırım ben de Kihyun'dan hoşlanıyorum, yani birazcık.

***
artık hoşlanması lazım değil mi :')

sunbae || kihyuk ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin