Küçük Aras Arsoy

244 59 79
                                    

Tane tane çiseleyen yağmurdan alamadım gözlerimi.Arabanın penceresine her vuruşunda tutunamadan kayıp giden yağmur damlalarına baktım.Ben de bu damlalar gibiydim aslında hiç bir yere tutunamayan,benliğini bulamayan ve şimdi de ardında bıraktığı bir sürü hayal kırıklığı ile olmak istemediği yerde olacak olan.Aklımda dönüp duran düşünceleri atmak istercesine sıkıntılı bir nefes verdim. Tüm bu yaşananlar çok fazlaydı.Hayatımda yaşananları bilmemek özellikle de bilememek.Kendi hayatımdan başkaları tarafından soyutlanmak.Geçmişini bilmeyen bir insanın geleceğini hayal etmesi.En çok aklıma takılan da Aras ın ailem hakkında söyledikleri bi insan daha çok yeni tanıştığı birine nasıl bu kadar güvenir bilmiyorum ama ben güveniyordum işte.Beni en çok yıpratan nokta da bu olmuştu aslında.Kendi hayatımın yabancısı olmak istemiyordum artık. Ama en kötüsü de elimden hiçbir şeyin gelmemesiydi.Bu kadar korkak olmamdan nefret ediyordum.Düşüncelerim bölen sese döndüm.Karşımda bana üzgün ifadeyle bakan Ateş i gördüm.Ortamın gergin havasını dağıtmak istercesine konuşmaya başladı.
"Bana öyle bakma Hazal"
Ateş e çok kırgındım.Hani insan en çok sevdiklerine kırılırmış ya Ateş de bunun en iyi somut örneği oluyordu.Küçüklüğümden beri anılarımda en güzel yer edinen kişi ilk defa benim canımı çok yakmıştı.İlk defa babası Kerim Koçoğlu gibi davranmıştı bana.Sesimi duymamıştı.Duymak istememişti.Düşüncelerimden sıyrılarak Ateş e döndüm.
"Nasıl bakıyorum?"
"Yabancı gibi sanki,geçmişi yok sayar gibi küçükken bana küstüğünde baktığın gibi"
Dediği şey bende gülme isteği uyandırsa da kendimi tutabilmistim.Küçükken çok alıngan olduğum için her şeye küser dururdum.Ateş de beni mutlu etmek için elinden geleni yapardı.
"Keşke şuan ki sorunlarımız da küçüklüğümüzdeki gibi küçük kalsaydı.Ben şimdi bakıyorum da tüm bunların altından kalkamıyorum Ateş. Böyle bilinmezlik içinde yaşamak daha doğrusu yaşayamamak.Ben kimim Ateş? Adım ve soyadım dışında ne biliyorum?"
Gözlerimden istemsizce süzülen yaşlar yanağıma doğru süzülürken kendime birkez daha kızdım.Bu kadar kolay ağlamamalıydım.
"Hazal,yapma böyle lütfen"
"Ne yapmıyım Ateş,hayatımla ilgili kararları ben hariç herkes verirken..... Ben kime anlatıyorum ki senin de hiçbir farkın yok zaten" havaalanına geldiğimiz için arabadan hızlıca inip,bavulumu da alarak hava alanına yürümeye başladım.Saatime baktığımda biraz erken geldiğimi fark ettim.Sanırım biraz beklemem gerekecekti.Boş bulduğum bir yere oturarak zamanın geçmesini bekledim.Dün gece yaşananlar tek tek gözümde canlanmaya başlamıştı.Odaya aniden giren hemşire oldukça panik olmuştu. Muayeneye gelen doktor olduğumu söylesem de pek inanmışa benzemiyordu.Çok da önemli değildi aslında nasıl olsa artık o evde değildim.Kadının verdiği kolyeyi incelediğim sırada duyduğum öksürük sesiyle kafamı kaldırdım. Bana boş gözlerle bakan yaklaşık benim yaşlarimda olan kız ve erkeğe baktım. Kız şirince sırıtarak söze atıldı
"Tatlım oturabilir miyiz acaba?"
"Tabiki" diyerek oturduğum yerden biraz kenara kaydım.Ve düşüncelerimle tekrardan başbaşa bıraktım kendimi.Gözlerimi kapatıp, parmaklarımla şakaklarıma masaj yapmaya başladım.Sanırım bu kadar hareketliliği ruhum gibi vücudum da kaldıramamıştı ve sinyallerini vermeye başlamıştı bile. Yanımda fark ettiğim hareketlilik ile gözüm yanımda oturan çifte kaydı.Kıvırcık saçlı kız hararetli bir şekilde telefon ile konuşurken, sevgilisi olduğunu düşündüğüm genç ise pür dikkat kızı dinliyordu. Kız telefonu kapatır kapatmaz yanındaki genci çekistiretek ilerlemeye başladılar oturduğum yerin yanına baktığımda kadın cüzdanı görmemle biraz önce buradan ayrılan çifte doğru kaydı bakışlarım seri adımlarla ilerliyorlardı.Birkaç kez seslenmeme rağmen duymamış yollarına devam etmişlerdi.Cüzdanı elime alıp peşlerinden gitmeye başladım. Ne kadar seslensem de hiçbir tepki vermeyip hızla ilerlemişlerdi.En son acil çıkış kapısından çıktıklarında ben de peşlerinden çıkmıştım.Etrafıma baktığımda havaalanının dışına geldiğimi anlamıştım.Beni şaşırtan ise ortalıkta hiç kimsenin olmamasıydı.Daha biraz önce bu kapıdan çıkan iki genç ortalıkta görünmüyordu. Boş bir alanda gidebilecekleri hiç bir yer de olamazdı. Saatime baktığımda uçağın kalkış saatine az kaldığını gördüm.Son kez etrafıma bakıp,gideceğim sırada arkamda duyduğum adım sesleriyle kolumdan sertçe tutulması bir olmuştu.Yardım istemek için bağırmaya yeltendigimde ağzımı sımsıkı kapatan el buna engel olmuştu.Ensemde hissettiğim sızı ile yavaş yavaş güçsüzleşiğimi hissettim.Gözlerim benden bağımsız kapanırken araba sesinin geldiğini fark ettim.Ensemdeki sızı tüm vücuduma yayılırken hissizleşen vücudumu beni sıkıca tutan kollara bıraktım.

İzel'den;
Oturduğum yerden huysuzca kıpırdanarak uyuyan güzelimize baktım. Aras özellikle başında beklemem ve uyanınca da haber vermem konusunda sıkı sıkı tembihlemişti. Aras ve gizemli işleri diye geçirmeden edemedim aklımdan. Ama bu kız kimdi ve neden onun gitmesine izin vermemişti hiçbir fikrim yoktu. Aras benim kardeşim gibiydi. Onun için her şeyi yapardım ama bu sefer fazla ileri gitmişti. Resmen birini kaçırmıştı.Koray ve bende bu plana ortaklık etmiştik.Aras ın planlarını sorgulayacak değildim çünkü her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünen çok zeki biriydi o. Ama onun planları yüzünden de kimsenin kırılıp üzülmesini de istemiyordum. Kafamdaki düşüncelerden sıyrılıp,odada dolaşmaya başladım.Sanırım dört duvar arasına tıkılıp kalmak hiç bana göre değildi.Gözlerimi tekrar odada gezdirip, kızın uyuduğundan emin olduktan sonra kapıyı kilitleyeyerek odadan ayrıldım.
Hazal'dan;
Göz kapaklarımın üstünde tonlarca yük varmışçasına açılmamakta ısrar ederken tüm gücümle hafifçe gözlerimi araladım.Görüntü hala daha net olmadığı için birkaç kez daha gözlerimi açıp kapadım.Avuclarımla yattığım yataktan destek alarak doğrulmaya çalıştığım sırada ensemede varlığını tekrar hissettiren ağrı ile yüzümü istemsizce buruşturudum.Ayaklarımı yataktan sallanır pozisyona getirip,başlığından destek alarak kalktım.Ayaklarımın uyuşması beni sendeleyerek yürümek zorunda bırakıyordu.Kapıya yaklaşıp, dışarıyı dinledim bir süre ses gelmeyince kapı kolumu yavaşça indirdim. Maalesef kapı kilitliydi.Tekrar odaya dönüp işe yarar bir şeyler bulmak için odayı araştırmaya başladım.Odanın içinde bulunan başka kapıyı açtığımda daha çok siyahın hakim olduğu küçük bir odaya açıldığını fark ettim.Yavaş adımlarla ilerlediğimde tüm duvarı kaplayacak şekilde işlenmiş pano oldukça şaşırmama neden olmuştu.Çünkü amcam Kerim Koçoğlu"nun isminin merkezde olduğu ve tüm ailenin isim ve fotoğraflarının da yer aldığı kocaman aile ağacı beni hayrete düşürmüştü.Panoya daha çok yaklaşarak daha yakından inceledim.Sadece bir karede fotograf bulunmadığını gördüm. Fotoğraf olmayan yerin altında kabartma harflerle yazan isme dokunduğum sırada arkamda duyduğum tanıdık ses ile olduğum yere çakıldığımı hissettim.
Aras'ın ağzından;
Hazal'a bakmak için odaya çıktığımda onu uyandırmamak için sessizce kapının kilidini açtım.Yatakta uyuyan bir Hazal göremeyince oldukça telaşlanmıştım ki çalışma odamın kapısını açık görünceye kadar.Kızıl kafa yine işlerime burnunu sokmuş gibi görünüyordu.Bu kızın bu kadar meraklı olması canımı sıkıyordu.Yarım açık olan kapıdan sessizce içeri girdim.Tam da tahmin ettiğim gibi kendi isminin yazılı olduğu yerde durmuş,olanları anlamaya çalışır gibi bir hali vardı.Onu fazla merakta beklenmeden konuşmaya başladım. Sesimi duyunca aniden bana dönmüş kocaman bakışlarını gözlerime dikmişti.
"Hazal Yılmaz,22 yaşında İzmir doğumlu.Yaklaşık 2 sene İngiltere'de yaşadı.İstanbul güzel sanatlar lisesinden mezun oldu ve yine İstanbul'da bir üniversite kazandı.İngiltere'ye gittiği zaman okulu dondurmak zorunda kaldı. Yeteneği resim yapmak.Ve kesinlikle fazla meraklı olmak."
Söylediğim her cümle ile Hazal'ın şaşkınlığı git gide artarken ona doğru yaklaştım.Omuzlarından arkasında doğru uzanıp bel hizasında birleştirdiği ellerini önüne getirdim ve kulağına fısıdadım.
"Ha bide heyecanlandığında elleriyle oynadığını söylemiş miydim?"
Hazal söylediğim şey ile aniden çekilmeye çalışınca buna izin vermeyen şeye ilişti gözlerim. Hazal ın kolyesi ceketime takılmıştı.Tekrar kendini çektiğinde zemine düşen ve ikiye ayrılan kolyeye kaydı bakışlarım.Geçmiş zihnimde tüm gerçekliğiyle canlanmaya başlamışken gözlerimi kolyedeki fotoğraftan alamadım.Gelecekten habersiz,gözlerindeki umut ışığı hiç sönmemiş olan küçük Aras Arsoy'dan alamadım.
Multimedia:Aras Arsoy
Merhaba arkadaşlar;
Yine güzel bir bölümde karşınızdayım.Umarım siz de seversiniz.Oylarınızı ve yorumlarinizi eksik etmeyin lütfen :) :)

KIZILWhere stories live. Discover now